Bebek bekleyen hamileler koronavirüse karşı hangi önlemleri almalı?

Konuyla ilgili, bilimsel bir dergide yayınlanmış bir çalışma mevcut. Çin’de yaşayan ve koronavirüs kesin tanısı konmuş 9 anne adayının bebeği doğduktan sonra bebeklerin boğaz sürüntülerinde ve anne adaylarının sütlerinde herhangi bir virüse rastlanmamış. Çalışma sadece 9 kişiyle sınırlı kalabilmiş çünkü anne adaylarında görülme oranı şu anda oldukça az.

Vaka sayısı ve olumsuz sonuçlar tabii ki sürekli olarak televizyonlarda takip ettiğimiz gibi artıyor ama şunu da bilmeliyiz ki dünya nüfusuna oranladığımızda virüsün aşırı yaygın olmadığını söyleyebiliriz.

Bu virüsten dünyanın korkmasının nedeni daha önceki SARS ve MERS adı verilen aynı grupta yer alan virüslerle ilgili deneyimlerimiz. Bu iki virüsün yarattığı olumsuz sonuçların burada da karşılaşılması endişesi bilim insanlarını ve tüm dünyayı paniğe sevk etti.

Elimizde bu enfeksiyona benzerliği olması nedeniyle karşılaştırmak amacıyla sadece grip ve soğuk algınlığı enfeksiyonları var. Ateşin 38 derece ve daha fazla olması, kuru öksürük ve diğer bazı belirtilerin varlığı önemli olmakla beraber bir kişi bu belirtiler olmadan da kanında virüsü taşıyabilir. Özellikle çocuklar hiç belirti olmadan sadece taşıyıcı konumunda bu virüsü diğerlerine bulaştırabilir.

Koronavirüse karşı alınabilecek tedbirler

Ülkemizde zaten virüse karşı önlemler alınmış durumda. Virüsün şu anda bir anne adayına bulaşma olasılığı son derece az... Ancak yine de önlemlerimizi almaya devam etmeliyiz.

- Sosyal izolasyon: Gereksiz fiziksel iletişimden kaçınmak önemli. İletişimi hepimiz seviyoruz ama bu kriz günlerinde gereksiz iletişimden kaçınmak çok önemli. Sosyal medyada iletişim kurarken çarpık ve korkutucu paylaşımlara alet olmaktan kaçınmalıyız. Sosyal izolasyon derken mümkün olduğu kadar sokağa çıkmamak önemli ancak tabii ki anne adayları doktor kontrollerine ve doğurmuş olanlar bebeklerinin kontrollerine mutlaka gitmeliler. Eğer toplu taşıma kullanılıyorsa diğer insanlarla 1-2 metre mesafesini korumak son derece önemlidir.

- El dezenfeksiyonu: Eve geldikten sonra el dezenfeksiyonu son derece önemlidir. Ellerimizi 20-30 saniye boyunca sabunla yıkadığımızda virüsler ciddi anlamda elimine edilmiş olur. Özellikle düz ve pürüzsüz yüzeylerde virüs daha kolay barınır. Elleri sabunla yıkamak, kolonya ile silmekten çok daha etkilidir. Kolonya kullanırken biz Türk insanları kolonyayı yüzümüze de sürüyoruz. El yüz temasını engellemek için bu alışkanlıktan kesinlikle kaçınmalıyız.

-El yüz temasına dikkat: Virüs solunum yollarımıza dokunmakla değil, elimizi yüzümüze temas etmekle bulaşır. Bu nedenle dezenfeksiyon öncesi elimizle yüzümüze temas etmemeyi öğrenmeliyiz. Virüs bulaşmış elimizi ağzımıza, gözümüze, burnumuza götürdüğümüz zaman virüslerin solunum yollarımıza girme olasılığı ve enfeksiyonu başlatma olasılığı artar.

- Maske kullanımı: Birçok otorite maskenin korumadığını söylüyor, bir kısmı da mutlaka maske takılmalı diyor. Maske takılmasının, sık sık değiştirilmek koşuluyla zararlı olduğunu düşünmemekle birlikte mutlaka gerekli olmadığı görüşünü taşıyorum. Maskeyi biz cerrahlar eğer bizde o anda bir mikrop, bir virüs, bir bakteri varsa onun ameliyatını yaptığımız hastamıza bulaşmasını engellemek için çok kullanırız, kendimizi korumak için değil.

- Eldiven kullanımı: Cerrahi eldivenleri de biz yine elimizi önceden dezenfekte etmiş olmamıza rağmen ameliyat esnasında eğer eldiven yırtılırsa, o elimizde muhtemel olabilecek olan az sayıda kalmış olan bakterilerin veya virüslerin ameliyat ettiğimiz sahaya bulaşmasını engellemek için kullanıyoruz. Yani eldiven bizi korumaz, o nedenle özellikle uzun süre değiştirilmeden kullanıldığında mikrop yuvası olabilecek olan eldiven kullanımından kaçınmalıyız.

Hayatın devam ettiğini unutmamalıyız. Bu virüs de insanlık tarihindeki bütün pandemilerde olduğu gibi mutlaka bitecek. Günümüzde kitlesel ölümlere neden olan pandemi oluşma olasılığı çok yüksek değil. Çünkü hemen farkına varıyoruz, bilinçleniyoruz, aramızdaki sosyal iletişim sayesinde birbirimizi uyarıyoruz ve bilim de hemen olmasa bile kısa zamanda çaresini buluyor.

Anne adaylarının hiçbir şekilde panik olmaması önemli, zira şu andaki rakamlar dünya nüfusuyla ve her yıl çok daha fazla sayıda ölüme neden olan grip ile karşılaştırıldığında oransal olarak son derece az. Anne adayları genellikle genç popülasyon arasında olduğu için olumsuz sonuçların bu grupta olma olasılığı çok daha az.

Anne adaylarına tekrar tavsiye ediyoruz. Öncelikle olasılığın az olduğunu gerçeğini her zaman düşünmeli ve duygularımızı bir kenara bırakmalıyız. Günlük hayata tekrar geri dönmenin zamanı geldi. Hayatımıza geri dönmeli, çocuklarımızın ve kendimizin ruh sağlığını korumalıyız, hayat devam edecek. Her zaman olduğu gibi insanlık olarak biz bunu hem bilim insanları sayesinde hem doktorlar sayesinde hem de kendi aldığımız önlemler sayesinde eninde sonunda yeneceğiz. Sürekli olarak bu olaya odaklanmamak ruh sağlığımız açısından son derece önemli. Anne adaylarının çevresindeki kişiler de bu konuda sağduyulu olmalı ve anne adayını korkutmamalı.