Güncelleme Tarihi:
Son 20 yıldır dikkat çekici şekilde artan akciğer kanseri pek çok kişinin hayatını tehdit ediyor. Kalp hastalıklarından sonra dünyada ölüm nedenleri sıralamasında ikinci sırada yer alan akciğer kanseri, bizi sevdiklerimizden ayırıyor. Bu hastalığın görülme sıklığındaki artışı; sigara tüketimi, çevre kirliliği ve havadaki kanserojenler oluşturuyor.
Akciğer kanseri, çoğu zaman vücutta sessiz bir şekilde ilerliyor ve geç fark ediliyor. Bulgu ve şikayetlerin yakından takip edilmesi ve bu belirtilerden şüphelenen kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvurması gerekiyor. Bu nedenle hastada tedavi şansı önemli oranda düşüyor. Erken tanı ve tedavinin önemine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Kart, hayatımızı kısıtlayan, bizi ailemizden, dostlarımızdan koparan ve sinsi şekilde ilerleyen hastalık hakkında bilgilerini paylaşıyor.
Akciğer kanseri akciğerdeki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile başlayan bir hastalıktır. Kontrolsüz çoğalan bu hücreler normal akciğer hücresi gibi çalışmaz ve normal gelişme göstermezler. Tam tersine akciğer dokusunda bozulmalara neden olarak akciğer fonksiyonlarını etkilerler.
Vücuttaki tüm hücreler DNA dediğimiz genetik materyal içerir. Normal olgun hücreler ikiye bölünerek sağlıklı DNA yapısında iki orijinal yeni hücre oluşturur. Vücut bu şekilde kendini yeniler. Kanser DNA dediğimiz moleküllerde; çevresel faktörler, sigara içimi, asbest soluma, radon gazına maruziyet gibi nedenler sonucu bozulma ile başlayan bir süreçtir. İleri evrelerde fonksiyonu bozulmuş farklı hücreler kan ve lenf yolu ile başka organlara taşınarak yerleşirler ve metastaz denilen süreç başlar.
Radyolojik tetkiklerde (CT, MR, PET) kanserden şüphelenildiği taktirde dokudan küçük parça almak için biyopsi işlemi yapılmalıdır. Bu işlem farklı yöntemlerle olmaktadır. Bazı hastalarda iğne ile dışarıdan girerek, bazı hastalarda ise bronkoskopi bir cihazla endoskopik olarak yapılmaktadır. Bronkoskopide ultrason ve ultrasonsuz olarak iğne ve penslerle hastalar uyutularak biyopsi yapılmaktadır.
Kanser hücreleri dokuda tespit edildiğinde en uygun tedaviyi planlamak için genetik analiz yapılmaktadır.
İki ana tıp vardır. Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri. Evreleme ise kanserin yayılması ve büyüklüğü ile doğru orantılıdır.
Akciğerler, dışarıdaki havayı soluyarak vücuda dağıtan organ olduğu için havadaki tüm maddeler sağlığı etkiletebilir. En önemli risk faktörü sigara içimidir. Yaklaşık akciğer kanserlerinin %87’si sigara ile ilişkilidir.
Pasif sigara içimi de akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Raporlara göre pasif sigara maruziyeti akciğer kanseri riskini %20-30 artırmaktadır. Pasif sigara içimi ayrıca kalp hastalığını ve diğer sigara ilişkili hastalıkları da artırmaktadır.
Asbest ince saç kılına benzeyen yapısı ile toprak kayalıklarında bulunan bir mineraldir. Bina yapımında izolasyon materyali olarak kullanılır. Tozuna maruziyet çeşitli akciğer hastalıkları ve akciğer kanserine neden olmaktadır.
Radon kokusuz toprak ve kayalardan salınan uranyum içeren bir gazdır. Bazı evlerde özellikle düşük seviyelerde bulunabilir. Radon gazı ölçüm kitleri ticari olarak satan firmalardan temin edilebilir. Bazı evlerde özellikle topraktan doğal materyallerle yapılan evlerde yüksek oranlarda radon gazı bulunabilir.
ENDÜSTRİYEL MADDELER: Arsenik, uranyum, berilyum, vinyl, chloride, nikel kömür ürünleri mustard gazı, gasolin, disel egsoz gazları kanser riskini oluşturmaktadır.
RADYASYON MARUZİYETİ: Göğüs bölgesinde sık radyasyona maruz kalan özellikle sigara içen hastalarda risk artmaktadır.
HAVA KİRLİLİĞİ: Kömür ürünleri, dizel egsoz gazı, diğer endüstriyel madde maruziyetleri risk oluşturabilir.
TÜBERKÜLOZ: Sonrasında gelişen skar dokusunda kanser gelişme riski yüksektir.
GENETİK: Kanser gelişimi için risk faktörü maruziyetlerinde gen mutasyonları ile önemli rol oynamaktadır.
[fotogaleri=2874,2859,2686]