Güncelleme Tarihi:
Çalışan anne sayısı gün geçtikçe artıyor. Hal böyle olunca çocuklar erken yaşta bakıcı ya da anaokulu, kreş ve yuvalarla tanışıyor. Bu anneler en çok aile içinde denge kuramamaktan, anne-çalışan kadın rolleri arasında kalmaktan, az zamanda çok iş yetiştirme mecburiyetinden, tüm bunları yaparken de çocuğu için eğlenceli bir anne olmaya çalışmaktan dert yanıyor.
Bu tür sıkıntıları olan annelerin yalnız olmadığını söyleyen Ebeveyn Koçu Figen Küçükkoner Kırca, çalışan anne olmanın kadınlar üzerindeki etkilerini anlattı ve merak edilen soruları yanıtladı.
Çalışan anne olmak kadınlara hangi sorumlulukları yüklüyor?
Öncelikle anne olmak, başlı başına bir sorumluluk. Bunun üstüne çalışma hayatı da devam ediyor. Baktığınızda iş yaşamında olmak, evli ve çocuklu hayattan çok daha önce başlayan bir süreç. Oradaki sorumluluklar, zorluklar düşünüldüğünde kadın anne olduğunda sanki aynı anda iki tam zamanlı işte birden çalışıyor. Detaycılık, mükemmeliyetçilik, her şeye yetebilmek ve en iyi şekilde yapabilmek isteğinin altında bir süre sonra ezilmeye başlıyor. Özellikle de doğum izninin sonuna yaklaşıldığı günlerde!
Çiçeği burnunda anneler bunca koşuşturmanın içinde neleri gözden çıkarıyor?
Farklı yerlerde yaptığım çalışmalarda görüyorum ki insan hobi edinmeyi, özel zevklerini sürdürmeyi, arkadaşlarla görüşmeyi bir yana bırakın adeta benliğini unutuyor. Kendine zaman ayırmak, sağlığını beslemekten dahi feragat ediyor. Daha sonra da eşinden... Erkekler biraz geri planda kalıyor. Bu durum özellikle ilk bir yılda bu şekilde sürüyor, sonrasında ise değişiyor. Çünkü baktığınızda bu bir değişim süreci, ebeveynler aslında her dönem yeni bir şeyle karşılaşıyor.
Peki, bu süreçte babanın rolü ne?
Geçtiğimiz Haziran ayında babalık statüsüyle ilgili 30 ülkeyi kapsayan global bir araştırma yapıldı. Bu çalışmadan çıkan farklı sonuçlardan biri de günümüz babalarının çocuklarıyla birlikte olmak, onlara daha fazla zaman ayırabilmek için daha az para kazanmaya bile razı olduğunu gösteriyor. Demek oluyor ki babalar “Evet, biz de işin içindeyiz” diyor.
Bu söyleme annelerin tavrı nasıl?
Birçok baba aslında buna içten içe istekli fakat ben annelerin izin vermediğini düşünüyorum. Söylediğim gibi mükemmeliyetçilik, her işe ben yeterim, en iyisini ben yaparım duygusuyla çoğu görevi üstüne alan kadın yüzünden, babalar sadece oyun arkadaşı haline geliyor. Bu durumu zaten isteyen erkekler hallerinden memnunken, kadınlarsa şikayet ediyor: “Her şeyle ben ilgileniyorum, keyfini o sürüyor.” O zaman ben de diyorum ki; “Verin işleri!” Baktığınızda çalışan annelerin 4-4.5 ayda işe dönmesi gerekiyor. Bu süre en iyi ihtimalle altı aya uzayabiliyor. Aslında bir şekilde çocuğunu yalnız bırakacağının farkında kadın. Bu yüzden babayı ne kadar hızlı işin içine katarsa kendi üstündeki yükleri de devrediyor.
Günün stresini kapıda bırakıp, çocuğuna şefkatle sarılmak için annelerin neler yapması gerekir?
15-20 sene önce ofisten çıktığınızda mesai bitiyordu. Şimdiyse her an telefonunuz çalabilir, e-posta gelebilir, eve gidince de çalışmaya devam edebilirsiniz. Bu konuda benim prensibim ise evde ev, işte iş. İşe gittiğinizde de şu an her şeyimle buradayım, evde işler yolunda demek gerekiyor. Eve gidildiğinde ister iki saat, ister 30 dakika... Ne kadar zaman ayırabilirseniz ayırın ama sadece çocuğunuza odaklanın. Bazen gerekiyorsa telefonları sessize almak, e-postalara hemen bakmamak da gerekiyor. Bunun için örneğin eve gittiğinizde önce çocuğunuzun gönlünü doyurun, besleyin. Yemek, içmek, evin düzeni; bunlar sonra gelsin. Onun temel ihtiyacının sizden göreceği ilgi ve sevgi olduğunu unutmayın.
En büyük şikayetlerden biri de zamanın yetersizliği... Böyle bir şey var mı?
Dikkat ederseniz hep olumsuz konuşuyoruz. Aslında zaman çok ciddi ve önemli bir kaynak. Bu kaynak fazlasıyla da var. “Ben bu kaynakla ne yapıyorum, nasıl kullanıyorum?” diye düşünmek gerekiyor. Çalışan aile aslında zaman konusunda, işteki yetkinlikleri sebebiyle çok iyi. Araştırmalar da gösteriyor ki organizasyon, çalışan annenin öne çıkan yetkinliklerinden biri. Dolayısıyla zaman yetmediğinde çok iyi planlama yapmak gerekiyor.
Günümüzde çalışan, bekar anneler de var. Onlara ne önerirsiniz?
Unutulmaması gereken en önemli konu evlilik bitebilir ama anne-babalık bitmez, bitmemeli. Ortada bir çocuk varsa, onun gelişimi için anne ve baba aynı takımın vazgeçilmez parçaları ve rolleri de eşit. Bu nedenle ister medenice ister problemli bir ayrılık süreci geçirsinler, ortak çocukları için her zaman iletişim içinde olmaları gerekiyor. Diğer türlüsü zaten çocuğa yapılabilecek en kötü şey. Bu tür durumlarda çocuk ilk başta “Bana ne olacak? Evde iki kişi vardı, ne oldu da ayrıldılar? Ben ne yapacağım” diyor kendi kendine. Eğer ayrılık doğru şekilde yönetilebilirse çocuk da bu durumu kabulleniyor. Baba 15 günde bir hafta sonlarını yanında geçireceği değil, ihtiyacı olduğu her zaman yanında olan, konuşabileceği, danışabileceği biri oluyor. Elbette bu tür ilişkilerde her ne kadar yardımcı olsa da fiziksel ve operasyonel birçok sorumluluk annenin üzerinde oluyor.
Özetlemek gerekirse ‘süper anne’ olmak mümkün mü?
Aslında süper anne diye bir şey yok. Aynı süper bakıcı, süper okul olmadığı gibi... Hiçbir şey 10 numara, 100 puan olamaz. Şu soruların cevabını bulmak gerekiyor: ‘Benim istediğim şekilde olabiliyor mu? Ben ne istiyorum? Çocuğumla ilgili ne yapmam lazım?’ Bu şekilde ayna tutabilmek, kendine dönüp bakabilmek ve sorgulayabilmek gerekiyor. Eğer kadınlar kendi tanımlarına uyabilirse o zaman süper anne olabiliyor.