Güncelleme Tarihi:
Çocuklar söylenenden çok uygulananı daha çabuk öğrenirler. Eşler arasındaki mutlu ve doyumlu iletişimi hisseder, kendilerini güvenli ve başarılı bulurlar. Çocuğumuzla etkili iletişim kurmanın en iyi yollarından biri onların gelişim dönemleri ile ilgili bilgi edinmemizdir. Bu bilgiler çocuğumuzu daha iyi anlamamıza ve olumsuz yargılardan uzaklaşmamıza yardımcı olur. O halde;
3- 6 yaş çocuğunun gelişimsel özelliklerini incelersek, merak ve araştırma döneminde olduğunu görürüz. Çocuklar, duygularını sözel olarak ifade edebilir, çok soru sorarlar.
Sorularını sabırla, yalın bir dille, doğru açıklamalarla yanıtlamalıyız. Çocuk kendini tanıma çabasındadır. Çevresinde gördüğü birçok eylemi kendisi de yapmak ister. Örneğin; bulaşık yıkamak, çamaşır asmak, odun kesmek, araba kullanmak gibi. Yapabileceklerine izin vermeli ve onu yüreklendirmeliyiz. Ancak yapması tehlikeli olan isteklerine de açıklama getirmeliyiz. Bu dönem çocuğun güvenli aile ortamından çıkıp dış dünyaya açıldığı dönemdir. Okul öncesi süreci de başlayacak, öğretmen ve arkadaşları ile iletişimde bulunacaktır.
3-6 yaş çocuğu kişilik gelişiminin oluştuğu önemli bir zamandadır. Bizim ona karşı geliştirdiğimiz tutum ve tavırlarla, kendisi ile ilgili yargılarda bulunur. Onunla ilgili yaklaşımlarımız, eğitim anlayışımız ve anne- baba tutumlarımız kendisi ile ilgili olumlu ya da olumsuz yargılarda bulunmasına neden olur. ”Ben tembelim, çalışkanım" gibi...
"Peki, çocuğumuzla nasıl iletişim kurmalıyız ki doğru yaklaşımda bulunalım?" sorusuna yanıt vermeden önce bizim hangi tavırlarımız, istemediğimiz halde çocuğumuzun kişilik gelişimini olumsuz etkiler?
Şöyle bir bakalım. Unutmayalım doğru bildiğimiz bu davranışlar gelecekte çocuğumuzun da kendi çocuğuna uygulayacağı davranışlar olacaktır.
“Hayır, oraya gitme, buraya gel”, yemeğini çabuk ye” gibi cümlelerle yönlendirme yapmış ve emir vermiş oluruz. Çocuğa anne-babanın duygu ve düşünceleriyle davranması gerektiği mesajını verir, çocuk “Sen bilemezsin senin için en iyi olanı ben bilirim, benim kararlarım doğrudur.” mesajını alır. Çocuk söylenenin tersini yapabilir veya isyan edebilir.
"Sen iyi çocuk ol böyle yap." demekle ahlak dersi vermiş oluruz. Bu durum, çocuğa otoritenin gücünü gösterir, "senin bilgi düzeyin yeterli değil," mesajını verir. Çocuğun davranışını daha şiddetle savunmasına yol açabilir.
"Oyuncaklarını dağıtırsan sana oyuncak almam.” ,”Bir daha sokağa çıkmayacaksın.” gibi cümlelerle uyarmış, göz dağı vermiş oluruz. Böylece çocuk sindirilir, gücenme ve kızgınlık duyguları yaşayabilir.
"Bunu böyle yapacağına şunu şöyle yap." demekle de öğüt vermiş, çözüm ve öneri getirmiş oluruz. Böylece de çocuğa kendisinin kararlar alamayacağı ve yönlendirilmeleri gerektiği mesajını veririz. Bu durum, çocukta direnç ve isyan yaratabilir.
Yeni bir etkinlik yapmayı öğretirken; öğretmek, nutuk çekmek ve mantıklı düşünceler önermek sorun yaratmayabilir. Ancak, bir sorun olduğunda bu mesajlar verilirse, çocukta yetersizlik duygusu, küsme ve söylenenlere cevap vermeme gibi sonuçlar doğurabilir.
"Aptal- şaşkın", sulu göz, kötü çocuklar gibisin” vb. olumsuz değerlendirmeler içeren bu ifadelerle; çocuğumuzu yargılamış, eleştirmiş ve ad takmış oluruz. Bu durum, çocuğun kendisini değersiz hissetmesine neden olur, benlik imajlarını olumsuz etkiler, çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılayabilir.
"Bunu sana kim öğretti, neden, kim, sen ne dedin, nasıl?" sorularını sormak, sınamak ve sorgulamak, çocukta güvenilmediği hissi doğuracaktır. Ayrıca, sorularla çocuk anne-babasının sorunu çözeceği ya da anne-babasının endişelendiği hissine kapılabilir.
Sonuç olarak; böyle yaklaşımlarla çocuk aile içinde anlaşılmadığını ve kabul edilmediğini hissedecektir. Dıştan denetimli olacaklardır ve otorite figürleri yanlarında yokken nasıl davranmaları gerektiğini bilemeyeceklerdir. Etkili iletişim yollarını kullanan ailelerde ise çocuklar kabul edildiklerini hissedecek, kendilerine ve ailelerine güven duyacaklardır. Böylece evde öğrendikleri iletişim becerilerini aile dışındaki ortamlarda kullanarak çevreyle daha sağlıklı iletişim kuracaklardır.
Çocuğumuzla etkili iletişim kurmanın en iyi yolu öncelikle onu dinlemektir.
Anlamak için dinlemek gerekir. İyi şeyler söyleyebilmek için de iyi dinlemiş olmamız gerekir. Çoğu zaman büyükler çocukların ilk cümlelerinden ne diyeceklerini tahmin ederler. Bu durum onları daha iyi tanımamıza engel olacaktır. Her zaman tahmin ettiğimiz şeyi söylemeyebilirler. Sık soru sormadan ve yorum yapmadan dinlemek. Ancak kendini ifade etmekte zorlandığı yerlerde destek vermek ve göz teması kurmak, iletişim için iyi bir yöntem olabilir.
Burada üç önemli öğeden bahsedebiliriz: Duygularını anlamak- Duygularımızı anlatmak- Duygularda anlaşmak.
Dinleyerek duygularını anlayacağız, anladıktan sonra duygularımızı anlatacağız ve anladığımız ile anlattığımız uyuşuyorsa duygularda anlaşmış olacağız. Önemli olan çocuğa ulaşmak, duygu ve düşüncelerini ifade etmesini teşvik etmek, anlaşıldığını ona hissettirmektir.
Çocuğumuzla kurduğumuz iletişimde onu anlamak ve anlaşılır olmak dileği ile hoşça kalın!
Meral Hasandayıoğlu Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı & Aile Danışmanı