Güncelleme Tarihi:
Gestasyonel diyabet yani hamilelik şekeri, ilk kez gebelikte saptanmış kan şekeri yüksekliği demektir. Özellikle 24. haftadan sonra bebeğin plasentası tarafından salgılanan hormonlar nedeni ile gerçekleşir. Gebeliklerin yaklaşık yüzde 5’inde görülür. Sıklıkla risk gurubundaki gebelerde görülmekle birlikte risk görülmeyen gebelerde de ortaya çıkması diyabetin her gebede taranması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
Risk altında olan gebeler; ailesinde şeker hastalığı olanlar, fazla kilolu olanlar, polikistik over hastalığı bulunanlar, gizli şekeri olanlar, ileri yaş, hipertansiyon, daha önce büyük bebek doğurmuş olanlar ve daha önceki gebeliğinde sebebi bulunamamış bebek kaybı yaşayanlar sayılabilir. Şeker hastalığının belirtileri arasında olan çok su içme, sık tuvalete çıkma, sık sık acıkma gibi bulgular, gebelerin çoğunda normal olarak bulunduğu için bu durumlar gebelikte görüldüğünde şeker hastalığı lehine yorumlanmamaktadır.
Gebeliğin ilk muayenesinde gebenin risk değerlendirmeleri yapılır. Bu bağlamda kan şekeri ölçümü yapılır. Açlık kan şekeri kontrolü ile şeker hastalarının yüzde 75’i tanınabilir, bu nedenle yüksek riskli grupta ilk haftalarda şeker yükleme testi yapılması gerekli olabilir. Yüksek risk altında olmayan gebelere, gebeliklerinin 24 – 28. haftaları arasında şeker tarama testi yapılması gerekmektedir. Test 50 gram ve gerekirse 100 gram şeker ile iki basamaklı olarak yapılabileceği gibi 75 gram şeker ile tek seferde de yapılabilir. Bu testlerin bebeğe veya anneye zararı olduğunu gösteren tek bir bilimsel çalışma bile bulunmamaktadır. İçilen sıvıdaki şeker miktarı yaklaşık olarak üç dilim baklavanın içindeki şeker miktarına denktir ki bu miktar metabolizma tarafından hızlıca normale döndürülebilmektedir. Yükleme bebeğe yapılmamaktadır. Bazı gebeler test esnasında zorlanabilmektedir, zira gebeye aç karnına şerbet içirmek mide bulantısı, tansiyon düşmesi gibi şikâyetlere yol açabilmektedir.
Gebelik şekerinde hedef, kan şekeri seviyelerini normal seviyelerde tutabilmektedir. Normal seviyeleri sağlamak için gebelerin yüzde 85-90’ında diyet ve egzersiz yeterli olmaktadır. Diyet ve egzersize rağmen şeker seviyeleri yüksek seyreden gebelerde tedavide insülin kullanılabilir. İnsülin, plasentadan geçmez, bebeğe herhangi bir zararı olmaz. Kan şekeri seviyeleri normal seyreden gebelerin kendileri ve bebekleri gebelik şekerinden etkilenmezler. Teşhisi veya tedavisi yapılmamış şeker durumu ise gerek anne gerek bebek için ciddi riskler taşımaktadır. Anne açısından bakıldığında; idrar yolu enfeksiyonu, yüksek şekere bağlı organ hasarları, şeker koması, doğum sonrası kanama, sezaryen doğum gibi riskler bulunurken, bebek açısından riskler; anne karnında aşırı kilo alımı, suyunun normalden fazla olması, doğumsal anomaliler, doğum travması, doğum sonrası solunum sıkıntısı, şeker düşmesi, sarılık ve hatta kontrolsüz diyabette ölüme kadar gidebilmektedir. Kontrol altındayken sorun yaratmayan bu durum kontrol altında değilken sinsi sinsi anneye ve bebeğe ciddi zararlar vermektedir.
Terazinin bir kefesine yükleme testi yaptırıp, varsa şekeri kontrol altına almayı, diğer kefesine ise testten kaçınıp bu riskleri göze almayı koyduğumuzda test yaptırma tarafı ağır basmaktadır. Gebelik şekeri, bazı kadınlarda gebelik bittikten sonra da devam edebilir. Bu yüzden lohusalık süresi bittikten sonra, yani doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra yükleme testinin tekrarlanması önerilir.