Güncelleme Tarihi:
Anne-baba olmanın sadece bir tek yolu yok. En alışılmış olanı anne-babanın hem biyolojik hem de bakım veren anne-baba olmaları. Ancak bazen şartlar, bu alışılmış yolun dışına çıkılmasını da gerekli kılıyor.
Bu durumda, çocuğun dünyaya gelmesini sağlayan anne-baba çocuğun büyütülmesi konusunda, çok çeşitli nedenlerden, çocuğun yanında olamayabiliyorlar. Bu nedenler arasında, biyolojik anne-babanın ekonomik zorluklar içinde olmaları, evde bakmaları gereken daha birçok sayıda çocuk olması, anne ya da babanın ruh sağlığının yerinde olmaması ve kendi sorumluluğunu bile taşıyamaması, annenin yaşının çok küçük olması, çocuğun evlilik dışı olması, anne ya da babanın yaşamıyor olması sayılabilir. Sonuç olarak, o çocuk, dünyaya geldiği ortamda büyüyemeyecektir. Bu çocuklar, Türkiye’de, genellikle Çocuk Esirgeme Kurumu’nun gözetimine verilirler. Çocuk evlat edinmek isteyen aileler de, genellikle bu kurum aracılığı ile çocuklarına kavuşurlar.
Çocuğun Nasıl Biri olacağını Bilemezsiniz
Biyolojik olarak anne-baba olmakta zorlukları olan ve bu nedenle de dünyaya gelmiş ancak aile ortamında bakılamayan çocuklar arasından kendilerine çocuk seçen anne-babaların da geçirdikleri evreler oldukça zorludur. Öncelikle uzun bir süre çocuk sahibi olmayı denemek ve bu konuda başarı sağlayamamış olmak en sık rastlanan durumdur. Bu durumda anne ve babaların hayal kırıklığı, belki öfke ve aynı zamanda yoğun bir arzuyu bir arada yaşadıklarını söylemek mümkündür. Bunun yanında evlat edinme prosedürleri, her evlat edinmek isteyen anne-baba adayı için zorlu bir yoldur ve engellenme duygularını, kararı tekrar gözden geçirme aşmalarını da içinde barındırır.
Evlat edinilecek çocuğun tüm genetik özellikleri biyolojik anne-babadan gelmektedir. Bu kişileri tanıma olanağı çoğunlukla bulunmaz. Bu da çocuğun bir bilmece olması anlamına gelir. Çocuk yeterince zeki midir, şu an çok sağlıklı gözükse de, ya ileride ortaya çıkan bir sorunu sahipse, hiperaktif ya da otistik olma olasılığı nedir, ya anne-babanın sözünü dinlemezse, evlat edinildiği söylenmeli mi söylenmemeli mi, biyolojik anne-babasına gitmek isterse, anne-baba olarak ya yeni anne-babasını beğenmezse? Sorular sonsuzdur, birçoğunun cevabı da verilemez. Böyle bir karar vermiş olan kişileri öncelikle cesaretlerinden ötürü kutlamak gerekir.
Çocukla İlk İletişim
Evlat edinilecek çocuk ile onu evlat edinecek anne-baba adayının bir araya gelişi birçok karmaşık duyguyu içerir. Hayal kırıklığı belki iki taraf açısından da yaşanmış bir duygudur. Endişe, nasıl devam edeceğini bilememe, sınırların belirsizliği de ortak duygulardır.
Çocuk açısından bu duygular yaşla bağlantılı olarak değişiklikler gösterebilir. Ancak çocuk ne kadar küçük olursa olsun, çevredeki atmosferi sezinleme, hissetme kapasitesi vardır. Dolayısıyla ilk dünyaya geldiğinde, sıcak bir şekilde karşılanmamış olmak, çok da özel olarak algılanmadığı bir ortamın içinde bulunmak, bebekte dünyayı algılayış şeklinin temelini oluşturacaktır. Bebek ne kadar kısa süre içinde kendini özel hissedeceği bir ortama kavuşursa, temel güven duygusu da o kadar sağlıklı olur. Eve yeni gelen evlatla yaşama devam etmek oldukça zorlu bir durumdur. Bu aralarına yeni bir birey katılmış tüm aileler için geçerlidir ancak evlat edinilen ailelerde, bunu talep etmiş olmanın getirdiği ayrı bir ağırlık da söz konusudur.
Klinik Psikolog Şeniz Pamuk