“Benimki sürekli öğrencilik hali”

Güncelleme Tarihi:

“Benimki sürekli öğrencilik hali”
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2012 10:00

Elif Şafak ile annelikten yazarlığa uzanan keyifli söyleşi...

Haberin Devamı

Annelik ve yazarlık konusunda öğrenmenin sınırlarının olmadığını “Benimki sürekli öğrencilik hali” sözleri ile anlatıyor Elif Şafak... Değiştirme şansı olsaydı aile içi şiddetle ilgili uygulamaları değiştireceğini belirten yazar, son kitabı İskender’le bu konuyu hep beraber sorgulamaya davet ettiğini de açıklıyor. Anne Elif ile yazar Elif arasında da çelişkiler olduğunu samimiyetle ifade eden Elif Şafak’la çocuklarını, kardeşlik duygusunu, kendisiyle yüzleşmelerini, çocuk büyütürken hangi noktada zorlandığını ve daha birçok konuyu konuştuk.

Şehrazat Zelda 5, Emir Zahir 3 yaşını bitirdi değil mi? İki çocuklu bir yazar olarak annelik konusunda kendinizi deneyimli buluyor musunuz? Annelik “Tamam artık ben oldum” denilebilecek bir durum mudur? Keza yazarlık için de aynı mı durum?

Haberin Devamı

Annelik de yazarlık da her gün yeni şeyler öğrenmeye açık. "Tamam ben oldum, bu işi çözdüm" demek mümkün değil. Her yeni gün insan yeni bir şeyler öğreniyor, kimi zaman zorlanıyor, kimi zaman dengeliyor. Hem çocuklarımdan hem yazıdan öğreniyorum. Benimki sürekli öğrencilik hali.

“Çocuklarıma mor rengi sevdirmeye çalışıyorum”

Hem kız hem erkek annesi olarak kız ve erkek çocuk büyütürken bir farklılık oluyor mu?

Oluyor, hem de nasıl. Ben bu oğlanlara mavi-kızlara pembe ayrımlarına tamamen karşı biriydim. Her iki çocuğuma da benzer oyuncaklar alsam ve mümkün olduğunca mor rengi sevdirmeye çalışsam da onlar kendi tercihlerini yapıyorlar tabi ki. Ben de saygı duyuyorum, ne yapayım?

Evlatlarınızın arasında kardeş bağını hissedebiliyor musunuz?

Ben kardeşsiz büyüdüm, çocuklarımdan öğreniyorum kardeşlik bağının ne kadar güzel, ne kadar önemli olduğunu. Uzun seneler sonra iki üvey kardeşimle tanıştım, birbirimizden ayrı büyüdük. Şimdi onlarla da daha çok görüşmeye gayret ediyorum. Bu durum beni duygulandırıyor.

Çocuk büyütürken en çok hangi işi yapmak sizi zorladı?

Bebeklikte uyku düzeni oturuncaya kadar çok zorlanıyor insan. Bir de ben o dönemlerde yalnızdım. Eyüp askerdeydi, annem uzakta... Ve epey zorlandım. Sonra sonra kolaylaşıyor kısmen. Ama ben açıkçası kadın yazarların, genelde çalışan kadınların erkeklerden daha çok sorumluluk üstlendiklerini düşünüyorum.

Haberin Devamı

   

“Benimki sürekli öğrencilik hali”
   

Eşiniz Eyüp Can nasıl bir babadır?

Eyüp güzel bir baba. Sevgi dolu, anlayışlı... Çocukla çocuk olabilen... Kimseye tepeden bakmayan, hiyerarşi kurmaya çalışmayan, sevgisini göstermekten korkmayan bir baba.

“Yazar ben ile anne ben arasında çelişkiler var”

Yazar Elif Şafak’la anne Elif Şafak gerek düşünsel anlamda gerekse aktif yaşamda hiç birbirleri ile ters düşüyor mu?

Yazar ben ile anne ben arasında çelişkiler var, olmaz mı? Keza yazan ben ile kamusal-yazar ben arasında da uyumsuzluklar var bol bol. Benim içim, ruh halim, birbiriyle didişen, çelişen seslerle dolu bir orkestra gibi. Ama huzur ve denge de var şükür.

