Güncelleme Tarihi:
Anaokuluna başlama yaşı çocukların gereksinimlerine ve özelliklerine göre farklılık gösterebilir. Yaşamın ilk üç yılında annenin kendisinin çocuğunun bakımı ve eğitimiyle ilgilenmesi en sağlıklı yoldur.
Annenin çalışması veya diğer nedenlerden dolayı çocuğun bakımı anne dışındaki kişiler-yakın akrabalar, bakıcı, kreş vb. tarafından sağlandığı durumlar da söz konusudur. Sıfır-üç yaş çocuğunun evde sorumlu kişiler tarafından veya kurumda bakımı özel uzmanlık işidir. Bu yaş çocuklarına hizmet veren kurumların bebek hemşiresi, hekim, uzman pedagog ve psikologları görevlendirmeleri gerekmektedir.
Anaokulları üç-altı yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren kurumlardır. Anaokulunun amacı öğrenmeye karşı ilgi uyandırmaktır. Anaokulları çocukları ilköğretime hazırlayan kurumlardır.
Yuvada öğrencilere okuma yazma öğretilmez ancak okuma yazma olgunluğu kazandırılır. Renk, sayı ve kavramlar somut olarak çocuğa aktarılır. İnsanlar, hayvanlar, ülkeler ve dünya hakkında temel bilgiler verilir. Çocuk kurallara uymayı, yaşıtlarıyla iletişim kurarak beraber yaşamayı, yemek yemeyi, oynamayı ve paylaşmayı öğrenir.
Pek çok anne-baba çocukları için uygun bir yuva seçerken zorlanır. Anaokulu arayan yetişkinler öncelikle evlerine yakın olan kurumları inceleyerek işe başlayabilirler. Ziyaret ettikleri kurumda en az bir saat kalarak aşağıda belirtilen bazı noktaları değerlendirerek karar verebilirler:
1- Yuvalar bağlı oldukları kurumların- Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı- kuruluş ve işleyiş esaslarına uymakla yükümlüdürler.
2- Çalışma koşulları, alınacak ücret, tatiller, yemek düzeni yazılı olarak belgelenmiş olmalıdır. Uygulanacak program, disiplin yöntemleri, etkinlikler hakkında yazılı bilgi verilmelidir.
3- Çocuğun kurumdaki durumu hakkında belli aralıklarla rapor verilmelidir.
4- Öğretmenlerin ilgilenecekleri çocuk sayısı önemlidir. Üç yaş grubu için bir öğretmene düşmesi gereken çocuk sayısı yedi-sekiz, dört yaş grubu için sekiz-dokuz, beş yaş grubu için sekiz-on öğrencidir.
5- İç mekân tüm öğrencileri alacak şekilde geniş olmalı, değişik etkinliklerin yapılacağı alanlar belirlenmeli, yumuşak ve rahat eşyalarla döşenmiş olmalıdır. Çocukların oynayacakları dış mekân bulunmalıdır. İç ve dış alanlarda çocukları denetleyen kişiler olmalıdır.
6- Eğitimciler gerekli akademik özelliklere sahip, sağlıklı, enerjik, sıcak, sevecen davranan kişiler olmalı, çocuklarla bir arada olmaktan zevk almalıdırlar.
7- Kazaları önleyecek gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. İlkyardım, polis, itfaiye v.b. telefonları kayıtlı olmalıdır. Herhangi bir kaza geçiren çocuğun anne-babası durumdan haberdar edilmelidir. Tüm öğrencilerin ebeveynlerinin ve yakınlarını telefonları kayıt edilmelidir.
8- Tuvaletler, bez değiştirme alanları temiz olmalı, hijyen kurallarına uyulmalıdır. Yemekler günlük taze olarak pişirilmeli, haftalık yemek listesi eve gönderilmelidir. Gıda alerjisi gibi sağlık sorunu olan çocukların gereksinimleri karşılanmalıdır. Öğlen uykusuna yatmak isteyen her çocuk için temiz yatak sağlanmalı, yetişkin denetiminde dinlenmeleri sağlanmalıdır.
9- Erişkinlerin dikkatli denetimleri doğrultusunda makul bir disiplin anlayışı geliştirilmeli, sınırlar belirtilmeli, yaşa uygun açıklamalar yapılmalıdır. Dayağa kesinlikle yer verilmemeli, bağırma, aşağılama, ceza olarak yemek vermeme gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Eğitimciler övgülerle çocuklar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma duygularını pekiştirmelidirler. Gün boyunca hoş bir grup ortamı yaratılmalı, görevliler gülümseyerek, konuşarak çocuklara sevgi ve şefkat göstermelidirler. Eğitimciler anne-babalarla disiplin yöntemleri hakkında konuşabilmeli, çocuğun sorunlarının çözümlenmesi için yardımcı olmaya hazır olmalıdırlar.
10- Oyuncaklar çocukların zorluk çekmeden kullanabilecekleri şekilde açık raflarda düzenlenmiş olmalıdır. Kullanılan malzemeler güvenilir olmalıdır. Kalem, boya, oyun hamuru gibi malzemelerin zehirli olmamasına özen gösterilmelidir. Günlük hayata ilişkin renkli resimler çocukların görebileceği şekilde duvara asılmalıdır. Yaptıkları resimler sergilenmelidir. Dinlemek, şarkı söylemek, dans etmek için müzik aletleri, bloklar, oyuncak hayvanlar, arabalar, yumuşak oyuncaklar, bebekler, mutfak eşyaları, giysiler vb. açık alanda ise kum ve su, salıncak, kaydıraklar bulunmalıdır.
