Güncelleme Tarihi:
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Özgen, Türk halkının yüzde 96’sının cep telefonu kullandığını belirtirken, yüzde 61’inin internet, yüzde 53’ünün ise aktif sosyal medya kullanıcısı olduğunu söyledi. Teknolojinin insanların günlük yaşantılarının bir parçası olduğunu kaydeden Özgen, yaygın kullanılan bir şeyin iyi ve kötü yönde kullanımına dikkat çekti. Hedefe yönelik kullanımın önemine dikkat çeken Özgen, “Telefonlar aracılığıyla sosyal medyayı takip etmek, gelişmeleri anında öğrenmek, başkalarını gözetlemek ve görünür olmak bağımlılığı tetikliyor” dedi.
İnsanların sosyal ağlarda ’Görünüyorum öyleyse varım’ şeklinde düşündüklerini vurgulayan Özgen, Sosyal ağlarda ’Görünüyorum öyleyse varım’ diye düşünen kişiler, telefon söz konusu olduğunda ’Ulaşıyorum-Ulaşılıyorum öyleyse varım’ diyor. Telefonla internete kolayca ulaşmak bu fobiyi besleyen en önemli kaynak" diye konuştu. Cep telefonu ve internet kullanımının ilk adımında deneysel kullanımın söz konusu olduğunu kaydeden Özgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk adımda kişi, herhangi bir site, oyun ve uygulamayı merak eder. Bu merakını gidermek için o siteye, uygulama ve oyuna girer. Kullanır, dener ve biter. Merak giderilmiştir. İkinci adım sosyal ağ kullanımı. Kişinin çevresinde belli bir oyun oynayan, bir siteye giren ve bir uygulamayı devamlı kullanan bir arkadaş grubu varsa, kişi de onları kullanır. Çünkü gruba dahil olmak ister. Grubun dışında kalmamak için bunları yapar. Üçüncü adım ise amaca yöneliktir. Bu amaçların ilki zevk almak, diğeri ise problemlerden kaçmaktır. Boş zamanında yapacak çok fazla etkinlik bulamayan, aktif bir sosyal çevreye sahip olmayan, insanlarla gerçek ilişki kurmak istemeyen insanlar can sıkıntısından kurtulmak için teknoloji kullanımını tercih eder. Dördüncü adım ise bağımlı kullanımıdır. Bu adıma gelindiğinde kişinin artık kullanmak için herhangi bir sebebe ihtiyacı yoktur. Merak etsin etmesin, sosyal çevresi bağımlısı olsun olmasın, hayatında problemler olsun olmasın kişi artık bağımlısı olduğu teknoloji aracını kullanır."
Cep telefonu bağlantısını kaybetme korkusu olan ’nomofobi’ ile ilgili araştırmalarda erkeklerin yüzde 60, kadınların yüzde 50’lik kısmının bu fobiden acı çektiğini belirten Özgen, "Ayrıca bu kişilerin yüzde 9’unun cep telefonu kapalıyken stres yaşadıkları belirlenmiş" dedi. Özellikle gençler arasında telefonsuz kalma ya da cep telefonunda online olamama kaygısının yoğun olduğuna dikkat çeken Özgen, fobinin belirtilerini ise şöyle sıraladı:
"Nomofobi olan kişide görülen tipik özellikler kişinin telefonu yokken kendini eksik hissetmesi, boşluk duygusu yaşaması, telefonu yanındayken bile obsesif şekilde kontrol etme, internetin çekmediği durumlarda huzursuzluk hissetme, şarj bitince kendini aşırı çaresiz hissetme, telefonu bir yerlerde unutmak, telefonun arızalanması ile telefonu kullanamamaktan korkma, telefonu olmayınca baş dönmesi, kalp çarpıntısı, nefes almada zorluk, mide krampları gibi anksiyete belirtileri yaşamadır."
Cep telefonu bağlantısını kaybetme korkusunun altında yatanın bağımlılık olduğuna dikkat çeken Özgen, "Cep telefonu ve sosyal medya bağımlılığı da tıpkı diğer bağımlılıklardaki mekanizma ile işliyor. Kişi nasıl ki bağımlı olduğu şeye ulaşamayınca yoksunluk belirtileri yaşıyorsa ve gittikçe daha fazlasına ihtiyaç duyuyorsa, nomofobide de aynı etkiler görülüyor" diye konuştu.
Bu bağımlılıktan kurtulmak için teknoloji kullanımının düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Özgen, "Mesela hatırlatıcı kartlar kullanılabilir. Teknoloji bağımlı kullanımının kaybettirdiğini ya da bağımlı kullanım olmasa neler kazanılacağını ifade eden hatırlatıcı kartlar, evin belli yerlerine asılabilir. Bu faydalı olacaktır. Spor yapmak, kişisel bir defter oluşturmak, sosyal beceriler edinmek yararlıdır. Ancak kişi bu bağımlılıktan kurtulamıyorsa bir terapiste başvurabilir" dedi.
DHA