Güncelleme Tarihi:
Hemoroidin 30’lu yaşlardan itibaren görülme sıklığında artış izlendiğine dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz, “Bunun nedeni, günümüzde beslenme alışkanlıklarında hazır gıdaların giderek artan oranda tüketilmesi ve yoğun iş hayatında yetersiz su içme nedeniyle gelişen kabızlık probleminin genç yaşlarda giderek yaygınlaşması” diyor.
Hemoroit bağırsağın bitiş noktası olan anal kanalda gelişiyor. İç ve dış olmak üzere iki çeşit hemoroit görülüyor. İç hemoroit ağrısız kanama, kaşıntı, makatta dolgunluk hissi; dış hemoroit ise ele gelen ağrılı şişlikler olarak kendini gösterebiliyor. Hastaları en çok endişelendiren belirti ise makattan kan gelmesi. Kan genellikle dışkılama sonrasında tuvalet kağıdında görülüyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz özellikle büyümüş ve makattan dışarı sarkmaya başlamış hemoroitlerde bu tabloya sıklıkla ağrının eşlik etmediğini vurguluyor. Bunların yanı sıra kaşıntı ve makatta doluluk hissi gelişebiliyor. Özellikle dış hemoroitlerde gelişebilen kan pıhtısı sonucunda ağrılı ani bir şişme ve sarkma oluyor, hasta oturmakta zorlanabiliyor. Bu şişlik makatın belli bir bölümünü veya çepeçevre tamamını kaplayabiliyor. İlk birkaç gün çok ağrılı seyreden bu tablo ameliyat gerektirebiliyor.
Anal yastıkların yapısını bozan nedenler kesin olarak bilinmese de, karın içi basıncın arttığı ve makat bölgesine yansıdığı durumlarda hemoroit yakınmalarının ortaya çıktığı biliniyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz zaman içinde bu faktörlerin hemoroitlerin sarkmasına veya pıhtılaşmasına neden olduğuna işaret ederek “Yeterli su içmeme ve fast-food gibi lif içeriği düşük hazır gıdalarla beslenme sonucu gelişen kabızlık, dışkılama sırasında ıkınma, düzensiz dışkılama alışkanlıkları, ishal ve hamilelik hemoroide yol açan etkenleri oluşturuyor.” diyor.
Hemoroit nüks etme eğilimi olan bir hastalık. Ancak uygun evrelere etkili tedavilerle nüks oranları oldukça düşük tutulabiliyor, hastanın uzun dönem sağlıklı ve konforlu bir yaşam sürmesi sağlanabiliyor. Hemoroidin içte veya dışta olmasına ve evrelerine göre tedavi yöntemi de değişiyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Sivrikoz erken evre hemoroidlerin ağrısız yöntemlerle tedavi edilebildiğini belirterek, “Bu yöntemlerin temelinde basuru besleyen damarın kapatılması ve toplardamar ağının açık kalarak içeriğindeki kanın boşalmasının sağlanması yatıyor.
Hemoroidin oluşumunda yatan mekanizma sarkma olduğu için anal kanaldan dışarıya sarkan yapılar, ağrısız yöntemlerle (Longo, THD, lazer vb.) normal anatomik pozisyonlarına geri getirilerek sabitleniyor. Bu yöntemlerden erken evrelerde başarılı sonuçlar sağlanıyor” diyor. Dördüncü evrede, bir başka deyişle son evrede ise genellikle basurun çıkarılması (hemoroidektomi) gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Emre Sivrikoz sözlerine şöyle devam ediyor: “Anal kanal dışında, ağrıya duyarlı cilt yapısı bulunduğu için bu bölgeye yapılan kesiler yoğun ağrılara yol açabiliyor. Bu nedenle basurun çıkartılması ancak kanamalara neden olan son evre hastalıkta uygun tedavi seçeneğini oluşturuyor. Hastalığın erken evrelerde tedavisi bu ameliyatın gereksinimini azaltıyor.”