Güncelleme Tarihi:
Birleşik Krallık merkezli Personel ve Gelişim Enstitüsü (CIPD) tarafından yapılan ve 2 binden fazla kadının katıldığı araştırmaya göre, regl döneminde ağır semptomlar yaşayan kadınların yarısından fazlası işe gidecek kadar iyi hissetmezken beşte dördü kendisini işe gidemeyecek kadar kötü hissetse de çalışıyor. Regl nedeniyle hastalık izni alanların yarısına yakını da izin istemelerinin gerçek sebebini yöneticilerine asla söylemiyor.
Araştırmaya katılan kadınların aktardıklarına göre, regl döneminde yaşanan en yaygın semptomlar karın ağrısı ve krampları, yorgunluk, sinirlilik ve şişkinlik. Öte yandan ankete katılan her 10 kadından 6’sı regl döneminde daha zor konsantre olduğunu, 5'i de bu süreçte daha stresli olduğunu söyledi.
Peki kadınların büyük kısmı neden patronlarına regl kaynaklı sorun yaşadıklarını söyleyemiyor?
Araştırmaya katılan kadınların yüzde 45’i bu soruya ‘Konunun önemsizleştirileceğini düşünüyorum’ diye cevap verirken yüzde 43’ü utandığını belirtti. Görüş bildiren her 10 kadından yalnızca biri çalıştıkları kurumların regl dönemine dair sağlık sorunlarıyla ilgili yardım sağladığını belirtti.
Ülkemizde de çalışan kadınların çoğu iş hayatlarını olumsuz yönde etkileyen regl zorluklarını yöneticilerinden gizliyor. Önemsizleştirilme duygusu tamamen yöneticinin çalışan odaklı olmaması endişesinden; çalışanın yöneticisi tarafından değer görmeme, önemsenmeme, dinlenmeme davranışlarından doğuyor. Ama asıl sorunun bu konunun sıradan, rutin bir olay gibi algılanmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çalışan odaklı yöneticileri ayrı tutarak söylüyorum; sadece erkek yöneticiler değil, kadın yöneticilerin tepkisi de çok farklı olmuyor. Günün sonunda yine iş odaklı, hedef odaklı yöneticilerin çalışanların ihtiyaçlarını ikinci plana attığını gözlemleyebiliyoruz. Bu yaklaşım da süreçte pozitif ilerlenmesini engelliyor. Öte yandan yöneticiler de izin konusunun gündeme gelse dahi suiistimal edilebileceğini düşünüyor. (İnsan Kaynakları Danışmanı Tuba Karagöz Sever)
İngiltere’deki araştırmaya katılan 2 binden fazla kadının da belirttiği üzere dünya genelinde regl dönemi konusunda hâlâ tam anlamıyla bir rahatlık söz konusu değil. Ülkemizde de kadınlar regl döneminde yaşadıkları zorlukları yöneticileri ile paylaşamamaktan, semptomlar devam ederken çalışmak zorunda kalmaktan ya da izin alsalar bile gerçeği söyleyememekten şikayetçi. İşte regl döneminde işiyle ilgili sorun yaşayan kadınların görüşleri…
MİDEMİ ÜŞÜTTÜĞÜMÜ SÖYLEYİP AĞLAYA AĞLAYA İZİN ALDIM
Şennur G. (37)
Bir dönem ekibimin tamamının erkeklerden oluştuğu bir işte çalışıyordum. İş anlamında hiçbir sıkıntı yaşamasam da regl dönemleri benim için işkenceydi. Çok sancılı geçirdiğim regl dönemlerinde işe gitmek zorundaydım çünkü her ay aynı tarihlerde izin almam pek mümkün değildi. Belki de mümkündü ama ben alamıyordum, utanıyordum.
Bir sabah uyandım ve ağrıdan kıvranır halde işe gittim. O kadar kötüydüm ki ayakta durmakta bile zorlanıyordum. Tabii burada bende de kabahat var, gidip rapor alsana, değil mi? Ama yok, erkeklerle dolu ekipteyim ya, halimi anlamazlar hatta, “Aman amma da abartıyor” derler diye ses edemiyordum. Sanki kadın olmak, regl olmak güçsüzlükmüş gibi hissetmeme neden oluyordu bu durum.
