Güncelleme Tarihi:
Bilimin ilerlemesi ve daha spesifik çalışmaların mümkün hale gelmesi güzellik yöntemlerini de etkiledi. Sadece dolgu ve botoks, yüz germe ameliyatından ibaret olan 90'lı yıllardan sonra ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemlerinde peşi sıra devrimler gerçekleşti. İnnovatif bakışın, AR-GE çalışmaları ile buluşması ameliyatsız estetik yaklaşımlarında çığırlar açtı. Görünürde yakın zamanda ameliyatsız, bir insanın tamamıyla genç ve sağlıklı bir görünümde tutmak mümkün hale gelecek.
Her adım size özel olmalı
Yaş almakla birlikte, özellikle 30'lu yaşlardan sonra her yıl yüzümüzden %3 oranında hacim kaybı ve cildimizin kalitesinde bozulma gerçekleşir. Normal hayat döngümüzde sağlıklı bir bireyin yaşadığı bu süreç, özellikle 40'lı yaşlarda hızlanır. Postmenapozal dönemde ise hormonal etkinin de ortadan kalkmasıyla yüzümüzün dinamik görünümünde bozulma ve hacim sağlayan bölgelerde azalma ve sarkmalar artarak devam eder. Bu süreci hızlandıran etkenlere baktığımızda; düzensiz yaşam, ailesel genetik yapı, fiziki ve psikolojik stres, aşırı alkol kullanımı, kronik hastalıklar, güneş koruyucu kullanmama, düzenli cilt yenileyici tedavilerden yaptırmama en sık sebeplerdendir.
Cilt kalitesini arttırmak mümkün
Cildimizin kalitesindeki azalma; mat görünüme, cildimizde kırışıklıklara, lekelenmelere, ya da ince ağ gibi damarlanmalara, ağız kenarı, kulak önü ve çene hattında cildin toparlanmasına ve sarkmasına sebep olur. Yüzümüzün tutucu noktaları olan 5 bölgedeki hacim kaybı da oluştukça yukarıda saydığımız problemler derinleşir. Günümüz estetik uygulamalarında ve cilt tedavilerinde hacim kayıplarını onarmak ve cilt kalitemizi arttırmak mümkün görünüyor.
İhtiyacınız kadar, mimiklerimiz ile uyumlu, yüzünüzün dinamik ve doğal hattını iyileştiren işlemler yapılmalı. İlk hedefimiz yüzdeki hacim kayıplarını onarmak. Sonraki aşama ile cilt kalitesini arttırıp, sıkılaştırmak, fazlalıklarından kurtulmak ve cildin kendini yenileme, onarma kapasitesini arttırmak.