Güncelleme Tarihi:
Dünyadan ve ülkemizden bin 500 fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanının katıldığı konferansta Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Prof. Dr. Nurten Eskiyurt ve Prof. Dr. Cihan Aksoy en dikkat çekici bilimsel araştırmaların yumurta kabuğu zarı ile ilgili olduğu görüşünde birleşti.
İki yılda bir düzenlenen 50 yıldır devam eden 25. Ulusal Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kongresi’nde Türkiye’den ve dünyadan bin 500 uzman katıldı. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, "Amacımız kas-iskelet sağlığında en doğal çözümleri paylaşmak. Kireçlenme yaş aldıkça vücudumuzu kullandıkça yavaş yavaş yıpranmasıdır. Normalde 60 yaşını geçtikten sonra çoğumuzun kaderi diyebilirim. Keşfedilen yeniliklerden birisi kireçlenmeyi artık önceden öngörmeye başladık. Bazı muayene yöntemleri, radyolojik değerlendirme ileride kireçlenme ve geleceğimizin nasıl olacağını önceden görüp, erken tedbir alma şansımız var. Hastalığı hissettiğimiz zaman erken dönemde önlemini alabilmek için doktora gitmek gerekir. Destek tedavileri de son derece önemli. Antalya’da düzenlenen kongrenin en dikkat çeken bilimsel araştırması yumurta kabuğu zarı oldu. Bilim artık destek tedavilere yöneldi. Amaç osteoartrit yani kireçlenme gibi kronik hastalıklarda ağrısız bir yaşamın hedeflenmesidir. Yumurta kabuğu zarı ile ilgili bilimsel araştırma sonuçları ağrısız bir yaşamın olabileceği konusunda umut vericidir” dedi.
İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Nurten Eskiyurt , ağrı ve tutukluğun giderilmesinde, yumurta kabuğu zarının etkisinin bilimsel araştırmalar ile ortaya çıkarıldığını belirtti.
“40 yaşın üstünde birçok insanda kas-iskelet sisteminde olan şikayetlerden bir tanesi de osteoartrittir. Sabahleyin yataktan kalkıp bastığınız andan itibaren dizinizle zor yürüyorsanız, ağrı ve sabah tutukluğu yürüdükçe, hareket ettikçe açılıyorsa osteoartrit tanısından söz edebilirsiniz. Eğer fiziksel aktivite azsa, kilo ve beslenmesi yerinde değilse özellikle diz kireçlenmesi kaçınılmazdır. Bu hastalığın bildiğimiz ilaçlarla tedavisi yan etkileri dolayısıyla kısa süreli oluyor. İlaç dışı tedavilerle; kilo azaltılması, beslenmeye dikkat edilmesi, egzersiz, fizik tedavi yöntemleri kullanılarak giderilmeye çalışılır ama osteoartrit bilinen adıyla kireçlenme kronik bir hastalıktır. İlaçlar yan etkilerinden dolayı uzun süre kullanılamaz. Destekleyici tedavilere ihtiyaç duyulur. Artık insanlar aktarlara gidiyor. Otları kaynatıp şifa niyetine içiyor ama bunları bilinçsiz yaptıkları zaman diğer hastalıklar için kullandıkları ilaçlarda etkileşim olabiliyor. Bu yüzden destekleyici tedaviler için artık kanıta dayalı çalışmalar yapılıyor. Amerika’da tesadüfen yumurta kabuğunun altındaki zarın atların eklem sağlığına iyi geldiği fark edildi. İnsanlarda yapılan faz 3 yani kanıta dayalı çalışmalar da var. Çalışmalar birinci ayın sonunda yüzde 30-40 oranında sabah tutukluğunun, yüzde 50 oranında da ağrının geçtiğini gösteriyor.”
Konferansın tamamlayıcı ve destekleyici tıp konusunda oturum başkanlığı yapan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ağrı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Aksoy ise şunları söyledi:
“Rehabilitasyonda; hareket sistemi ağrılı hastalıkları ve fonksiyon bozukluklarında destek tedavileri bilmek lazım. Rehabilitasyon hekimi rehabilite eder. Mevcut potansiyelinin en üst düzeyde kullanabilmesi için cihaz mı, egzersiz mi lazım, destek mi, ilaç mı gerekir buna karar verir, insanın kendi kendine yetmesini sağlar. Hastayı kullandığı ilaçlara göre yönlendirmek lazım. Kireçlenme vücudun bir savunma mekanizmasıdır. Eklem kıkırdağı yıllar içerisinde bozulur ve yıpranan kıkırdağa destekleyici bir şeyler vermek lazım. Yumurta kabuğu zarından elde edilmiş, saf özel bir işlemden geçirilmiş doğal destek ile bu şansı elde ettik. Yumurtayla kabuğu arasındaki küçük zarın kireçlenme dediğimiz dönemde yıpranma sürecini yavaşlattığını gördük. Oradaki iltihabı baskılıyor ve güzel olan bunu baskılarken bir yerlere zarar vermeden yapıyor.”