Güncelleme Tarihi:
Engelli bir çocuğa sahip olmak her ebeveyn için oldukça travmatik ve zorlayıcı olma özelliği taşıyor. “Genelde ebeveynlerin ilk öğrendiklerinde şok tepkileri verip kabullenmekte zorlandıklarını, inkar eden, öfkelenen bir yapıda olduklarını, kabullenme süreci ile beraber de yoğun bir kaygı yaşamaya başladıklarını görmekteyiz” diyen Uzman Psikolog Sena Sivri, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde konuyla ilgili ebeveynlere önemli tavsiyeler verdi.
Çocuğa yaşına uygun ve doğru açıklamalar yapılmalı: Yaşının ilerlemesi, farkındalık kazanması, akran iletişim ve etkileşimlerinin artması ile beraber çocuklar da kendilerindeki durumun farkına varır ve bunu sorgulamaya başlar. Çocuklara yaşına uygun doğru açıklamalar yapmak çok önemli. Eğer kalıcı olacak, gelişme göstermeyecek bir engel söz konusuysa ‘düzelecek’ söylemi hem çocuğunuzla olan güven ilişkinizi zedeleyecek hem de kabullenme sürecini geciktirecektir. Çocuğa engeli yaşına uygun bir dille anlatılmalı, kendisini diğerlerinden eksik hissetmemesi adına engeli dışında bir sorunu olmadığı hatırlatılmalı ve çevreden soran yetişkin ve çocuklara da bu yaklaşımla cevaplar verilmelidir. Engelli bireyin engeli dışında her şeyi yapabileceği kendisi ve çevresine anlatılmalıdır.
Aşırı korumacı bir tavır sergilenmemeli: Anne-babaların ilk endişesi “Ya bir şey olursa?”, “Ya çocuğum zarar görürse?”, “Bana bir şey olursa ne yapar?”, “Çocuğumun bakımını benden başka kim üstlenir?” gibi sorularla kendini gösterir. Tüm bunlar ilk etapta anne babaların koruma içgüdüsü ile aşırı korumacı ve kısıtlayıcı bir tavır sergilemelerine sebep olur. Bu yaklaşım çocuklar için ikinci bir engel haline gelebilir, beraberinde hem aile hem de çevrenin gözünde bir acıma duygusu oluşabilir. Çocuklara acıyan gözlerle bakmanın çocuğa çok zarar verdiğini unutmamak gerek.
Doğru ve detaylı şekilde bilgilenmek gerekli: Engelli çocuğa sahip ailelerin konuyla ilgili doğru ve detaylı bilgiye sahip olmaları çok önemli. Genelde engel fiziksel ise ailelerin bununla başetmede daha başarılı, engel mental olduğundaysa ailelerin zorlanmalarının daha fazla olduğunu görmekteyiz. Tüm hepsi için en önemli olan şey bilgilenme. Uzmanlardan alınacak olan doğru ve detaylı bilgilenmeyle ailelerin çocukları için neler yapıp neler yapmamaları gerektiğini öğrenmeleri gerekmektedir.
Çocuğun çevreyle olan iletişimi koparılmamalı: Çocuk olsun yetişkin olsun fark etmiyor aslında. Engelli bireylerin engelleri dışında diğer insanlardan hiçbir farkı olmadığını düşünerek yaklaştığımızda aslında nasıl davranacağımız konusunda çok da zorlanmamaktayız. Genelde engelli çocuklara kendileriyle ilgili en basit sorular bile sorulmamakta, ebeveynleri aracılığıyla çocukla iletişim kurulmaya çalışılmaktadır. Konuşma ve anlama becerisini etkileyen bir zeka engeli olmadığı sürece, çocukla ilgili sorulan soruların çocuğa yönetilmesi ve çocuğun çevreyle iletişiminin geliştirilmesi sağlanmalıdır.
Sorumluluk almasına izin verilmeli: Bir başka sıkça yapılan yanlış da engelli olduğu için çocuğa çok farklı davranmak, arkadaş ortamı ve okulda diğerlerinden daha avantajlı konuma getirmektir. Oyunlarda ya da sınavlarda ekstra puanlar verildiği, isteklerinin daha çok yerine getirildiği, daha az sorumluluk verildiği görülmektedir. Bunlardan kaçınmak gerekir. Çocuğa yaşına ve yeteneğine uygun sorumluluklar verilmeli, bir şeyler yapması konusunda teşvik edilmeli, hata yapmasına izin verilmelidir.
Gerektiğinde uzman desteği alınmalı: Engelli çocukla o konuşmak istediği zaman bu konu hakkında konuşmak, istediği desteği vermek, toplum içinde herkesle aynı olduğunu hissettirmeye çalışmak, onu teşvik etmek, cesaretlendirmek önem taşımaktadır. Aynı zamanda engelli çocuğu olan anne babaların kendi iyilik hallerini güçlendirmeleri, kendilerine de zaman ayırmaları, iyi gelecek aktiviteler yapmaları, zorlandıkları alanlarla ilgili psikolojik destek almaları, hem kendi duygu durumlarını iyileştirecek hem de buna bağlı olarak çocuklarına yaklaşımlarına çok olumlu etkide bulunacaktır.
Davranış ve söylemlere dikkat!
Çocukların yaşadığı çevresel ve sosyal tüm olumsuzlukları anne babaların da yaşadığının altını çizen Uzman Psikolog Sena Sivri, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kendilerine engelli çocuğu olduğu için acıyan gözlerle bakan ya da arkalarından söylenen ‘şükür bizim böyle çocuğumuz yok’ söylemleri onları çok kötü etkilemektedir. Bu nedenle toplumsal olarak hem engelli çocuklara hem de ailelerine karşı davranış ve söylemlere dikkat edilmesi gerekmektedir.”