Cinsel hayatınız ilişkinizin neresinde?

Yeni evlenen çiçeği burnunda genç bir çiftin senaryosunu ele alalım… Nikah memurunun sorduğu “Eş olarak kabul ediyor musunuz?” sorusuna yüksek bir sesle ve ardından eşlik eden gülümsemeler ile birbirlerine “Evet” cevabını vermişlerdir. Üstelik bu çiftimiz gibi birbirlerini hiç olmadığı kadar arzulayan ve evlendikten sonra mutluluklarının cinsellikle birlikte doruk noktasına çıkacağı düşüncesine sahip birçok çift vardır. Her şey gibi cinselliklerinin de mükemmel olacağına inanmışlardır. Bu düşüncelerinin gerçek olabilmesi ihtimalinin yanı sıra bir de cinselliğin olmadığı evlilikler vardır. Nasıl yani cinsellik olmadan evlilik olmaz mı, sorusu ile karşı karşıya kaldıkları gün “Evet” derken nelere evet demiş olduklarının henüz bilincinde değillerdir. Birey olduklarını unutmadan biz olabilmeye mi, cinselliği konuşabilmeye mi, cinsel açıdan reddedilmeyi göze alarak arzulamaya devam etmeye mi, birbirlerinin farklı iki dünyaları olduğuna ve farklı iki dili konuşan bireyler olduklarına mı evet demişlerdir, yoksa?

Farklı iki dünyaları olan kadın ve erkeğin iki farklı dili vardır. Birbirinin dilini bilmeyen iki insanın anlaşabilmesinin mümkün olmayacağı gibi çiftlerin de kadınca ve erkekçe dillerini keşfetmesi sağlıklı bir iletişim ve cinsel yaşam açısından büyük bir role sahiptir. Bu farklılıklardan dolayı eşler, cinselliği ilişki içerisinde farklı yerlere koyarlar. Kadınlar için cinsellik ilişkiye heyecan, tutku, bağlılık katarken erkekler için ilişkide cinsellik, olması gereken bir şey gibi görünebilir. Cinsellik varoluş sebebimizdir ve insan doğası gereği cinselliği yaşamak ister. Bunun da en keyifli yolu seks yapmaktır. Peki, seks nedir? İnsanlar neden seks yapar? Vücudunuzu seksten mahrum bırakırsanız neler olur? Sorunsuz bir seks mümkün müdür ?

“SEKS” VE “CİNSELLİK” AYRI ŞEYLERDİR

“Seks” ve “cinsellik” kavramları genellikle birbirlerine çok karıştırılır. Cinsellik denilince akla ilk gelen seks olur. Halbuki cinsellik, seksi de içine alan çok daha geniş bir kavramdır. Dokunma, öpüşme, sevişme ve cinsel ilişki gibi eylemleri içeren seks, sevginin ve zevkin, ruhun ve bedenin paylaşılması, haz alıp haz verilebilmesidir. Cinsellik ise doğuştan gelir, seks ise zamanla öğrenilebilir davranışları kapsar. Seks yaparken bedenin rahatlamış, gevşemiş ve zihnin ise bedene eşlik eder şekilde düşüncelerden arınmış olması, cinsel doyum açısından önem taşır. Çiftlerin en çok hataya düştükleri noktalardan bir tanesi cinsel aktivite esnasında ‘boşalma’, yani sonuç odaklı bir yaklaşım sergilemeleridir. Sürece odaklanarak her andaki hazzı yaşamak, salınarak birbirlerine eşlik etmek, çiftlerin yaşadığı cinsellikle hazzın dansı olacaktır. Bu dansta amaç; üremek, zevk almak, zevk vermek, iletişim kurmak ve paylaşımda bulunmaktır.

YA CİNSEL ÇEKİM VE ARZU AZALIRSA...

Cinselliğin olmadığı, cinsel çekimin zamanla kaybolduğu evlilikler elbette vardır. Hiçbir çift nikah masasında ‘evet’ derken, cinsel açıdan tatminin ya da sorunsuz bir seksin garantisini birbirlerine veremez. Çiftlerde cinsel çekimin azalmasında fiziksel, psikolojik, çevresel ve ilişki kaynaklı birçok neden olabilir. Böyle bir durumla karşılaşmamak ya da var olan durumdan kurtulmak için cinselliği konuşabilmeleri, arzuyu arttırıcı davranışlarda bulunmaları faydalı olacaktır.

CİNSELLİK EVLİLİĞİN HARCIDIR

Birlikteliklerde erkek açısından, erkekliğin onaylanması ve takdir edilmesi, kadın açısından ise sevildiğinin ve değerli olduğunun ortaya çıktığı duygusal bir paylaşım, mutluluğun en büyük anahtarlarından olacaktır. Unutmayınız ki cinsellik, evliliğin harcıdır. Çiftlerin düzenli cinsel birliktelik yaşıyor olması, seks esnasında salgılanan mutluluk hormonları sayesinde stres ve zorlayıcı koşullara daha dayanıklı olmalarını sağlar. Oksitosin, östrojen ve testesteron seviyelerini dengede tutarak sadece aralarındaki bağı korumakla kalmaz, çiftin fizyolojik sağlığına da olumlu katkılarda bulunmuş olur. Bu noktada çiftlerin atlamaması gereken en önemli nokta sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temelinde cinsellik olduğu gibi, cinselliğin temelinde de sağlıklı ve mutlu bir ilişki yatar. İlişkilerin duygusal ve cinsel boyutu aynı bir yapbozun parçaları gibidir, birbirlerini tamamlar, bir parça olmadığında diğer parça eksik kalır ve yapbozun bütünü bozulur.

CİNSELLİĞİ İLİŞKİNİN MERKEZİNE KOYMAYIN

Bir birey için su içmek, yemek yemek nasıl bedensel ve yaşamını sürdürebilmesi noktasında bir ihtiyaç ise, seks de insan ruhunun ve birlikteliğin daha sağlıklı sürdürülebilmesi noktasında bir ihtiyaçtır. Cinsel yaşamlarında doyum yaşayabilen çiftler evliliklerini de beslemeye devam ederler. Cinselliğin ilişkilerdeki rolü büyük olsa da ne çok abartıp ilişkinin merkezine koymak ne de tamamen yok saymak doğru olmayacaktır. Bu cinsel birlikteliğin başarılı sonuçlar vermeme ihtimali de gayet tabii bulunmaktadır.

Bunun için cinsel terapi yapabilen bir uzmandan destek almak hep fiziksel hem de psikolojik iyi oluş haline sizleri teşvik edecektir. Mutlu ailelerin temelinde mutlu cinsel birlikteliklerin var olduğu unutulmamalıdır. En mükemmel olanı değil, sizi mutlu eden ve size haz veren birliktelikleri yaşamanız dileğiyle...