O gün ağrı çektikçe sinirlendim, sinirlendikçe ağrı çektim. Öğlene kadar dayanabildim. Öğle arasında ağlaya ağlaya müdürün odasına gidip izin istedim. O halimi görünce müdürüm çok endişelendi, hastaneye gitmeyi teklif etti ama sadece evime gidip uyumak istiyordum. Midemi üşüttüğümü söyleyerek izin aldım eve gittim.
Kendime çektirdiğimin acıyı, o gün yaşadığım ağrıyı ve müdürüme, “Regl sancısı çekiyorum” diyemediğimi hatırladıkça hâlâ çok sinirleniyorum. Şimdi olsa belki daha rahat davranırdım çünkü bence regl konusunda geçmiş yıllara göre kadınlar da erkekler de daha bilinçli hale gelmeye başladı. Ama bundan 12 yıl önce kadınların yüksek sesle “Regl oldum” demesi çok garip karşılanıyordu. Biz de bu sebeple söyleyemiyorduk zaten. Bu konu halen bir tabu olmaktan kurtulamasa da ben gelişme kaydedildiğine inanıyorum.
İZİN ALAMADIĞIM İÇİN İŞE GİTTİM, ÇALIŞIRKEN HASTANELİK OLDUM
Kübra Ş. (32)
Kendimi bildim bileli regl dönemlerim çok sancılı geçiyordu. Ama özellikle 20’li yaşlarım başında her ay mutlaka bir kere acillik oluyor, serum yemeden hayatıma devam edemiyordum. Hele reglin ilk günü tam anlamıyla işkenceydi. Çektiğim ağrı o kadar şiddetli oluyordu ki tüm kaslarım kilitleniyordu, acıdan hareket edemez hale geliyordum.
Üniversite dönemimde gönüllü olarak staj yaptığım zamanlardı. Haftanın iki günü staja gidiyordum. Staja gideceğim günün gecesinde regl oldum. Bütün gece ağrıdan kıvrandım, sabah kadar ağrı kesici içtim, sıcak su kompresi yaptım ama ne fayda... Sabah olduğunda hiç uyumamış ve ağrım geçmemiş halde staja gittim. Kimseye çaktırmamaya çalışıyordum ama söylenenleri dinleyecek halim bile yoktu.
Derken ağrıdan kilitlendim. Çevremdekiler şok oldular. Önce revire indirdiler beni. İş yeri doktoruna regl dönemimde olduğumu, ağrı kesici hapların etki etmediğini söyleyince yakındaki bir hastaneye yönlendirdi. Yanımda ekipten biri de geldi ve kendimi acilde serum yerken buldum. Sonra ekiptekiler durumu öğrendi ve bana, “Neden bu halde işe geldin, neden söylemedin?” diye kızdılar. Söylemedim çünkü regl yüzünden işe gidemediğimi söylemek tuhaf geldi.
Açıkçası ondan sonra da çalıştığım hiçbir yerde bu rahatlığa sahip olamadım. Hâlâ regl dönemlerimde çok sancı çektiğimde izin ya da rapor alsam başka bir bahane üretiyorum.
‘REGL OLDUM, İŞE GELEMEYECEĞİM’ DEDİM, ‘O NASIL BAHANE’ CEVABINI ALDIM
Canan G. (38)
Kadınlar regl olduklarını neden yöneticilerinden saklıyor, izin alırken gerçeği söyleyemiyor ya da o halde işe gitmek zorunda kalıyor birebir yaşadığım bir olay sayesinde çok iyi anladım.
Normalde regl dönemlerim pek sancılı geçmez. Ben de ağrı eşiği yüksek biriyimdir. Ağrım olsa da ilaç almadan atlatmaya çalışırım. Ancak geçen ay neden bilmiyorum hayatımı etkileyecek derecede kötü geçti dönemim. Yine dayanmaya çalıştım hatta ilaç da aldım ama nafile. Ben de sabah müdürüme, “Regl oldum ve çok ağrı çekiyorum. Bugün izin yapsam olur m?” diye mesaj attım. Açıkça regl olduğumu yazdım çünkü bana göre saklanması gereken, ayıp ya da utanılacak bir durum değildi. Müdürüm evliydi ve eşi de regl oluyordu. Onu dünyaya getiren kadın da regl oluyordu.
