Güncelleme Tarihi:
Hazımsızlığa en sık beslenme ile yaşam alışkanlıklarımızda sıkça yaptığımız hatalı alışkanlıklar neden olsa da, daha pek çok etken bu problemin sorumlusu olabiliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Özdal Ersoy, hazımsızlığa yol açan alışkanlıkları anlattı, önemli önerilerde bulundu!
Hazımsızlığın altında yatan etken genellikle beslenme ile yaşam alışkanlıkları olduğu için kişiler tarafından hafife alınabiliyor. Ancak dikkat! Hazımsızlık aynı zamanda önemli hastalıkların habercisi de olabiliyor. Gastrit ya da ülserden reflüye, pankreas hastalıklarından gıda alerjisine, bağırsak enfeksiyonlarından romatizmaya, diyabetten mide kanserine kadar pek çok hastalık hazımsızlık yapabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Özdal Ersoy dolayısıyla hazımsızlık sorunu yaşandığında altta yatan etkenin tespit edilmesi için öncelikle bir doktora başvurmanın çok önemli olduğuna dikkat çekiyor!
Besinleri düzensiz, çok hızlı ve çiğnemeden yemeyin. Çünkü bu alışkanlık gıdanın sindirime hazır hale getirilmesini, midedeki asit seviyesinin normale dönmesi için yeterince zaman tanınmasını önlüyor. Bunun sonucunda da hazımsızlık oluşuyor. Bu yüzden düzenli aralıklarla, uzun süre aç kalmadan beslenmeye özen gösterin. Besinleri yavaş yavaş, iyice çiğneyerek tüketmeye dikkat edin.
Yağlı, kızartılmış ve bol baharatlı yemeklerden kaçının. Bunun nedeni ise yağlı yemeklerin midenin boşalmasını geciktirerek sindirimi zorlaştırması. Baharatlı ve kızartılmış besinler de mide asit dengesini bozacağı için hazımsızlığa neden olabiliyor.
Beslenme alışkanlıklarınıza dikkat ettiğiniz halde hazımsızlık yakınmanız varsa bu durumun sorumlusu yemek yerken hava yutmanız olabilir. Hava yutmak midenin şişmesine yol açarak hazımsızlık yapabiliyor. Bu nedenle yemek yerken fazla konuşmaktan kaçının.
Yrd. Doç. Dr. Özdal Ersoy, reflü sorununuz varsa akşam yemeği ile yatağa girme arasında en az 2-3 saat olmasına özen göstermeniz gerektiğini belirterek, ”Yemek yedikten sonra hemen yatmak mide henüz boşalmadığı için mide asidinin ve gıdaların yemek borusuna doğru kaçmasını kolaylaştırıyor. Bunun sonucunda da hazımsızlık ve reflü yakınmaları gelişiyor” diyor.
Hazımsızlıkla baş etmek için asitli ve kafeinli içeceklerden kaçınmanız da çok önemli. Çünkü bu içecekler mide asit oranını artırabiliyor.
Bazı bünyeler süt şekeri olan laktozu parçalayamazlar. Bu duruma laktoz intoleransı deniyor. Laktoz intoleransında, süt ve süt ürünleri tüketildiğinde hazımsızlık sorunu yaşanabiliyor. Laktozsuz süt ve süt ürünleri tüketerek veya laktoz enzimi içeren destek ilaçlar kullanarak bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Aynı şekilde meyvede bulunan ve meyve şekeri denilen früktozu da bazı bünyeler sindirmekte zorlanabiliyor. Früktoz intoleransı denilen bu sorundan yakınıyorsanız früktozdan fakir diyet uygulamaya özen gösterin.
Doktorunuz önermediği sürece, korkikosteroid içeren veya içermeyen ağrı kesici ya da iltihap azaltan ilaçları gelişigüzel kullanmayın. Doktorunuzun önerisiyle kullandığınız ilacın hazımsızlığa neden olduğunu düşünüyorsanız, ilacınızı yarım bırakmayın. Bunun yerine sorununuzu doktorunuzla paylaşın.
Çiğ sebzeler çok sık tüketildiklerinde özellikle fonksiyonel hazımsızlıkta yakınmaların artmasına sebep olabiliyor. Bu nedenle sebzeleri çiğ tüketmeyin, en azından biraz da olsa pişmiş ya da haşlanmış olmasına dikkat edin.
Nohut ve fasulye gibi gaz yapan bakliyatların ilk haşlama suyunu mutlaka dökün. Yeni su ilave ederek pişirdikten sonra yemeyi ihmal etmeyin.
Hareketsiz yaşam kilo alımına, sindirim sisteminin daha yavaş çalışmasına neden olduğu için hazımsızlık problemi yapabiliyor. Haftada en az 3 gün, tempolu şekilde yarım saatlik yürüyüşler yapmak hazımsızlığa iyi geliyor. Ancak egzersiz öncesinde aşırı gıda alımından mutlaka kaçının.
Üzüntü ve kaygı gibi psikolojik etkenler de hazımsızlık yapabiliyor. Bu nedenle sizde stres yaratan durumlardan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışın ve ruhunuzu sakinleştiren etkinlikler yapmaya özen gösterin.