İlk kez anaokuluna giden çocuklar için yuvaya başlamak zor olabilir. Çocuklar üç yaşından itibaren gelişimsel olarak okul öncesi eğitimi almaya hazırdırlar. Ancak psikolojik ve duygusal olarak 'yuvadan uçmak' onları ürkütebilir.
Çocukları anaokuluna alıştırmak için okula başlamadan önce yuvanın ziyaret edilmesi, çocukların sevdikleri oyuncak ve eşyaları okula getirmeleri gibi önlemler uyum sağlamayı kolaylaştırabilir.
Özellikle aileleriyle çok bağımlı ilişkiler sürdüren çocuklar anaokuluna başlarken ciddi sıkıntılar yaşayabilirler. Annesi tarafından beslenen, girişimlerinde sürekli yetişkin desteği arayan, aşırı korunan bir çocuk evden ayrılmaya tepki gösterebilir.
Evlatlarını kendilerinden uzaklaştırmaya hazır olmayan anne babaların çocuklarının anaokuluna başlaması sıkıntılı olur. Bu durumda bir uzmana başvurularak, çocuğun davranışlarının yanı sıra yetişkin tutumlarının da gözden geçirilmesi gerekebilir.
Anaokulu döneminde anne-babanın yanıt aradığı bir diğer soru da şudur; "Çocuğumuzu anaokuluna tam gün mü yoksa yarım gün mü göndermemiz gerekir?" Bu sorunun yanıtı çocuğun gelişim özellikleri ile ailenin yaşam tarzı ve olanaklarına bağlıdır.
Ancak üç-beş yaş grubundaki çocukların anaokuluna haftada bir-kaç gün ya da yarım gün olarak devam etmeleri okula uyum sağlamalarını kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Beş yaşından itibaren ise çocuğun anaokuluna tam gün gitmesi uzmanlar tarafından önerilmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde beş yaşındaki çocukların % 40-45'i anaokuluna tam gün olarak devam etmektedir. Araştırmalar bu yaş grubundaki çocuklara tam gün eğitim veren kurumlarda değerlendirme ve gözlemlerin ayrıntılı şekilde gerçekleştirildiğini, olumlu akademik ve sosyal gelişimin sağlandığını göstermektedir.
Beş yaşından itibaren tam gün anaokulu eğitimi alan çocuklarda öz-güven, bağımsızlık ve yaratıcılığın arttığı, utangaçlık ve dışa dönük davranışların azaldığı saptanmıştır.
Anne-baba iyi bir anaokulu seçtikten sonra çocuklarına sunulan hizmetleri izleyerek gözlemlemelidir. Zaman içinde programın niteliği öğretmen değişikliği ve diğer etmenlerin etkisiyle farklılık gösterebilir. Kurumun hizmet niteliklerine ilişkin üzerinde durulması gereken uyarı işaretleri şunlardır:
1- Ebeveynlerin haber vermeden okulu ziyaret etmelerine izin verilmemesi.
2- Anne-babanın çocuğu okulun girişinde bırakmak zorunda olmaları, bakım, beslenme ve etkinlik alanlarına girmelerinin yasaklanması.
3- Çocuğun yuvaya başladıktan birkaç ay sonra anaokuluna gitmekten dolayı rahatsızlık duyması ya da uyum sağladıktan sonra aniden mutsuz olması.
4- Çocuğun kurumda bir görevliden korkması veya onu sevmemesi ya da söz konusu kişinin bulunduğu ortamda sessiz kalması veya ürkek davranması.
5- Anne-babanın çocuğu okula bıraktıklarında veya aldıklarında sürekli olarak görevlilerin değişmeleri ve tanıdık olmayan kişilerin çocuk bakımından sorumlu tutulmaları.
6- Genel bakımın ilgisiz ve kayıtsız olması, çocuğun kurumun içinde veya dışında uzun süre bekletilmesi veya kendi başına oynaması için yalnız bırakılması.
7- Çocukta görevlilerin uygun açıklama yapamadıkları kadar fazla sayıda yaralanma olması.
8- Eğitimcinin ses veya tavırlarının sert, saygısız ya da ilgisiz olması.
9- Oyuncakların yetersiz olması veya ilgi çekici etkinliklerin az olması.
10- Erişkinlerin dile getirdikleri kaygılar karşısında yetkililerin savunmaya geçmeleri ve konuyu mantıklı şekilde ele alamamaları.
Anne-baba bakım konusunda rahatsızlık duyuyorsa, görevlilere güvenmiyorsa kurumu ziyaret ederek okulda zaman geçirmeli ve çocuğun anaokulundaki hayatını gözlemlemelidir.
Okul öncesi eğitiminde çağdaş yaklaşım çocuk, aile ve öğretmenin ev ile kurum arasındaki bağların güçlü olmasından önemli yarar sağlayacaklarını göstermektedir. Bu nedenle anaokuluna çocuklarını kaydeden anne-babalar yuvayı ziyaret ederek programı tartışmak, kurumun felsefe, amaç ve değerleri hakkında bilgi almak için sorumlular tarafından yönlendirilmeli ve yüreklendirilmelidir.
Anaokulu eğitimi çocuğun gelişimi için önemlidir. Ancak eğitim ailede başlar ve yaşam boyu sürer. Ailenin çocuğa ayıracağı nitelikli zaman, vereceği sevgi, aktaracağı bilgi, deneyim ve değerler kurumsal eğitim kadar gerekli ve vazgeçilmezdir.