Güncelleme Tarihi:
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Tunca, ameliyat öncesi hastalara mutlaka ultrasonografi yapıldığını belirtiyor. Ultrasonografi sonucuna göre tiroid bezindeki nodüllerin kanser olduğuna dair şüphe gelişmişse, bu nodüllere biyopsi yapılıyor. Biyopsi sonucu tiroid kanserine işaret ediyorsa, ameliyat öneriliyor.
Foliküler lezyon, foliküler neoplazi, hurtle hücre neoplazi adı verilen durumlarda ise hastaların kanser olma olasılığı yüzde 30’larda seyrettiğinden bu hastalara da ameliyat öneriliyor. Eğer biyopside arada kalınırsa, tanı koyulamazsa ya da biyopsi iyi huylu gelirse hastalar yeniden değerlendiriliyor. Nodülün çapı 4 santimden büyükse iğne biyopsisi iyi huylu sonuç verse dahi hastaya ameliyat öneriliyor. Doç. Dr. Tunca, 6 ay aralıklarla yapılan ultrason takiplerinde eğer nodülün çapında iki mm’den daha fazla bir büyüme varsa bunun riskli bir nodül olduğunu belirterek, bu hastalara ameliyat önerdiklerini sözlerine ekliyor.
Bazen tiroidin aşırı çalıştığı durumlar yani hipertiroidi ya da tiroidin az çalıştığı hipotiroidi gibi hastalıklar tiroidin yapısını, hormonal kapasitesini ve kalitesini değiştirebiliyor.
Doç. Dr. İsmail Koçak, “Bu durum, vücutta ya aşırı hormonlu ya da hormonsuz tiroid durumuna sebep olur” diyerek, tiroid hastalıklarının tüm dokularda olduğu gibi ses tellerini ve gırtlak yapılarını da etkilediğini belirtiyor. Hipertiroidi durumlarında dokuda incelme, ses kalitesinde bozulma, seste incelme ve güçsüzlük görüldüğünü dile getiren Doç. Dr. Koçak, hipotiroidi durumlarındaysa ses tellerinde kalınlaşma ve seste yorulma meydana gelebileceğini söylüyor. Hastayı ameliyat öncesinde uyuturken bir tüp yutturduklarını belirten Doç. Dr. Tunca, bunun özel bir teknoloji olduğunu belirterek, ses telleri denilen vokal kordlar hizasına yerleştirilen tüp sayesinde ameliyat sırasında ses tellerine giden sinirlerin bulunabildiğini söylüyor. Böylece ses telleri zarar görmeyebiliyor.
Basıya bağlı ses kısıklıklarında yapılan cerrahi tedaviler sayesinde ses tekrar eski haline dönüyor. Ancak kişilerin seslerini kullandığı dönemlerde kullanım hataları gelişebileceğinden bu dönemlerde hastaların ses terapisiyle desteklenmesi gerekiyor.
Tedaviler oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Uygun cerrahi endikasyonlarda ve uygun dönemlerde yapılan cerrahi işlemler ya da ses terapisi gibi rehabilitatif işlemler kişilerin seslerini erken kazanmalarını, ses kalitelerine erken zamanda ulaşmalarını sağlıyor. Doç. Dr. Koçak, kalıcı ses kısıklığı oranının yüzde birin altında olduğunun altını çizerek, kişilerde kalıcı ses kısıklığının dahi tedavi edilebildiğini, bu kişilerin seslerinin daha iyi bir noktaya getirilebildiğini vurguluyor.