Güncelleme Tarihi:
Çocuklar için en büyük tehlikenin beslenme bozukluklarına bağlı hastalıklar ve obezite olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Kübra Çıtlak Demir, son yıllarda çocukluk yaş grubunda geçmiş yıllara göre obezitenin arttığının gözlemlendiğini söylüyor. Çocukların okul giriş ve çıkışlarında aldıkları harçlıklarını paket "atıştırmalıklara" harcadığına dikkat çeken beslenme uzmanı, bu konuda ebeveynleri uyarıyor ve bilinçli beslenme alışkanlıklarına davet ediyor. "Hatalı aile yaklaşımları, farklılaşan yaşam alışkanlıkları, yüksek kalorili yiyecekler, gazlı-şekerli içecekler ve paketli gıda tüketiminin televizyon reklamlarıyla özendirilmesi, çocukları yavaş yavaş obeziteye doğru götürüyor" görüşünü paylaşan Diyetisyen Demir şunların altını çiziyor:
Çocuk obezitesi,artık sadece ülkemizde değil bütün dünyada önemli bir problem haline geldi. Fiziksel aktivitelerdeki azalma ve ulaşılması çok kolay 'atıştırmalık' denilen fast-food tarzı gıdalar ile alınan kalori miktarı ciddi olarak arttı. Bu nedenle obezite salgınının büyüyor olması hiç şaşırtıcı değil. "Bilgisayar ve akıllı telefon bağımlılık yapıyor. Çocuk saatlerce hareketsiz bu cihazlarla zaman geçiriyor. Paketli atıştırmalıklar ve cipsler bu zamanlara genellikle eşlik ediyor. Tek paketle yetinmiyorlar. Çünkü bu yiyeceklerin içinde sürekli yeme dürtüsünü canlı tutan bir madde var. Hem hareketsiz kalan hem de sürekli atıştıran her çocuk obezite tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya sağlık örgütü de bu nedenle, 'Dünya tarihinde ilk kez gelecek bir kuşağın yaşamı bir önceki kuşaktan daha kısa olacak' diyor."
Çocuklarca aşırı tüketilen ve dakika başı reklamı yapılan cipslerdeki katkı maddelerinin ve trans yağların beyinde geri dönüşü olmayan değişikliklere neden olduğunu vurguluyor uzman. "Özellikle paketli gıdaların yüzde 95'inde bulunan ve etikette belirtme zorunluluğu da olmayan MSG (mono sodyum glutamat) yiyecekleri olduğundan daha lezzetli olarak algılamamızı sağlıyor. Yani beynimizi kandırıyor. Vücudumuzda gereğinden fazla glutamat birikimi otizm, hiperaktivite, migren, dikkat bozuklukları, fibromiyalji ve endokrin sistem rahatsızlıkları gibi bir çok hastalığa neden olabiliyor . Otizmli çocukların beyninde glutamat fazlalığı olduğu herkesçe bilinen bir olgu."
Çocuklara beslenme programları hazırlarken onların büyüme ve gelişme çağında olduğu unutulmamalı... Büyüme çağında olan çocuklara, yasaklardan çok bilinç kazandırılması ve kendi istekleri doğrultusunda sağlıklı yiyecekleri seçmeleri teşvik edilmeli.
Yaşla birlikte fazla kilonun geçeceğini düşünmeyin. 'Çocuk “uzayacak, kilosu dengelenecek' gibi inanışları bırakın. Bu problemler yıllar içinde kötüleşiyor. Ve aşırı kilo, diğer hastalıkların da bedene çekilmesini sağlıyor.
Obez olan 10'lu yaşlardaki çocukların yüzde 82'sinin yetişkinlik döneminde obez olmaya devam eder. Ebeveynler, obez çocuklarının beslenmelerini değiştirmezlerse, ergen yaşa geldiklerinde bu kiloyu değiştirmeleri imkansızlaşır.
Hatalı aile yaklaşımları, farklılaşan yaşam alışkanlıkları yüksek kalorili yiyecekler, gazlı -şekerli içecekler ve paketli gıda tüketiminin televizyon reklamlarıyla özendirilmesi çocukları yavaş yavaş obeziteye doğru götürmekte. Popüler diyetlere çocuğu zorlayan ebeveynler, bir süre sonra hüsrana uğruyor , "Şunu yemeyin, ekmeği asla tüketmeyin" gibi yasaklar içeren yeme programlarına itibar eden ebeveynlerin çocukları daha çok yemeye eğilimli oluyor.
Yüksek lifli, yüksek proteinli olması sebebiyle, mercimek çocuklara mutlaka sevdirilmeli. Ekmek asla yasaklanmamalı. Tam buğday ekmeğine çocukları alıştırmakla, kiloyla daha kolay savaşıabilir. Bu ekmekler kan şekerinin dengelenmesine yardım eder ve tokluk duygusu yaratır.
Bazı ailelerde kötü beslenme alışkanlıklarıı nesillerden nesile aktarılıyor. Çoğu, geçmiş nesilden ne görmüşse onu yapıyor. Doğru şekilde nasıl yemek yenebileceğini, hangi yiyeceklerden, hangi zamanda, hangi biçimde tüketilebileceğini bilmiyor.