Güncelleme Tarihi:
Genç erişkinlik dönemi; davranışların, psikolojik uyumun ve sosyal ilişkilerin değişken olduğu bir dönemdir. Bu dönemde kişi; ailesinden ve arkadaş çevresinden, özellikle de negatif sosyal ilişkilerden kolay bir şekilde etkilenir. Zorbalığa maruz kalma, kişilerin sağlığını ve okul hayatını sadece geçici bir dönem için etkilemez. Zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan çocuklarda, zorbalığın olumsuz etkilerini bir ömür boyu görmek mümkündür.
Zorbalık, çocuğun bir veya daha fazla çocuk tarafından düzenli ya da aralıklı olarak negatif aktivasyonlara maruz kalması ya da ruhsal sıkıntıya yol açan, kötü niyetle gerçekleştirilen, olumsuz ve yineleyici fiziksel ve/veya sözel eylem olarak tanımlanmaktadır. Okul zorbalığını ise, bir çocuğa bir veya daha fazla öğrenci tarafından kasıtlı olarak sürekli saldırgan davranışların uygulanması ve çocuğun bunlara karşı sürekli olarak korumasız durumda olması şeklinde ifade edebiliriz. Zorbalık, öğrencilerin güvenli ve korkusuz bir çevrede öğrenim görmelerini engelleyen ve okul çevresini negatif yönde etkileyen dünya çapında bir olaydır.
Zorbalık genellikle okullarda; sosyal dışlama, fiziksel, duygusal ve sözel zorbalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Zorbalığı yapan tek bir birey olabileceği gibi gruplar tarafından da yapılabilmektedir. Sosyal medya imkânlarının artması sözel ve duygusal zorbalık türlerinin artmasına ve çeşitlenmesine de katkıda bulunmaktadır. Okulda yaşanan zorbalıklar ve bunların sonuçlarına ilişkin çalışmalar, son yılların üzerinde en çok araştırma yapılan sosyal konularıdır. Bu ilginin nedenleri; zorbalığın kişisel ve sosyal bir sorun olması, gizli kalabilmesi ve sonuçlarının çocuklar üzerinde uzun süreli etkili olmasındandır.
Okulların bulunduğu bölge ve okula giden çocukların sosyoekonomik düzeyleri zorbalığın şeklini etkilemektedir. Yaptığımız çalışmalar sonucu; sosyoekonomik düzeylerini yüksek, orta ve düşük olarak ayırdığımız farklı bölgelerdeki okullarda öğrencilerin maruz kaldığı zorbalıkları bir bilimsel araştırma çerçevesinde inceledik.
Öğrencilerin bedensel zorbalık türleri içerisinde her üç okulda da, en sık “itme” zorbalığına maruz kaldığı görüldü. Bunu sosyoekonomik düzeyi düşük olan okullarda; “bedene kaba şaka”, yüksek ve orta olan okulda ise, “saç-kulak çekme” izlemektedir. “Tehlikeli aletle saldırma” davranışı sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda diğer okullara göre daha yüksek bulunmuştur.
Sözel zorbalık türleri içerisinde “ad takma”, her üç okulda da en fazla görülen zorbalık türüdür. En seyrek ise “tehdit etme” türü görülmektedir. Duygusal zorbalık türleri içerisinde sosyoekonomik düzeyi yüksek olan okulda “eşyaya zarar verme”, sosyoekonomik düzeyi orta olan okulda “küçük düşürme” ve sosyoekonomik düzeyi düşük okulda “ayrımcılık yapma” en sık, her üç okulda da “gruptan dışlama” en seyrek görülen zorbalık türleri olarak tespit edilmiştir. Cinsel zorbalık türleri içerisinde her üç okulda “elle rahatsızlık verme” en sık maruz kalınan davranıştır. Cinsellik içeren söz söyleme sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda yüksek bulunmuştur.
Bireysel gelişim sorunları; kişinin toplumda saygın bir yer edinememesi, şiddete ve madde bağımlılığına yatkınlık gibi istenmeyen sonuçlar olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle okullarda karşılaşılan zorbalığın çözümü için öncelikle bütün toplum kesimlerde farkındalığın artması gerekir. Okul dışından gelecek zorbalık etkileri için güvenlik tedbirleri alınmalıdır. Anne ve babaların çocuklarındaki ruhsal ve davranışsal değişimleri yakından izleyerek fark etmeleri önemlidir.
Ebeveynler çocuklarının arkadaşları ile ilişkilerini gözlemlemeli ve bunaltıcı olmadan aralıklı kontrol etmeleri yararlı olur. Öğretmenlerin dikkatli gözlemleri, birçok olumsuz gidişi baştan önlemeye yeterli olabilir. Bu konularda öğretmenler ve velilerin tecrübesini artıracak seminerler, örnek paylaşımları, ortak gruplar ve skeçler düzenlenebilir. Aile, öğretmen ve okul yönetimi iyi bir işbirliği içinde olmalıdır. Hem zorba hem de mağdurlar için gerektiğinde bireye yönelik psikolojik danışma hizmeti sunulmalıdır.