Güncelleme Tarihi:
1 yaş altı ölüm oranları tüm dünyadaki düşüşlere eş olarak Türkiye’de de önemli derecede azaldı. 10 yıl önce, her 1000 yeni doğan bebekten 32’sinin 1 yaşını görmeden ölüyordu. Bugün bu oran Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 10.8’e düştü. Ancak bu veriler geçerliliğiyle ilgili birtakım tartışmalar var. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu sayıyı Türkiye için binde 16.5 olarak vermektedir. Avrupa içinse bu rakam Fransa’da binde 4.4, Yunanistan’da binde 6.9’dur.
Sağlıklı bir çocuk için en önemli faktörü sağlıklı bir anne ve sağlıklı bir gebeliktir. Ancak hala çok sayıda genç kız ergenlik döneminde evlenip anne oluyor. Son 20 yılda ergen anne oranı yarı yarıya azaldı, ancak 2013 yılında 15-19 yaş arası her 100 genç kızdan 5’inin anne oldu. Bu da beraberinde hem psikolojik hem de fizyolojik olarak annelik görevine hazır olmayan, henüz çocuk olan anneler ve onların bebekleri ile ilgili sağlık problemlerini ortaya çıkarmaktadır.
Anne ve bebek sağlığını kötü yönde etkileyen bir olgu da sezaryen doğumdur. Günümüzde doğumların yüzde 50’si sezaryen ile yapılıyor. Sadece 15 yıl önce bu oran yüzde 20 idi. Bu artışın ne kadar hızlı ve ne kadar gereksiz olduğunu bir kez daha fark etmiş oluruz. Sezaryen doğumun gerekli olduğu tıbbi durumlar var ve bu da hem anne hem de bebek için hayat kurtarıcıdır. Ancak bu gereklilik genellikle doğumların yüzde 15’i olarak kabul edilmektedir.
Türkiye’deki doğumların çok büyük kısmı gereksiz şekilde sezaryen ile gerçekleştiriliyor. Bu doğum şekli hem anne hem de bebek için birtakım tıbbi sorunlar ortaya çıkarıyor, gereksiz hastane yatışları ve tedavilere sebep oluyor. 100 sezaryen doğumun 6’sında akciğer problemi ortaya çıkıyor.
Normal doğum oranlarının artırılmalı ve sezaryen doğum oranlarının azaltılmalı. Ancak bunun bir dönem denendiği gibi polisiye yöntemlerle değil de annelerin bilinçlendirilmesiyle yapılması gerekmektedir. Annelerden normal doğum yönünde bir talep ortaya çıkmadan, bu oranların düzeltilmesi mümkün olmayacaktır.
Sağlıklı bir süt çocuğu ve yine ileri yıllarda sağlıklı bir çocukluk için emzirmenin önemlidir. Annenin bebeği emzirmesi daha ilk dakikalar içinde olması ve 6 ay süreyle bebeğin sadece anne sütü ile beslenmesi gerekiyor. Doğumdan sonra ilk 1 saat içinde emzirilen bebek oranı sadece yüzde 50. Öte yandan 6 aya kadar sadece anne sütü alan bebek oranımız yüzde 30. Her iki değer de çok düşük. Bebek ve çocuk sağlığı için bu kadar önemli olan anne sütünün kullanımı çok yoğun bir şekilde desteklenmeli.
Çocuk sağlığı açısından çok önemli bir koruyucu hekimlik yöntemi olarak değerlendirilmesi gereken aşılamada Türkiye gelişmiş ülkeler arasında en çok sayıda hastalığa karşı aşılama yapan ülkelerden biri konumundadır. Aşılama oranları ek tek her aşı için yüzde 90’lar düzeyindedir. Tüm aşıların tam olarak yapıldığı çocuk oranı ise yüzde 74.
Aşılar sadece çocukları değil toplumu da koruyor. Hastalık riski ortadan kaldırıldığında bulaşma riski de kayboluyor. Aşılanma çocukların hakkıdır ve ellerinden alınmamalıdır. Suriye’den Türkiye’ye göç riskleri arttırıyor. Türkiye’de her yıl 60 bin Suriyeli doğuyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı birtakım aşıları öne çekti. Kızamık 1 yaşında yapılıyordu, şimdi önce 9 aylıkken, sonra 1 yaşında yapılıyor.
Kentlerde değişen yaşam koşulları çocuklarda farklı problemleri de ortaya çıkardı. Özellikle dijital ortamda fazla vakit geçiren çocuklar psikolojik olarak çok daha fazla problemle karşı karşıya kalıyor. Bu durum kendisini en fazla ‘konuşmada gecikme’ olarak gösteriyor. Çocukların 2-3 yaşına kadar dijital dünya ile temas etmemelerini öneriyoruz. Çocuklar bu yaşlarda tablet kullanınca aileleri çok mutlu oluyor. Ancak zaten bunlar o yaştaki bir çocuğun kullanabileceği şekilde tasarlanıyor. Çocuğun tablet kullanıyor olması zeki olduğunu göstermez.
DHA