Güncelleme Tarihi:
Tarım ve Orman Bakanlığı, halk sağlığını tehdit eden firmalara yönelik inceleme başlattı. Buna göre taklit ve tağşiş yapan firmaların adı ve sattıkları sahte gıda ürünleri tek tek açıklandı ve listeye her gün yenileri ekleniyor.
Oldukça kabarık olan listede dana etinden eşek eti, kaşardan nişasta, pul biberden boya çıkarken, son yapılan beş testte ise Antep fıstığı yerine ay çekirdeği, dana köfte yerine deri dokusu ve lahmacun içerisinde tavuk taşlığı gibi sahtecilikler tespit edildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda sahtekarlığıyla mücadele kapsamında, gıda ürünlerini takip edebilecekleri guvenilirgida.tarimorman.gov.tr adresini de kullanıma sundu. Kullanıcılar, site üzerinde yer alan Gıda Kamuoyu Duyurusu bölümünde iki ana kategori ile karşılaşıyor: 'Sağlığa Zarar Verebilecek Gıdalar' ve 'Taklit ve Tağşiş Edilmiş Gıdalar.' Bu başlıklar altında, söz konusu ürünler hakkında detaylı bilgilere ulaşmak mümkün.
‘HER GIDA İŞLETMESİNDE GIDA GÜVENLİĞİ SİSTEMİNİ KURUP, DENETLEYECEK BİR GIDA MÜHENDİSİ OLMALI’
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜKONFED) gıda komisyonu üyesi ve gıda yüksek mühendisi Handan Doğan, “Gıda güvenliği, toplum sağlığının temel taşlarından biri. Taklit ve tağşişin bu kadar yaygın olması sadece tüketici güvenini değil, aynı zamanda halk sağlığını da büyük riske atıyor. İnsanların tükettiği gıdaların güvenli ve doğru içeriklerle sunulması bir zorunluluk” dedi ve şöyle devam etti:
“Bakanlık tarafından alınan önlemler sayesinde tüketici bilinci gelişirken, haksız rekabetin de önüne geçilmeye çalışılıyor. Ancak burada en büyük görev yine bakanlığımıza sonra da bizlere, üreticilere ve tüketicilere düşüyor. Her gıda işletmesinde gıda güvenliği sistemini kurup, denetleyecek bir gıda mühendisi olmalı, bakanlık çok daha fazla etkin denetim yapmalı ve gıda işletmelerinin her ürettiği parti üründen analizler alınmalı, tüketici bilinçlenmeli, üretici/satıcı ise sorumlulukla hareket etmeli. Aksi takdirde bu tür durumlar halk sağlığını ciddi bir şekilde tehdit etmeye devam edecek.”
Listeye bakıldığında dana etinde pek çok karışım, kaşarda nişasta, pul biber ve çay gibi ürünlerde de gıda boyası çıktığını görüyoruz. Bu noktada en çok merak edilen ise tüm bunları tüketici anlayabilir mi? Örneğin ette bir sorun olduğunu tadarak, zeytinyağında ya da çay ve salçalarda sağlığımızı etkileyen maddeler olduğunu bakarak ya da tadarak anlamak mümkün mü?
Bu soruma “Gıdalarda yapılan sahtekarlıkları tat, koku veya görselle tespit etmek maalesef pek mümkün değil” cevabını veren Handan Doğan, şu önemli bilgilerin altını çizdi:
-- Listeye baktığımızda genellikle pahalı olan et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde, balda, alkol ürünlerinde, baharatlarda ve takviye edici gıdalarda taklit, tağşiş ve sağlığı bozacak maddelerin olduğunu görüyoruz. Et ürünlerinde en çok tek tırnaklı eti dediğimiz at, eşek, domuz gibi hayvanların etlerinin kullanıldığı, kanatlı etlerinin karıştırıldığını görüyoruz. Tek tırnaklı etleri sağlık açısından son derece riskli. Karışım yapıldığında, tüketici çoğu zaman bunu fark edemez.
-- Aynı şekilde, zeytinyağına daha ucuz tohum yağları eklendiğinde, renk veya tat farkı genellikle hissedilmez, yani bunu yapanlar zaten tat-koku farkının olmaması, anlaşılmaması için de uğraşıyorlar aslında. Gıda boyası kullanılan ürünlerde de bu durum geçerli, toz biber gibi bazı ürünlerde gıdaya uygun olmayan boyaların kullanıldığı tespit edilmiş ki bunu da anlamak pek mümkün değil.
Handan Doğan, tüketicilerin taklit ve tağşişe karşı nelere dikkat etmesi gerektiğine dair ise şu önemli bilgileri paylaştı: “Öncelikle bilinen, güvenilir markaların ürünlerini tercih etmek önemli. Fiyat farkı, bu konuda uyarıcı olabilir; özellikle et, bal ve zeytinyağı, alkol, gıda takviyesi gibi ürünlerin piyasa fiyatından çok daha ucuz olması bir tehlike işareti olabilir. Kesinlikle ambalajsız, etiketsiz, açıkta satılan ürünler alınmamalı, bu ürünlerin bakanlık kaydı olmadığı için denetimlere de tabi değiller ve bu ürünlerde risk çok daha büyük. Listeye baktığımızda İstanbul, İzmir, Adana, Sakarya, Antalya firmaları başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden taklit-tağşiş yapan ve sağlığı bozacak ürünler üreten/satan firmaların olduğunu görüyoruz. Bu neden mutlaka tüketiciler, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın düzenli olarak yayınladığı taklit ve tağşiş listelerini takip etmeli, bu listelerde yer alan ürünlerden ve firmalardan uzak durmalı. Şüphelenilen her ürün için ALO 174 gıda hattını arayarak veya e-devlet üzerinden şikayette bulunmalı.”
