Güncelleme Tarihi:
Baharla beraber tam da aktif ve dinç olmayı ümit ederken o kadar sık karşılaşmaya başladık ki bu cümleyle; ‘yorgun ve halsizim; üstelik canım da hiç istemiyor’. Aman dikkat; cinselliğin olmadığı evlilikler giderek artıyor.
Nasıl ki insanların farklı kişilik ve özellikleri var ise cinsel arzu ve davranışları da aynı değildir. Bu nedenle cinsel yaşam, her çiftte farklı bir sıklık ve seyir gösterebilir. Azalmış cinsel istek ise yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Kısaca yeterli cinsel uyarının varlığına rağmen cinsel aktivitenin azlığı veya yokluğu, “cinsel soğukluk” olarak tanımlanmaktadır.
Şüphesiz ki dönem dönem bu tür cinsel sorunlar herkeste görülebilir, ancak normal olmayan cinsel isteğin uzun süreli var olmaması durumudur. Yalnız bedensel ve psikolojik sağlığın değil, kişilerin yaş, meslek, kültür düzeylerinin, bilgi, beceri ve deneyimlerinin, korku, endişe ve üzüntülerinin, inançlarının, sosyal durumlarının ve duygularının da cinsel arzuyu etkilediğini unutmamak gerekiyor. Bu nedenle cinsel isteği değerlendirirken kültürel, sosyal, dini, psikolojik, bedensel bütün etkenler gözden geçirilmelidir.
Cinsel isteksizlik, sanıldığından çok daha yaygın olmasına rağmen giderek daha fazla oranda kanıksanmakta. Hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilmekte ve nedeni de çoğunlukla psikolojik kökenli olmaktadır. Erkekler, görsel fotoğraf ve video gibi cinsel içerikli materyalden çok etkilenirken, kadınlar ise çoğunlukla romantik bir ortamdan ve sözel ifadelerden daha çok etkilenmektedir. Cinsel isteksizlikle başvuran kadınlarda bir şekilde cinsel haz ya çok zayıftır, ya da ortaya çıkmaz. Bütün bunların sonucunda orgazm da çoğunlukla yaşanmaz. Aynı şekilde cinsel isteksizliği olan erkeklerde de sertleşme ve boşalma bozuklukları görülebilir. İsteksizliği olan erkek, sevişme sırasında konsantrasyonunu daha sık ve çabuk yitireceğinden sertleşme kaybı ya da boşalma sorunu yaşayabilir.
Toplumumuzda, cinselliği isteyen, arayan, başlatan, bundan haz alan, orgazm olan, sevişmeye aktif olarak katılan kadınlara hala iyi gözle bakılmayacağı inancı yaygındır. Dolayısıyla cinsel isteğinin yeterli olmadığından yakınan ve tedaviye başvuran kadınlara da önyargıyla yaklaşılacağı korkusu mevcuttur. Bu nedenle tedavi için cinsel isteksizliğin altında yatan nedenleri dikkatle incelemek gerekiyor. Tedavi, kesinlikle bireye ve/veya çifte özgü olmalı, isteksizliği doğuran nedene göre (fiziksel, psikolojik, ilişki sorunları, bağlanma ve yakınlaşma korkusu, eğitim eksikliği ve cinsel mitler vs.) değişkenlik göstermelidir. Bu durumda eğer üstesinden gelemeyeceğiniz boyutlara ulaştı ise sorununuz, vakit kaybetmeden tecrübeli bir cinsel terapiste başvurmanızı öneriyorum.
Unutmayınız ki cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, bir şekilde boşalabilme sanatıdır.