Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2017 12:17
‘Çocuğuma bir türlü yemek yediremiyorum’, ‘Komşunun çocuğu ne güzel yiyor, bir de benimkine bak!’ Bu tür yakınmaları sıkça duyuyoruz. Çoğu annenin sorunu iştahsız çocuklar! Peki, ama ne yapmalı, iştahı olmayan çocuklara nasıl yemek yedirmeli? Psikolog Elif Ersoy, konuyla ilgili ailelere önerilerde bulunuyor.
Bilinen en yanlış ve gelenekçi kalıplardan biri de çok yemek yiyen çocuğun çok sağlıklı olacağı inancıdır. Bu durum çoğu ebeveynin, bilhassa annenin içselleştirdiği, çözüm için pek çok alternatif geliştirme çabasına girdiği sorunların önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
- Eyvah yine yaklaşıyor yemek saati!
- Ben şimdi bu çocuğa ne hazırlayacağım!
- Başkaları ne güzel yemek yediriyor, bana gelince ağzını açmıyor!
- Komşunun çocuğu ne güzel yiyor, bir de benimkine bak!
- Ödül/ceza vermekten bıktım!
Ve daha saymakla bitmeyen nice süreğen vokal inletiden bahsetmek mümkün.
Eğer siz de bu tarz sofra krizleri yaşıyorsanız bu önerileri dikkate almanızda fayda var. Şüphesiz tüm insanlık için evrensel olan ihtiyaçlardan biri de beslenmedir. Ancak besin ihtiyacı her bünye için farklılık gösterir.
YAPILMASI GEREKENLER
- Çocuğunuzun gelişimini göz önünde bulundurmalı ve beklentilerinizi daha reel seviyelere sabitlemelisiniz.
- Beslenmenin yalnızca ihtiyaçlar dahilinde karşılanması gereken bir durum olduğunu kabullenmelisiniz.
- Özellikle çocuğunuzu bir yaşından itibaren sofrada aile bireyleri ile oturtmalı ve yaşına uygun gıdalar tercih etmelisiniz.
- Sofrayı yalnızca yeme ihtiyacının karşılandığı bir yer olarak lanse edici tutumlardan kaçınmalı ve yemek esnasında bol bol günün kritiğini yapmalısınız.
- Çocuğunuza sınırsızlıkları vaat etmek yerine belirlediğiniz sınırlar çerçevesinde yemek seçimleri yapmasına müsaade etmelisiniz. (Sofrada olan hangi yemeği yemek istersin gibi.)
- Özellikle anne babası çalışan çocuklar ilgi çekmek adına yemek için direnç gösterebilir ve bu durum saatlerce sürebilir. Bu tablo ile karşılaştığınızda olabildiğince duyarsız kalmalı ve ona yemek konusunda ısrarcı olmamalısınız. (Yemeğin bittiyse tabağını alıyorum gibi.)
- Yemek tabağı ile çocuklarınızın arkasından dolanmamalısınız. Yemek yemek fizyolojik bir ihtiyaçtır, sosyal bir doyum değildir. Anneliğin getirmiş olduğu birtakım içgüdüsel tutumları yok saymalı ve yemek yemeyi merasim haline getirmemelisiniz.
- İyi anne olma halini katiyen besleme şekli ile özdeşleştirmemelisiniz.
- Ana yemek saatleri aralığında ek aburcuburlar vermemelisiniz. Zaten küçük olan mideleri çok kısa bir süre içinde gerekli doygunluğa ulaşacaktır.
- Yemek yemek çocuğunuzun seçtiği bir davranıştır, nitekim aç kalmak da öyle. Çocuğunuz aç kalmayı seçtiğinde ısrarcı olmamalısınız; böylelikle çocuk hem tercih sonuçlarının kendinden kaynaklı olduğunu kabullenir hem de sorumluluk almayı öğrenir.
- Çocuğunuzun olduğu bir ortamda bir başkasına “O asla bu yemeği yemez, o yemekten hoşlanmaz, ağzına sürmez” gibi ifadelerden kaçınmalısınız.
- Çocuğunuz oyun oynuyorsa baskı yapılmamalıdır. Çünkü çocuk için oyun her şeydir, hayatının merkezidir. Baskı ile ifade edilen bir söylem onu yemekten daha da uzaklaştıracaktır. Bu sebepten en az 15-20 dakika önce yemek için seslenmeye başlamalısınız.