Güncelleme Tarihi:
“Bir Odadan Bir Odaya” adlı ilk kitabında, herkesin tanıdığı sinemacı, devrimci, mücadeleci kimliğinin yanı sıra, bir baba, bir eş ve bir insan olarak bilinmeyen yönleriyle Yılmaz Güney’i değil, “Yılmaz Pütün”ü anlatan Elif Güney Pütün; kendi gerçeğiyle kalabilmek için yazdığı kitapta, adını, çelişkilerini, coşkularını, acılarını artık taşıyabildiğini belirtiyor.
Yılmaz Güney’in bambaşka bir pencereden yansıtıldığı kitap aslında, küçük bir kızın, hep ulaşmaya çalıştığı bir babaya olan özlemini anlatıyor. Babasının istediği gibi biri olmadığını, birçok çocuk gibi kendi yolunu izlediğini belirten yazar; Yılmaz Güney’i sadece bir insan olarak, güzel ve çirkin, güçlü ve zayıf yanlarıyla, onun cesaretini kendine örnek alarak anlatmaya çalışıyor. Elif Güney Pütün; babasından kendisine kalan özgürce düşünme ve yaşama mirasını pusula alarak, yargılanmaya aldırmadan, görüşlerinin sorumluluğunu taşıyarak ve onları savunma cesaretini göstererek yoluna devam ediyor.