Güncelleme Tarihi:
Özellikle 28-30’lu yaşlardan sonra cilt kalitemizin temelini oluşturan nem oranı, cilt sıkılığı ve cildin kendini yenileme özelliğinde kayıplar yaşarız. Peki bu kayıplar hangi durumlarda artar ya da azalır?
Bilimsel veriler, cildimizin sıkılığında, nem oranında ve kendini yenileme özelliğinde her yıl %3 oranında kayıp yaşadığımızı söylemektedir. Cilt kalitemizi düşüren kronik güneş hasarı, stresli bir hayat, yanlış kozmetik uygulamaları ve yanlış ürün kullanımı gibi birçok dış etkeni bir kenara koyalım, bilimsel verilere göre %3 oranı normal, sağlıklı, iyi beslenen ve kötü alışkanlıkları olmayan bir birey için de geçerlidir. Güneşli gün sayılarının artacağı gelecek tahminleri, azot gazı salınımının çok yüksek seviyelerde seyretmesinden kaynaklı bozulan ekosistem dengesiyle, ozon tabakasının delinmesinin devam etmesi sonucu günden güne kronik güneş hasarının arttığını da düşünürsek, gelecekte yeniden yapılacak çalışmalarda bugün hesaplanan %3 oranın daha da yükseğe çıkacağını söylemek çok da zor değil.
Gençliğimize çok güveniyoruz
Kronik güneş hasarı ve dünyanın gidişatını bir kenara koyduğumuzda özellikle aşırıya kaçılan makyaj, piyasada bulunan menşei ve güvenilirliği tam kanıtlanmamış binlerce cilt bakım ürününün bulunması ve buna bağlı olarak yanlış ürün kullanımının da çok olması günümüzde en sık karşılaşılan durumlardan.
Cildimizin günlük bakımını ihmal etmemizi de yanına koyduğumuzda yani gençliğimize güvendiğimizde, cilt yaşlanması ve kalite kaybı sürecinin hızlandığı gözlemlenmektedir. Eskiden cilt kalitesindeki kaybı hızlandıran sebepler olarak kronik hastalıklar (tiroid, şeker hastalığı, anemi vb.), kötü alışkanlıklar ve güneş koruyucu kullanmamak, hızlı kilo alıp vermeler gibi sağlıksız diyet durumları ön plandayken, şimdi birkaç tane sebep daha ekleniyor; sık makyaj yapılması, cildi düzenli temizlememe, artmış UV maruziyeti, organik olmayan beslenme şekilleri...
Fark edilmesi gereken en önemli nokta şu; cildin temel ihtiyaçlarını karşılanmadan yaşlanmanın önüne geçmenin ya da yaşlanma sürecini yavaşlatmanın imkanı yok. Peki bu durumun önüne nasıl geçebiliriz?
Cildin temel ihtiyaçlarını nasıl sağlayabiliriz?
Bu aşamada sizlere 3 tane temel bakım önerisini düzenli olarak hayatınızda mutlaka uygulamalısınız. Bunlar;
1- Her sabah güneş koruyucu kullanın
Güneş koruyucular güneş hasarı etkisini minimuma düşürürken eş zamanlı olarak anti-aging (yaşlanma karşıtı) bakım etkisini de ortaya koyar.
2- Her akşam cildinizi C vitamini serum ile besleyin
En güçlü antioksidanlardan olan C vitamini cildinizi beslerken aynı zamanda yapılandırmaktadır. Ancak C vitamini serumunu gündüz kullanacaksanız, güneş ile temasa geçtiğinde fotosensitif özelliğinin aktif olduğunu bilmeniz gerekir. Fotonsensitif tepkime ışığa duyarlılığın artarak cildin tepki vermesidir. Güneş hasarını minimuma indirmeye çalışırken cildinizde oluşacak farklı tepkimelerin önüne geçmek için akşam kullanmanız en doğru olanıdır.
