Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda sıklıkla gündeme gelen ve birçok yetişkinde bir tür yoğun korku ve endişe şeklinde görülen panik atak 20’li yaşlardan sonra daha fazla görülmeye başlıyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Sinan Coşkun Turan, panik atak hastalığı hakkında bilgiler veriyor.
Panik Atak Nedir?
Bu sorunu yaşayan bireyler doktor doktor gezerler ve sürekli olarak öleceğini, başına kötü bir şey geleceğini ya da sevdiği insanlara kötü bir şey olacağını düşünerek ciddi kaygı nöbetleri geçirirler.
Nöbetler panik atağın, atak kısmı olarak bilinen bölümüdür ve kişi korkuya kapıldığını hissettiği andan itibaren ilk on dakika içinde en şiddetli korku durumunu yaşamaya başlar. Bu süreçte bazen kendinden geçer, ne yaptığını bilmeden davranabilir. Yaklaşık olarak yarım saat süren yoğun endişe ve korku hali, yavaş yavaş geçer ve birey yorgun, gergin ve güvensizlik duygusuyla baş başa kalır.
Panik Atak Kimlerde Görülür?
Genellikle kadınlarda daha sık görüldüğü biliniyor. Evle ve işle ilgili sorumlulukların yanında çocukların sorumluluğu, günümüz ekonomik koşullarında çalışma hayatı içinde yer alan kadını çok bunaltabiliyor. Hormonal faaliyetlerin yoğun olması da kadınları bu hastalık açısından bir tür hedef haline getirebiliyor.
Aslında hemen hemen her yaştan bireyde görülmekle beraber en çok yirmili yaşlardan sonra görülme sıklığı artıyor ve en fazla kırklı yaşlar civarında görülüyor. Bazen çocuklarda bile panik atak görülebiliyor. Genetik yatkınlık da hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırabiliyor. Daha içe dönük yaşayan, titiz, mükemmeliyetçi kişilik özelliklerine sahip bireylerde görülme olasılığı daha fazla.
Panik Atağı Tetikleyicileri
Panik atak yaşattığı yoğun stres nedeniyle, kişinin çevresiyle olan ilişkilerine de zarar verir. Hasta birey zamanla insanlardan iyice uzaklaşmaya başlar.
Panik atak kaygı bozuklukları olarak bilinen hastalıklar grubundandır ve bu hastalığın özelliğinden dolayı kişi hayatının her alanına yaşadığı yoğun kaygıyı taşır. Bir süre sonra çevresiyle ilişkilerini kopma noktasına getiren bu hastalık nedeniyle maddi, manevi kayıplara uğrayabilir. Hastalık genellikle başka bozukluklarla birlikte ortaya çıkabilir ve kişi sorunla başa çıkmak için bazen alkole ya da madde kullanımına yönelebilir.
Bütün bu olumsuzluklar doğru ve zamanında müdahale ile aşılabilir. Dolayısıyla sorunu kabullenerek, uygun tedaviye geçilmesinin yolu “zamanla geçer” anlayışına kapılmadan gecikmeksizin doktora başvurmaktır.
Mümkün olduğunca kafeinli içecekler, sigara ve alkol kullanımından uzak durarak, sosyal hayattan kopmadan hayata devam etmek gerekiyor. Ataklar sırasında, bunun kısa süreli bir endişe hali olduğunu düşünerek kontrolü elden bırakmamaya gayret göstermek nöbetler sırasındaki paniğin daha kolay atlatılmasını sağlayabilir.
Yaşanılan sorun psikolojik bir sorundur ve bir çok diğer sorun gibi çözümü vardır.Yeter ki, zamanında tedaviye başlansın ve kararlılıkla tedavi sürdürülsün.