Güncelleme Tarihi:
Anayasa Mahkemesi (AYM) geçtiğimiz günlerde, velayeti kendisinde olan çocuğuna soyadını vermek isteyen ve talebi kabul görmeyen Hayriye Özdemir’in isteğini haklı bularak kararın aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini bildirdi. Konuyu değerlendiren medeni hukuk alanı uzmanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, çocukların yararı söz konusu ise bu kararın alınmasının olumlu olduğuna dikkat çekti.
Eşinden boşanan ve velayeti kendisinde olan çocuğuna soyadını vermek için Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesine başvuran Hayriye Özdemir’in yerel mahkemece kabul edilen ancak Yargıtay’dan dönen talebini Anayasa Mahkemesi (AYM), aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle haklı buldu. AYM’nin kararını değerlendiren İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Şıpka, ülkemizde boşanmaların arttığını ve velayet haklarının çoğunlukla annelere verildiğini söyledi. Bu sebeple bu tür davaların sayısında artış meydana geldiğini vurguladı. Söz konusu davalarda velayet hakkına sahip olan her anneye AYM’nin bu hakkı tanımadığını da belirten Şıpka, en önemli noktanın çocuğun yararını gözetmek olduğunu ifade etti. Bunun bir isim değişikliği olduğunu dile getiren Şıpka, ‘’Mahkemeye başvurularak çocuğun soyadının değiştirilmesi talebinin haklı bir nedeni olmalıdır. Her somut olay farklı durumlara yol açabilir. Önemli olan önce aile hayatına saygı gösterilmesi ve daha da önemlisi çocuğun yüksek yararı bunu gerektiriyorsa bu yola gidilmesidir" dedi.
Yerel mahkemelerde açılan birçok dava olduğuna değinen Şıpka, AYM’nin daha önce aldığı bir kararında 1934 tarihli eski soyadı kanununun bir hükmünü iptal ettiğini hatırlattı. O hükümde, evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesi halinde çocuğun soyadını belirleme hakkının babaya verildiğini söyleyen Şıpka, "Hüküm, Anayasa’nın 10. ve 41. maddesindeki eşler arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptal edilmişti. Bunun üzerine çocuğun soyadının belirlenmesi konusunun da önü açılmış oldu. Medeni Kanunumuzda ve iç hukukumuzda da bu konuda yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığından, haklı bir neden varsa ve çocuk yararı söz konusuysa, küçük çocuğun boşanma sonucunda velayet hakkına sahip olan annenin soyadını alabileceğine hükmedildi" diye konuştu.
Kadınların soyadını belirleme hakkının henüz iç hukukta yer almadığına dikkat çeken Prof. Dr. Şükran Şıpka, bu konuda AİHM’nin çok sayıda Türkiye’yi yargılayan kararı olduğunu ifade etti. Kadının kendi soyadını belirleme hakkının temel haklardan biri olduğuna işaret eden Şıpka, "Medeni Kanun’un ilgili maddesinde hala gerekli değişiklik yapılmadı. Ben bu vesile ile Adalet Bakanlığına, yasa koyuculara sesleniyorum. Artık iç hukukumuzda kadın, soyadını kendi iradesi ile belirleyebilmeli ve bu konuda yasa değişikliğine gidilmelidir. Bu nedenle eğer kadın kendi soyadını belirleme hakkına sahip olabilseydi çocuğun soyadı da bir aile soyadı olarak kadın ve erkeğin anlaşması sonucunda annenin soyadı olabilirdi ve boşanma sonucunda soyadının değişmezliği ilkesi ile anne çocuğuyla aynı soyadı taşımaya devam edebilirdi" diyerek sözlerini sürdürdü.
Velayet hakkına sahip olan annelerin genellikle babaların ilgisizliği durumunda çocuğun soyadını değiştirmek istediklerini vurgulayan Şıpka, "Gördüğüm davalarda genellikle bu var. Çiftler anlaşmalı bir şekilde boşanıyorsa, baba çocukla ilgileniyorsa bu tür talepler çok ön plana çıkmıyor. Bu durum çocuğu da çok fazla zedelemiyor. Ama babanın çocukla ilgilenmemesi hatta hiç görüşmemesi durumunda çocuğun anne ile aynı soyadını taşımasında bir menfaatinin olduğu ortaya çıkıyor ve açılan davalarda da genellikle bu tür somut olaylarla karşılaşılıyor" ifadelerini kullandı.
İHA