Güncelleme Tarihi:
Vertigo, iç kulaktaki denge organlarının uyarılması veya beyindeki denge merkezlerinin anormal bir şekilde çalışması sonucu ortaya çıkan bir hastalık.
Son zamanlarda ise vertigo vakalarında artış gözlemleniyor. Uzmanlar, bu ani artışın arkasındaki nedenleri araştırırken stres, kötü beslenme alışkanlıkları ve modern yaşamın getirdiği diğer faktörlerin rol oynadığını öne sürüyor.
PANDEMİDE ARTTI HÂLÂ DEVAM EDİYOR
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Serkan Orhan, “Bazı vertigo tiplerinin Covid-19 pandemisi döneminde sıklığının arttığı yönünde çalışmalar bulunuyor. Özellikle pandemi döneminde eve kapanmalar hastalığın iyileşme sürelerinin uzamasına, bazı hastalarda da beyindeki mekanizmanın gelişmemesine neden oldu. Son zamanlarda da çok belirgin olmamakla birlikte kliniklerde artış olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Ayrıca vertigoya yol açan birçok hastalık olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Serkan Orhan, “Bunların bir kısmının nedeni biliniyor bir kısmının da bilinmiyor. Örneğin vücudun kendi dokularına reaksiyon geliştirerek oluşturduğu otoimmün etkenler bunlardan birisi. Ayrıca viral enfeksiyonlar da hastalığın oluşmasındaki etkenlerden biri” dedi.
BAZI VERTİGOLARIN HAYATİ TEHLİKESİ BULUNUYOR
Vertigonun ‘periferik’ ve ‘santral’ olmak üzere iki çeşidi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Serkan Orhan, şu bilgileri paylaştı:
-- Periferik vertigolar iç kulakta denge organının hastalıkları sonucu ortaya çıkan vertigolardır. Tüm vertigoların yüzde 80-85’ini oluştururlar. Bu vertigolar gürültülü bir tablo ile ortaya çıkmasına karşın hayati tehlikesi genellikle bulunmaz. Kristal oynaması (BPPV), meniere hastalığı, vestibüler nörit (sinir iltihabı) gibi durumlar periferik vertigo nedenleri arasında sayılabilir. Ayrıca tedavi edilmeyen periferik vertigolar, psikolojik sorunlara sebep olabilir.
-- Santral vertigolar ise dengeyi sağlayan beyin sapı yolları ve santral sinir sistemi hastalıkları sonucu gelişen vertigolardır. Tüm vertigoların yüzde 10-15’ini oluştururlar. Kafa içinde kanama, infarkt, enfeksiyon ve yer kaplayıcı lezyonlar bu tür vertigolara neden olabilir. En önemlisi de hayati tehlike arz ederler. Özetle vertigo ile gelen hastaların santral mi periferik mi ayrımının yapılması oldukça önemli.
-- Önce tuz kısıtlaması, yaşam şeklinin modifikasyonu, ilaç tedavisi ile başlanır. Ataklar devam ediyorsa kulak içine ilaç tedavisine geçilir. Ataklar bunlara rağmen kontrol altına alınamıyorsa ameliyat seçeneklerine geçilir.
-- Kese rahatlatma ameliyatı, sinir kesilmesi veya iç kulağın tamamen ortadan kaldırılması gibi ileri uzmanlık gerektiren operasyon seçenekleri de mevcut. Bunların yanında hekimin uygun görmesi halinde vestibüler rehabilitasyon egzersizleri de tedaviye eklenebilir.
Bu noktada vertigonun kökenine inmenin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Orhan, şu bilgileri paylaştı:
-- Vertigoya neden olan hastalıkların tanınması, ondan sonra vertigoyu azaltmak için tedavilerin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle tanı konulmadan vertigonun semptomatik olarak tedavi edilmesi uygun olmaz.
-- Meniyer hastalığına bağlı bir vertigo varsa daha sakin bir yaşam, tuzsuz diyet, stresten uzak durma, günlük egzersizler vertigo ataklarını azalttıkları gösterildi. Genel olarak vertigolu hastaların eve kapanıp hareketsiz kalmalarını istemeyiz. Mümkün olduğu kadar sosyal hayata karışmaları ve hekimin önerilerine göre hareket etmeleri uygun olacaktır.
Fotoğraflar: iStock