Yeni bir kitabınız baskıdan ilk çıktığında ve okurlarla buluşmaya başladığında ne hissediyorsunuz?

Haberin Devamı

Bir romanı elinize almak, kapağına dokunmak, sayfalarını koklamak muazzam bir şey. O kadar çok emek var ki her sayfasında, her satırında. Bizde çok hoyrat yapılıyor eleştiriler. Bir eserin ardındaki emek ve ona verilen zaman ve inanç görülmüyor, konuşulmuyor. Benim için en zor olan şey, galiba iki kitap arasındaki boşluk. O zamanlar çok moralim bozuluyor, boşluğa düşüyorum. Yazarken de yiyorum kendimi ama yazamayınca daha çok yiyorum.

“Benim için en zor olan şey, galiba iki kitap arasındaki boşluk”

Kitaplarınızda genelde hep hüzün ve aşk var, bir de aile tabii... İskender’de durum nasıl?

Kitaplarımda aşk var, hüzün var, tutku, arayış, kendini aşma arzusu da var. Farklılıkların bir araya gelişinden çıkan o deli güzel enerji de. Roman yalnızlık sanatı. Yazarken yalnızız, okurken yalnızız. İskender'de bir yanıyla bunlar var bir yanıyla yepyeni bir doku. Anne-oğul, bacı-kardeş, baba-oğul, gurbet-memleket, hasret-aidiyet ilişkisine, en yakınımızdaki en sevdiğimiz insanları nasıl incittiğimize baktım. Göçmenlik haline, göçebe olmaya baktım.

Haberin Devamı

“Her erkeğin içinde bir kadın var”

Kitabın kapağı da hayli ilgi çekici... Bir erkek gibi giyinen Elif Şafak bu kapakta ne anlatıyor?

Kitabın kapağı cesur, yenilikçi. Sorgulayan bir kapak. Beraber sorgulamaya davet eden ve kitapta anlatılan hikayeyi yansıtan bir kapak. Kendimizi erkeğin yerine koymadan, empati kurmadan bizim aile içi şiddet meselesini çözmemiz mümkün değil. Her erkeğin içinde, yetiştirilişinde bir kadın var: Annesi. Erkeklik de kadınlık da birer kalıp gibi giydiriliyor üzerimize, o kalıpları çıkarabiliriz istersek, düşünürsek, denersek.

         

“Benimki sürekli öğrencilik hali”
         

Elif Şafak’ın “en”leri neler?

• En çok ne yapmaktan hoşlanır?
Yazmak, kelimeler arasında soluk almak, sevdiklerimle birlikte olmak, yürümek, düşünmek, dinlemek...

Haberin Devamı

• En sevdiği yemek?
Her türlü zeytinyağlı sebze

• En sevdiği şehir?
İstanbul ve Londra

• En çok ağladığı film?
Türkan Şoray'ın Sultan'ını çok severim. Hababam Sınıfı’na ağlarım, gülerim.

• En son okuduğu kitap?
Jeannette Winterson'un otobiyografik kitabı.

• En son kime mesaj çekti?
Mercan Dede'ye.

• Hayatındaki en duygusal an?
Çok var, ben duygusal insanım.

• En inanılmaz olay?
O da çok var, kainat sürprizlerle dolu.

• En iyi dostu?
Hayal gücüm.

• En nefret ettiği şey?
Nefret etmemeyi öğrenmeye çalışıyorum.

• Değiştirme şansınız olsaydı hayatınızda neyi değiştirirdiniz?
Aile içi şiddet konusundaki yasalarımızı, uygulamalarımızı...

• Bir günlüğüne birinin yerine geçmek isteseydiniz, kimin yerine geçerdiniz?
Roman yazarken sürekli birilerinin yerine geçiyorum, her karaktere bürünüyorum ben.

• Kimsenin sizinle örtüştüremeyeceği ama yapmaktan keyif aldığınız bir şey?
Ekmek yapmak.

• Kendinizi üç kelime ile anlatmanız gerekse bu üç kelime ne olur?
Kaos, kaos, kaos…

• Bir süper kahraman olsaydınız, nasıl bir kahraman olmak isterdiniz?
Kendim gibi.

Röportaj: Funda Çamözü
Fotoğraflar: Gökhan Çelem

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!