Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de yaklaşık 2 milyon bipolar bozukluk hastası ve yakınlarının hastalığından etkilenen 6 milyon aile bireyi olduğu tahmin ediliyor. Genellikle 20’li yaşlarda görülmeye başlanan bipolar bozukluk, yaşam boyu sürdüğü için mutlaka düzenli psikiyatrik takip gerektiren; tedaviye başvurulmadığı ya da tedavinin reddedildiği durumlarda intiharla sonuçlanabilen ciddi bir ruhsal rahatsızlıktır. Ne yazık ki aralıklarla gerçeği yansıtmayan vaka öyküleri, ya da alkol ve uyuşturucu gibi maddelerle bipolar bozukluk arasında bağlantılar kurulması, bu hastalıkla mücadele eden ailelerin psikolojik açıdan zarar görmesine neden olmaktadır. Burada bizlere düşen en önemli görev, ailelere destek olmak, bipolar bozukluğa yönelik toplumsal farkındalığı artırmak ve bipolar bozukluğu olan bireylerin damgalanmasının önüne geçmektir. Bu ruhsal bozukluktan muzdarip olan kişilerin toplumsal hakları gözetilmeli, sosyal ve mesleki yaşam alanları sınırlanmamalıdır.
Bipolar bozukluk belirtileri
Hastalığın en belirgin özelliği birbirine tamamen zıt ataklarla seyretmesi ve bu atakların döngüsel ve ritmik olmasıdır. Mani döneminde aşırı sevinç, yerinde duramama, çabuk öfkelenme, az uyuma, çok düşünme, çok çalışma, riskli davranışlarda bulunma gibi durumlar gözlenirken; depresyon döneminde üzüntü, hayattan zevk alamama, karamsarlık, isteksizlik, dikkatini yaptığı işe verememe gibi durumlar hakimdir. Bipolar bozuklukta mevsim geçişleri, özellikle bahar ayları, kadınlarda gebelik, lohusalık, erkeklerde askerlik gibi stresli sayılabilecek dönemler hastalığın nüksetmesi açısından risk oluşturur. Stresli bir yaşam olayının yıl dönümü de yine risk oluşturan faktörler arasında yer alır.
Bipolar bozukluğun tedavisi
Bipolar bozukluk biyolojik kökenli bir tıbbi sorundur ve ilaç tedavisi temeldir. Ek olarak, kişinin kendisini ele geçiren duygularla başa çıkma becerisinin geliştirilebilmesi ve ataklar sonrasında sosyal hayata yeniden uyum sağlayabilmesi açısından psikoterapi desteği kritik bir önem taşır. Hastalığın şiddetli seyrettiği, dolayısıyla ayaktan tedavinin mümkün olmadığı bazı durumlarda hastaneye yatış gerekebilir. Böylelikle, kişinin sonradan pişman olacağı aşırı para harcamak, borçlanmak ya da kaza yoluyla kendisine zarar verme gibi riskli durumların önüne geçilebileceği de unutulmamalıdır. Bu bozukluğu yaşayan bireyler öncelikle yardıma ihtiyaç duyduklarını kabul etmeli, durumu aile bireyleri ile paylaşmalı, ilaçların gerekli ve faydalı olduğuna inanmalı, güvenilir sosyal çevreler edinmeli, yeterli sürede uyumaya özen göstermeli, stresli ortamlardan kaçınmalı, düzenli olarak egzersiz yapmalı ve mümkünse hobi edinmelidirler.