Güncelleme Tarihi:
“Zamanında doğmuş bebekler; cilt altı yağ dokusunun yeterince kalınlaştığı, kafasını dik tutma kabiliyetine eriştiği ve yaklaşık 6-7 kiloya ulaştığı 4’üncü aylarından itibaren; denize ve evlerindeki özel havuza girebilirler. Erken doğmuş prematüre bebekler ise düzeltilmiş yaşları 4 aya ulaştığında ve tartıları da söylenen kiloya eriştiğinde suya sokulabilirler” diyen Bostancıoğlu, açıkladı.
Deniz suyu sıcaklığı 26-30 derece aralığında ve hava ısısı da bu suyun ısısından en az 3 derece yüksekse, rüzgar yoksa ve deniz çok temizse bebekler suya sokulabilir. Bebek için genel yüzme havuzları, uygun değildir. Bu havuzların; ishal, orta kulak iltihabı, mantar ve diğer cilt sorunları, kaşıntı, bulaşıcı hepatit, özellikle kız bebekler için idrar yolu enfeksiyonu riski vardır. Evde özel aile havuzu varsa, iyi dezenfekte edilip, iyi ısıtılmak koşuluyla bebekler 4. aydan sonra havuza girebilir. Ama unutulmamalıdır ki; temiz bir denize sokmak havuza nazaran daha doğru bir tercihtir. Havuzlarda sterilizasyon için kullanılan ozon veya klor gibi kimyasallar bebeğin cildinde hassasiyet oluşturuyorsa bebek, havuza sokulmamalıdır.
Çok güneşli havalarda saat 11.00-16.00 arası bebek denize sokulmamalıdır. İlla girileceksek de bebeğin başına şapka takılmalı, başı ıslatılmalı ve omuz-yüz gibi açıkta kalan bölgelerine güneş koruyucu krem sürülmeli ve riskli saatlerde 5-10 dakikadan fazla güneş altında denize girilmemelidir. Aşırı sıcakta su kaybını önlemek için bebek ve çocukların yeteri kadar sıvı almaları sağlanmalıdır. Bebekler her defasında suda en fazla 30 dakika tutulmalıdır, zira güneşte su kaybına maruz kalırlar ve vücut sıcaklıklarını uzun süre koruyamazlar.
Çocuğunuz suyu sevmiyorsa; oyuncaklarla ve oyunla suda vakit geçirmeyi cazip hale getirin. Suya girdiği andan itibaren suyu sevmediyse veya korkuyorsa; zorlamayın, başka bir zaman tekrar deneyin. Güneş altında tüm çocuklara göz ve yüzü korumak için siperliği olan geniş şapkalar takılmalıdır. Vücudunun üst kısmı giyinik olmalı ve bu giysi suda dahi çıkarılmamalıdır. Bebeğe; saf pamuktan yapılmış ince ama güneşi içeri geçirmeyecek kadar sıkı dokunmuş bir elbise giydirilmelidir. Cildin sağlıklı nefes almasını engelleyen, terleten hatta egzamaya bile yol açabilecek naylon ve polyester karışımlı kıyafetler giydirilmemelidir.
50 faktörlü güneş koruyucu kullanmanız gerekmez. 30 faktörlü güneş kremi yeterlidir, zira 30 faktörlünün koruyuculuğu yüzde 95, 50 faktörlünün koruyuculuğu ise yüzde 97’dir. Sadece yüzde 2 fazla koruma için 20 çeşit daha kimyasal maddeyi çocuğa sürmenize gerek yoktur. Alerji yapmayan, parfümsüz ve çocuklarda kullanımı kolay olan suya dayanıklı, en az 15 en çok 30 SPF koruma faktörlü krem, losyon ya da sprey formunda bir güneş yağı kullanılmalıdır, UVA ve UVB ışınlarından koruyan geniş spektrumlu bir güneş yağı olmalıdır. Güneş koruyucular ilk olarak; dışarıya çıkmadan en az 15 dakika önce sürülmeli denize veya havuza girildikten sonra 2 saatte bir tekrarlanmalıdır. Hava bulutlu dahi olsa, güneş yağı kullanmalıdır. Çünkü bulutlar cilde zararlı olan UV ışınlarını, engelleyemezler. Yeterince bilimsel çalışma olmadığından 6 ayın altındaki bebeklerde güneş yağı kullanımı önerilmemekle birlikte; güneşe çıkılmışsa, sadece kıyafetten arda kalan bölgelere güneş koruyucu ince bir tabaka halinde sürülebilir. Eğer bebek güneş yanığı olduysa, etkilenen bölgelere soğuk kompres yapılabilir, after sun kremler sürülebilir.
6 aydan küçük bebekler refleks olarak nefeslerini suyun altında tutabilirler, yani su yutmazlar. 6. aydan sonra bu yeteneklerini, kaybederler. Can simitleri, kolluklar, deniz yatakları veya diğer yüzücü cihazlar aileler için sahte bir güvenlik duygusu oluştururlar. Ancak çocuğun simitten veya yataktan kayması anlık bir olaydır. Bebekler ve çocuklara suyun içindeyken de etrafında oynarken de can yeleği giydirilmeli ancak bu önlemlerle birlikte anne ve babalar sudaki çocuğundan gözünü kesinlikle ayırmamalıdır.