Güncelleme Tarihi:
Bu duygu ergenliğin ‘ben ben ben’ denilen orta döneminde sık görülür. "Çocuğunuzun bu yakınmalarını ciddiye almak kadar, ciddiye almamak ve oralı olmamak da doğru değildir.” Henden, çocukların öğretmenleriyle ilgili bu tarz şikayetleri karşısında anne babaların neler yapması gerektiği hakkında şu tavsiyelerde bulunuyor.
Çocuğunuzu dikkatle ve anlamak için dinleyin. Öğretmenin hangi öğrencilerini “umursadığı” ya da “sevdiği” konusunda sorular sorun. Bu çocukların ortak özelliği nedir, neden o çocuklara ilgi gösterip kendisine göstermediği konusunda düşüncelerini öğrenin. Belki de bunlar sadece onun algısıdır ya da sürekli ilginin kendisinde olmasını istiyor, olmadığı zaman da hayal kırıklığına uğruyordur. “Bana taktı” ya da “notu kıt” dediği öğretmenin dersi konusunda akademik bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığını anlamaya çalışın. Belki de kendi seviyesini değerlendirme konusunda geliştirmesi gereken bir durum olabilir. Eğer anlattıklarının basit bir kapris olmadığını, gerçekten bir iletişim sorunu olduğunu düşünüyorsanız, bu sorunu aşmak için çocuğunuzla işbirliği yapabilirsiniz. “Ne yaparsa öğretmenin kendisini seveceğini” sormak da iyi bir çıkış noktası olabilir. Bunu “çocuğunuz öyle davransın ki, öğretmen onu beğensin” anlamında algılamayın. Bu soruya vereceği cevap çocuğunuzun “benlik algısı” konusunda ipuçları verebilir. Yani acaba kendisi hakkında neleri beğenmiyor, başka çocuklardaki hangi özellikle kıyaslıyor? Yoksa öz anlayış ya da öz güven sorunları mı yaşıyor? Eğer böyle bir durum varsa o konu üzerinde çalışabilirsiniz.
Öğüt verir ya da tepeden bakar konumda olmadan öğretmenliğin kalpten yapılan bir meslek olduğunu, öğretmenin öğrencisi ile iletişiminde onların da öğrencilerinden çok şey öğrendiklerini ve öğrenmeyi de öğretmek kadar sevdiklerini anlatın. Çocuğunuzun “umursamazlık” olarak algıladığı davranışın olası sebeplerini açıklayın: “Öğretmenin sana vakit ayırmak istese de uyması gereken akademik bir programı var. Sınav kağıdı, derse hazırlıklar, akademik diğer görevler gibi işlerine öncelik vermesi gerekmiş olabilir. Ya da sorunu daha büyük olan başka bir öğrencisine daha çok zaman ayırmak zorunda kalmış olabilir."gibi.
Çocuğunuzun problem olarak gördüğü durumları kendisinin çözmesi için fırsat verin. Bu yaklaşım çocuğun yaşamın zorluklarıyla baş etme becerilerini geliştirecektir. Siz sadece bir rehber konumunda olun. Çocuğunuzla birlikte öğretmeniyle görüşebileceği teneffüs ya da görüşme saati gibi uygun zaman dilimini belirleyin. Öğretmeniyle konuşmaya, duygularını ifade etmeye teşvik edin.
Çocuğunuz başkalarının kendisi hakkında düşüncelerini çok önemsiyor olabilir. Bu sebeple “kendisine odaklanması”, “Öğretmen beni umursamıyor, sevmiyor” yerine, “Öğretmen hakkımda ne düşünürse düşünsün ben x dersine bayılıyorum” gibi “ben” cümleleri kurması konusunda cesaretlendirin.
Soruna sağlıklı çözümler bulmak için atılması gereken tüm adımlara rağmen problem devam ettiğini takdirde önce öğretmenle, o da sonuç vermiyorsa okul yönetimiyle görüşmek gerektiğini söyleyen Henden şunları belirtiyor: “Öğretmenle görüşmeniz sırasında suçlayıcı olmadan, durumu objektif olarak aktarın, çözüm önerilerini dinleyin. İşbirliği yapın. Karar verdiğiniz ve uygulamaya alacağınız çözüm konusunda zaman zaman bir araya gelip durum değerlendirmesi yapın. Okula daha keyifle gitmesi, kendine güvenen, ne istediğini bilen bir birey olması için desteğinize ihtiyacı var.”
[fotogaleri=3466,3190]