BU ÜRÜNLER HANGİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇIYOR?
Bakanlığın açıkladığı listede bazı markaların kıyma, köfte, dana kavurma ve kebap ürünlerinde; mekanik ayrılmış kanatlı eti, sakatat, deri dokusu ve tek tırnaklı eti tespit edildiği açıklandı. Bu ürünlere eklenenler sağlımıza nasıl zarar verebilir?
“Özellikle işlenmiş et ürünlerinde bolca katılan deri ve sakatatlar gıdanın yağ oranını attırır, kolestrolü yükselterek damarların tıkanması ve kalp hastalıklarına sebep olabilir” diyen Diyetisyen Fatma Betül Çelebi, “Bunun yanı sıra olması gerekenden fazla kalori içerirler. Bu nedenle protein kaynağı olarak gördüğümüz ve beslenmemizde gerekli olan et ürünleri bambaşka bir forma dönüşebilir” dedi.
Hayvan sakatatları ve derilerin ‘karkas’ denilen ete göre çok daha fazla mikroorganizma içerdiğini de söyleyen Çelebi, “Denetimsiz hayvanlar ve tek tırnaklı etlerinde akut zehirlenmeler haricinde çeşitli ilaç kalıntıları, trichinella gibi parazitler ve kalıcı enfeksiyonlar söz konusu” ifadelerini kullandı.
Mekanik sıyırma işleminin de işlenmiş et ürünlerinde yaygın kullanıldığın altını çizen Çelebi, “Bu işlemde ürünün içine mikro kemik parçaları kaçabiliyor. Mevcut ürünün sindirimi zorlaşıyor ve normalin üzerinde kalsiyum minareli etin içinde oluyor. Özellikle köfte ve salamlarda çıkan minik kemik parçaları mekanik sıyrılmış et olmasının belirteci” dedi.
Peynir, kaşar ve kahvaltılık tost peynirinde de hileler göze çarpıyor. Bu ürünlerde natamisin ve nişasta tespiti yapıldı. Peki bunlar sağlığımızda hangi sorunlara yola açıyor?
Fatma Betül Çelebi, “Natamisin, özellikle paketli süt ürünlerinin küflenmesini önlemede etkili bir koruyucu. Gıdalardaki koruyucular kadar ürünün bozulmasında sorun oluşturabilir” dedi ve ekledi:
“Bu konuda bu maddenin kullanılabilirliği güvenli sayılmış. Öte yandan bir başka besin maddesi olan nişasta kıvam arttırıcı olarak katılıyor ve birim ürün için ihtiyaç duyulan süt miktarını azaltıyor. Kaşarların içine katılması, süt kaynaklı bir üründen daha az protein alınmasına sebebiyet veriyor. Diyabet hastaları için şeker yükseltici bir gıdaya dönüşebiliyor.”
ZEYTİNYAĞINDA TOHUM YAĞI KULLANILIYOR
Zeytinyağında ise tohum yağı kullanıldığına dikkat çeken Fatma Betül Çelebi, “Zeytinyağı tüm dünyaca bilinen Akdeniz mutfağının en temel ve sağlıklı gıdası. Zeytinyağı yerine kendi cinsinden olmayan bitkisel kaynaklı diğer tohum yağlarının kullanımı zeytinyağından alınacak olan faydayı azaltır” ifadelerini kullandı.
“Ayçiçek, soya, yerfıstığı, fındık, susam gibi daha az değerli tohum yağları bu amaçla kullanılıyor” diyen Çelebi, “Zeytinyağı ekstra işleme gerek duymadan doğal olarak tanenin sıkılması ile sızma zeytinyağı kullanıma hazır kendine özgü tattadır. Diğer yağların çeşitli kimyasal işlemler görmesi gerekir, bazıları beslenme için kullanılamayacak durumda sağlığa zararlı olabilir” dedi.
Pek çok üründe kullanılan gıda boyasının zararlarına da değinen Fatma Betül Çelebi, “Gıda boyaları gıdalarda yasal ve yasal olmayan şekilleri ile gıdalarda kullanılıyor. Aynı rengi veren gıda boyalarının içinde bile farklı farklı zararlar mevcut. Kısaca özetleyecek gıda boyaları; alerjilere ve uzun vadeli kullanımda ise kanserojen etki yapabilir” ifadelerini kullandı.
Özellikle dikkat eksikliği bozukluğu olan ve otizm tanısı olan çocukların bu ürünleri asla kullanmamalı konusunda uyaran Çelebi, “Salça ve siyah çayda mevcut ürünü daha kaliteli ve albenili göstermek adına yapılan bu eklemeler yasal değil. Domates salçaları ‘Hunter renk’ sıkalasına göre değerlendirilir ve bu sıkalada olmayan ürünler gerekli yoğunlukta hammadde içermediğini gösterir. Çok az doğal kaynaklı gıda boyası vardır, bunlar genellikle belirgin renkte ürün elde etmek için kullanılır; betakaroten (turuncu), pancar kökü kırmızısı (pembe-mor) gibi bu ürünler etiket okuma ile anlaşılır. Firma zaten doğal veya kaliteli bir gıda boyası kullanıyorsa etikette belirtir” dedi.
Fotoğraflar: iStock