3- Hyalüronik asit içeren nemlendirici kullanın
Gece yatmadan önce hyalüronik asit içeren nemlendirici serumlar kullanmanız, cildinizin günlük hayatta aldığı dış etkenli hasarları azaltır ve cilt kalitenizin daha uzun süre dayanmasını sağlar.
Yıpranmayı ürünlerle yavaşlatıyoruz ancak profesyonel anlamda cildimize ne yaptırmalıyız?
Burada cilt kalitemizi artıran ve cildimizi adeta bir zırh gibi saran mezoterapiler devreye giriyor.
Cildimizin zırhı mezoterapiler
Mezoterapi kısaca, cilt içine cildin temel yapıtaşlarını özel uçlu cilt enjeksiyonları ile bırakmak demek. Burada temel amaç cildin zaman içinde azalan temel yapıtaşlarını tekrar sağlamaktır. Bu sayede cildiniz kendini yavaş yavaş daha sağlıklı ve güçlü bir duruma getirecektir.
Mezoterapilere erken yaşta başlayın
Fransa'daki 2018 yılı istatistiklerine göre günlük yapılan mezoterapi sayısı 70 bin civarındadır. Bu sayı dolgu ve botoks uygulamalarından bile daha fazla bir orandır. Peki neden böyle, neden Fransa'da en sık yapılan uygulama mezoterapiler? Bu sorunun cevabı mezoterapiye başlama yaşında saklı! Mezoterapilere 24’lü yaşlardan sonra yani erken yaşta ciltte yıpranmalar başlamadan önce koruma amaçlı başlıyorlar. Bu sayede hep imrendiğimiz, yıllar geçse de cilt kaliteleri değişmeyen alımlı ve doğal güzellikleri ile ön planda olan Fransız kadınları ortaya çıkıyor. Cildin temel yapıtaşlarını ne kadar erken yaşta korumaya alırsanız o kadar uzun yıllar genç ve sağlıklı bir görünümde olacağınızı unutmayın. Ömür boyu bırakmayacağınız tek uygulama cildinizi zırh gibi sararak tüm dış etkenlere karşı koruma görevi olan CE sertifikalı mezoterapi uygulamaları olsun.
Sahte ürün kullanımına dikkat!
Yanlış ürün kullanımının önüne geçmek ve cildinize enjekte edilecek mezoterapilerin içerikleri bakımında güvenli olması için mutlaka 'CE' sertifikası olan mezoterapiler yaptırmanız gerekiyor. CE sertifikası olmayan ve klinik çalışmaları detaylandırılıp belgelenmemiş ürünleri cildinize uygulatmayın. Kısaca 'CE' sertifikası nedir diye bahsedecek olursak; ilaç düzeyinde araştırılmaları yapılmış, bilimsel literatürde etkinlikleri kanıtlanmış ve saygın tıp dergilerinde yayınlanmış mezoterapi ürün grupları demektir.
Mutlaka doktorunuza işlem öncesi mezoterapi ürünü üzerinde yazılı olması gereken CE işaretini sorun. Vaktiniz varsa ürün markasını alarak araştırma yapın. Böylelikle piyasada sahte ürünlerden uzak durmuş olursunuz.
Mezoterapiler ve bütünsel yüz yaklaşımı
Mezoterapi uygulamalarının özellikle bütünsel yüz yaklaşımının temel uygulamalarındandır. Yüz güzelliğimize yaklaşırken, önce hacim kayıpları düzeltilmeli ikinci aşamada ise cilt kalitesi artırılarak cildimizin yüzümüzü tekrar sımsıkı ve canlı bir şeklide sarması amaçlanmalıdır. Dinamik yüz dolgu uygulaması ve 'CE' sertifikalı mezoterapi uygulamaları gerçek anlamda birbirini potansiyalize eden hem etkinlik hem etki sürelerini uzatan bütünsel yüz yaklaşımının en etkili uygulamalarıdır. Profesyonel bakım dışında kalan ve size düşen görevler ise güneş koruyucu, C vitamini serum ve hyalüronik asit içeren serumlar ve nemlendiriciler kullanmaktır. Ayrıca doktor seçimi konusunda da dikkatli olmakta fayda var.