Erkeklerin, kadınların adet dönemiyle ilgili her anlamda anlayışlı olması gerekiyor çünkü beraber yaşadıkları kadınlardan bunu biliyorlar. Ancak mesajıma gelen cevap hiç beklediğim gibi olmadı: “O nasıl bahane? Regl olunca izin mi yapılıyor?” O kadar sinirlendim ki, o an müdürümü arayıp kavga etmemek için kendimi zor tuttum. Onun yerine, “Yıllık izin benim yasal hakkım. Size herhangi bir gerekçe sunmak zorunda da değilim ancak yine de dürüst davranıp sebebini açıkça yazdım. Ayrıca hayatınızda hiç regl olmadınız, nasıl bir ağrı yaşadığımı bilemezsiniz. İzin formunu insan kaynaklarına atarım birazdan” yazdım. Bu mesajıma cevap vermeye tenezzül dahi etmedi. Ertesi gün işe gittiğimde yüzüne bile bakmadım. O da benimle konuşmadı.
O günden beri küs gibiyiz. Şaka gibi ama gerçek. İş dışında benimle konuşmasın zaten. Beni bu şekilde yıldıramaz, yine olsun yine açıkça söyleyip izin isteyeceğim. Kadınların her ay regl olduğunu, bazılarının bu dönemi çok ağır semptomlarla atlatabildiğini öğrenmek zorundalar.
* * * * *
Türkiye’den kadınların anlattığı hikayeler, İngiltere’deki araştırma sonuçlarını destekler nitelikte. Peki kadınları regl olduklarını gizlemeye, izin alamamaya ya da izin alırken gerçeği söylememeye iten sebepler neler?
İş yerlerinde gerçekten böyle bir ayrımcılık durumu söz konusu mu?
Regl konusunun bir tabu halinden çıkması için neler yapılabilir?
Sosyolog ve Sosyal Psikolog Doç. Dr. Ahu Özmen Akalın ve İnsan Kaynakları Danışmanı Tuba Karagöz Sever anlattı.
‘TOPLUMLAR DEĞİŞSE DE BAZI NORMLAR MUHAFAZA EDİLİYOR’
Regli konuşmanın neden bu kadar zor olduğunu danıştığımız Sosyolog ve Sosyal Psikolog Doç. Dr. Ahu Özmen Akalın, “Toplumlar bugünkü yapılarına gelmeden önce, birçok değişim ve dönüşüm geçirir. Biz buna ‘toplumsal evrim’ diyoruz. Fakat toplumlar ne kadar değişim ve dönüşüm yaşarlarsa yaşasınlar, zaman içerisinde oluşan değerlerinin, normlarının, kurallarının, geleneklerinin, adetlerinin önemli bir kısmını muhafaza etmeye devam ederler, çünkü bu öğeleri içselleştirmişlerdir” dedi ve ekledi:
“Kadının adet olma, adet görme meselesi toplumların hemen hemen hepsinde konuşulmaması, saklanması gereken bir gerçek, hatta bir tabu olarak görülür çünkü kadının mahremiyetini simgeler. Bu durum bazı kültürlerde daha da katıdır çünkü kadının regl olduğunu söylemesi bir ayıp olarak kabul edilir. Haliyle bu durum toplumlarda normalleştirilmiştir. Özellikle geleneklerin halen hâkim olduğu toplumsal yapılarda yerleşmiş olan norm ve değerleri değiştirebilmek çok zordur hatta imkânsızdır.”
‘PROFESYONEL YAŞAMDA GÜNDEM KONUSU DAHİ DEĞİL’
“Peki iş yerinde buna yönelik bir ayrımcılık var mı?” diye sorduğumuz Tuba Karagöz Sever, “Ayrımcılıktan ziyade, profesyonel yaşamda gündem konusu dahi olmayan bir mevzu demek yanlış olmaz. Birçok noktada yansımalarını paylaşabilirim fakat en temel iki nokta şunlar: Birincisi yöneticilerin bunu kayıp iş gücü olarak görmesi, ikincisi de ülkemizde kadın çalışanların regl durumlarının maalesef halen bir tabu olarak görülmesi” cevabını verdi.
“Regl konusu kadınların yetiştirilme tarzları, geçmiş sosyoekonomik yapılar, eğitim, aile içi iletişim neticesinde birçok ortamda konuşulması bastırılmış bir gerçek oldu ve bugüne bu şekilde geldi. Birçok kadının okul, akademik hayat ve özellikle iş yaşamında dile getirmekte zorlandıkları bir durum olarak devam etti” diyen Karagöz, ekledi:
“Bir diğer engel de karşı taraftan nasıl bir geribildirim geleceğinin kestirilememesi. Yöneticilerin daha fazla iş odaklı olmasından kaynaklı olarak, her daim günü kurtarma arzusu hisseden çalışanlar bırakın regl dönemlerini ifade ederek izin istemeyi, farklı sağlık durumlarında da iş baskısı yaşayabiliyor.”
