Güncelleme Tarihi:
Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Denizhan Dizdar, “Bazı anne-babalar çocuklarının ilgi çekmek, onları kızdırmak için duymuyormuş gibi davrandıklarını veya okulda öğretmen çocuğun derse ilgisinin düşük olduğunu, sorulara cevap vermediğini söyleyebilir. Bu tarz davranışların altında bazen gerçekten dikkat bozukluğu veya ilgi isteği gibi durumlar olsa da, duymama veya ilgilenmeme gibi durumlarda ilk yapılması gereken çocuğun kulaklarında bir problem olup olmadığına bakılmasıdır” diyerek uyardı.
Yrd. Doç. Dr. Denizhan Dizdar, “Kulak ile burun arasında anatomik olarak yakın bir ilişki vardır. Kapalı bir kutu olan kulağın basıncının düzenlenmesini burun ile arasındaki bağlantıyı yapan östaki tüpü dediğimiz yapı sağlar. Bu sistem kabaca ‘düdüklü tencere’ye benzetilebilir; düdüklü tencerenin içindeki basıncı boşaltacak supap ise burnun arka kısmında bulunan östaki tüpüdür. Bu bölge, burnun tıkandığı hastalıklarda veya tam östaki tüpüne komşu olan geniz eti, adenoid denilen yapının büyümesi sonucu tıkanabilir. Bu olayın sonucunda orta kulak içerideki basıncı dengeleyemeyecektir. Bu da orta kulakta mukoza değişikleri sonucu sıvı oluşumuna, kulağın içinin dolmasına ve kemikçiklerin hareketlerinin azalarak işitme azlığına sebep olacaktır.”
“Bir erişkinde bu çok büyük bir problem olmayabilir, belli bir süre sonra geçecektir. Ancak çevresiyle etkileşimi yeni öğrendiği dönemde, yüzde 100 duyması gereken bir çocuk için bu durum öğrenme, konuşma, iletişim problemlerine kadar gidebilir” diyen Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Denizhan Dizdar, “Hatta uzun süre fark edilmeyen orta kulak problemlerinin çocuğun insanlarla iletişimini bozarak otizm benzeri durumlara bile sebep olabildiği düşünülmektedir” diyerek aileleri daha dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.
“Orta kulakta sıvı birikimi, seröz otit veya sessiz kulak iltihabı denilen durumun tanısı; muayene ve orta kulak basıncını ölçen çok kolay bir test olan timpanogram ile konulabilir” diyen Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Denizhan Dizdar, bu durumun tedavisini şu sözlerle anlattı: “Böyle bir durumla karşılaşıldığında öncelik burnu ve östakiyi açacak tedavilerdir. Bu tarz çocuklar yakın takip edilmelidirler. Seröz otitli çocukların yarıya yakını tedavi ile düzelmektedir. Seröz otit tanısı alan bir çocuk, gerekirse yaklaşık 2-3 ay takip edilebilir ancak bu sürede halen bir düzelme olmuyorsa mutlaka müdahale edilmelidir. Bu müdahale anestezi altında kulak zarının mikroskop ile muayenesi, aynı esnada milimetrik bir çizik yapılarak sıvının boşaltılması ve açık kalmasını sağlamak için mikroskopik bir tüp takılması olacaktır. Bu tarz müdahale gerektiren her çocukta mutlaka geniz bölgesi de kontrol edilip östaki tüpünün ağzını açmak için geniz etinin temizlenmesi gerekecektir. Yaklaşık 30 dakikalık bu müdahalenin sonucunda genellikle işitme hızlı şekilde düzelir ve çocuğun çevre ile ilişkisi, etkileşimi olması gereken duruma gelir.”
Dizdar, “Sonuç olarak özellikle 4-10 yaş arası çocuklarda sorulara cevap vermeme, ilgisizlik, ders başarısında düşüş, tepkisizlik gibi durumlarda mutlaka bir kulak muayenesi yapılmalı, basit bir müdahale ile çözülebilecek bu sorun gözden kaçırılmamalıdır” diyor.