Güncelleme Tarihi:
Aile öyküsünde boşanma tüm bireyler için güç bir yolculuktur. Anne-babalar bu yolculuğu güven içinde tamamlayabilmeleri için tehlikeleri azaltarak çocukları korumakla yükümlüdürler.
Büyüdükçe anne-babalarının boşanması acı veren bir döneme ilişkin uzak bir hatıraya dönüşmekte, yaşamları üzerinde derin etki bırakmamaktadır. Boşanmış ailelerin çocuklarının % 20'si ise yaşamlarını etkileyen pek çok psikolojik ve sosyal sıkıntılar çekmektedirler.
Erişkin döneme ulaştıklarında bu kişiler diğerlerine göre iki misli oranda ruhsal hastalık, madde bağımlılığı ve ilişkilerde başarısızlık yaşamaktadırlar. Çocukluk döneminde ise uyku ve beslenme sorunları, öfke, korkular ve gerileme (örneğin bazı bebeksi davranışların sergilenmesi gibi) görülmektedir.
Çocuklar ve ailenin diğer bireyleri için en güç dönem boşanmadan sonraki bir yıldır çünkü herkesin hayatında pek çok değişiklik olur. İkinci yılda ise anne-baba kendi ayağı üzerinde durmaya başlayınca işler yoluna girer ve ailede yeni bir güç ve denge oluşur.
Ayrılık ve boşanma tek başına kalan ebeveynin geçmişe oranla daha fazla iş ve sorumluluk üstlenmesine neden olur. Boşanmış ailelerin çocuklarında bu olayın olumlu sonucu olarak sorumluluk ve bağımsızlık duyguları gelişir. Ancak çocuklara gelişimsel olarak kaldıramayacakları fiziksel ve duygusal ağırlık yüklemek sorunların yaşanmasına neden olur.
Bu durum eşin yokluğunda ebeveynlerden birinin genellikle ailenin en büyük kız / erkek çocuğuna dayanması halinde ortaya çıkar. Pek çok çocuk anne-babanın destek gereksinimi karşılama konusunda isteklidir. Ancak psikolojik açıdan "yetişkin rolü" üstlenecek olgunlukta olmayan çocuklar yetersizlik ve başarısızlık hissederler.
Anne-babalar yaşadıkları dönemin mutluluklarını tatmaları için çocuklarına izin vermeli, duygusal destek ve dostluk gereksinimlerini karşılamak için diğer yetişkinlerle iletişim kurmalıdırlar.