BU ALGIYI NASIL YIKACAĞIZ?
“Bazı Asya ülkelerinde kadınlara ‘regl izni’ verildiğini görüyoruz. Hatta İspanya’nın şiddetli regl sancıları çeken kadınlara ücretli izin verilmesini yasal olarak onayladığını da biliyoruz. Tüm bu gelişmeler aslında kadının biyolojik yapısına gösterilen değeri vurgulamaktadır. Bazı Avrupa ülkeleri ise regl iznine toplumda ayrımcılık olacağı düşüncesiyle karşı çıkıyor” diyen Doç. Dr. Ahu Özmen Akalın, konuya bu çerçeveden bakmanın doğru olmadığının altını çizdi.
Akalın, “Kadının regl olması onun biyolojik yapısıyla ilişkili bir durum. Eğer kadın, reglin sebep olduğu bedensel ve ruhsal olumsuzluklardan dolayı işyerinde verimli olamıyorsa, bu durumun anlayışla karşılanması gerekir. Eğer adet izni denen konu yasal bir boyuta taşınırsa ve toplumlar bu konuda bilinçlendirilirse, kadınların regl olma meselesine daha farklı bakmalarının da yolu açılabilir” dedi ve şöyle devam etti:
“Örneğin, regl olduklarını daha rahat ifade etmeye başlayabilirler, iş yerinde mesai arkadaşlarına ya da üstlerine adet olduklarını ve bu sebepten dolayı izinli sayılacaklarını söyleyebilirler. Tabii ki bu ilerlemelerin kaydedilmesi toplumsal algının değişmesiyle mümkün olabilir. Halen kadınların regl olduklarını sosyal ve profesyonel ortamlarda saklamaları, toplumlarda süregelen ve yerleşmiş olan mahremiyet yapısından kaynaklanıyor. Bu tür yerleşik inançları ve düşünceleri değiştirmek, özellikle geleneklerin halen baskın olduğu ülkelerde, pek mümkün görünmüyor.”
REGL DÖNEMİNDE YAŞANAN ZORLUKLARI GÖZ ARDI ETMEK FARKLI PROBLEMLER DOĞURUR
Tuba Karagöz Sever ise kadınların çok büyük kısmının, utandığı için geri çekildiğini ya da "Talep etsem de anlayış göstermeyecekler" endişesiyle izin talebinde bulunmadığını ifade etti.
“Çalışanların sağlık sorunlarına ve kişisel ihtiyaçlarına saygı göstermek, bu konuda anlayışlı olmak, kadınların iş yerlerinde kendilerini daha keyifli, mutlu ve rahat hissetmelerini sağlamaktadır. Ayrıca özel dönemlerde yaşanan zorlukları göz ardı etmek daha farklı problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu durumun ‘çalışan bağlığı ve motivasyonda düşüklük, işte verimsiz olma, işe odaklanamama, zamanı etkin ve verimli kullanamama, hata yapma’ gibi birçok yansıması olabilir” diyen Karagöz şöyle detaylandırdı:
-- Kadın çalışanlar bu konuda çalıştıkları kurumun insan kaynakları ile yakın temasta olmalılar, beklentilerini açıkça ifade edebilmeliler. Tabulardan sıyrılıp farkındalığı yüksek, özgüvenli bireyler olarak kendilerini ifade etmeye özen göstermeleri onlara fayda sağlar.
-- Bu algıyı yıkabilmenin birçok yolu var olmakla birlikte en temel adımı sessiz kalmamak, açıkça ifade etmektir. Bu sayede algı değişimi sağlanacaktır diye düşünüyorum.
-- Cinsiyet eşitliği ve adalet konularında farkındalık sağlama oldukça önemlidir. İşyerlerinde çeşitliliği destekleyen politikalar ve duyarlılık programları, bu ve benzer sorunların azalmasına katkıda bulunabilir. Ayrımcılıkla mücadele ve cinsiyet eşitliği konularında şirket politikaları ve yasal düzenlemeler de bu tür durumları önlemeye yardımcı olabilir.