Güncelleme Tarihi:
Uzun bir aranın ardından ‘Büyüdü’ adını taşıyan albümünüz ile müzik marketlerde yerinizi aldınız. Öncelikle biraz klişe olacak ama sormadan olmaz. Sahi nerelerdeydiniz bunca zaman?
Aslında hiç klişe olmadı :) Zira bu sorunun cevabı benim açımdan önemli. Genelde sokakta, alışverişte net sorulan soru “Sizi uzun zamandır göremiyoruz, müziği bıraktınız mı?” sorusu... TV ve radyolarda görünmeyince mesleği (hem de bildiğim tek mesleği) bırakmış kabul ediliyorsun. Oysa 95'ten 6. albüme kadar, tam 5 albüm, bir müzikal (Nafile Dünya - Duru Tiyatro), 1000'lerce sahne şovu, 100'lerce şirket lansman konseri, 10'larca turne, MSG Yönetim Kurulu üyeliği, keyifli bir evlilik ve koskoca bir de çocuk yapmışım. İşim adına en verimli yıllarım ise 2012-2013. Özellikle Bodrum, Kıbrıs ve İstanbul'daki sahne programlarının yoğunluğu, Emre Kınay'ın Duru Tiyatro’su, 2012-2013 sezonu için yazdığım Nafile Dünya müzikali, yeni kurduğum müzik yapım firması ve elbette albümün çıkışı, bu iki yılın önemli kazanımları oldu.
Sahne çalışmalarınız hep devam etti evet… Ama dinleyiciler yeni şarkılar da dinlemek istiyor. İşte ‘Büyüdü’ bu yüzden iyi geldi herkese. Biraz albümden bahseder misiniz? Neler var albümde?
Albüm bugüne kadar yaptıklarımın ‘bence’ en iyisi. (‘Bu Şehir’ albümünü ayrı bir yere koyuyor ve hakkını saklı tutuyorum). Önceki 5 albümün bir bakıma bileşkesi gibi. Sıkı dinleyicilerim tarafından efsane kabul edilen ilk albümün ruhunu taşıyor, çünkü tüm enstrümanlar canlı kaydedildi. Repertuar içeriği de 90'lar ruhunun 2000'lere tercümesi gibi. Biraz karışık oldu kabul :) Yani “Şu tutar, bu bomba, bu patlar âbi…” kaygılarından tamamen uzak, samimi ve belki de ilk kez sadece yorumlamak istediğim, kendi albümümde olmasını arzu ettiğim şarkılarla dolu.
Bunun dışında hem müzik sektörü için hem de şahsen benim için değeri büyük müzik adamlarının imzası var albümde. Örneğin vazgeçilmez söz yazarım Ömer Teoman'ın çok önemli cümleleri var şarkılarda. Ayrıca prodüktörlüğünü beraber üstlendik, ki bu da ‘Büyüdü’ğümüzün net ifadesi oluyor :) Levent Altındağ, Eylem Pelit, Erdem Sökmen efsane müzisyenler... Albüme katkıları tartışılmaz. Mert Türkmen davulda, bitmez enerjisiyle tıkır tıkır, mis gibi çalıyor, dinlerken davullara odaklanmadan geçemiyorsun. Kaan Öztürk olmadan olmaz. Gitarların %90'ında imzası var, su gibi yağ gibi akıp gidiyor şarkıların içinden. Fuat Bostancı’nın benzersiz düzenlemeleri var, bir önceki albümün tamamında olduğu, bundan sonrakilerde de olacağı gibi. Derya Kadayıfçı’nın damla damla teri var kayıt mix ve masteringde. Dikkat çekici bir sound yarattı. Albüm bence soundu ile de konuşulmayı hak ediyor. Aslı Omağ vokallerde, dostluğu, tecrübesi ve muhteşem sesiyle katkı veriyor 2002 tarihli ‘Gidiyorum’ şarkısına bu albümün sürprizi olarak, düet yaptığım yepyeni pırıl pırıl ses İlknur ile beraber. Ve canım oğlum Ardahan da büyüyor, geliyor iki şarkıya vokal yaparak gururlandırıyor beni. Daha pek çok hoşluk ve güzellik, içeriği dopdolu şarkılar var. Dinlemeyen pişman, benden söylemesi :)
90'lı yıllardan bu zamana müzik yapan bir müzisyen olarak, bunca zaman içinde müzik dünyasındaki değişimi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Değişim? Memleketin dört yanında 90'lar partileri, 90'lar dizileri varken değişimden çok özlemden söz etmek daha doğru bence. 90'lar samimiydi, Her şey yeniydi, teknoloji yeni yeni müziğe hakim oluyordu, bilgisayar oyunu oynar gibi deniyorduk soundları, farklı birşey bulduk diye büyük seviniyor, heyecanlanıyorduk. Doğrudan alıyordu o heyecanı dinleyici. Şimdi biraz daha kurumsal, biraz daha ‘beyaz yakalı’ müzik. 2002-2011’de biraz sönük şarkılar hakim oldu sektöre. Çok gel geç. Çok hazır lop :) 2012'den bu yana biraz daha hareketli, sıcak. Bakkal denen şarkılarda bile samimiyete dönüş var. Yeni ve klas gruplar çıkmaya başladı. 90’ların önemli müzik adamları, sektöre yeni isimler kazandırıyor artık. O destek de kaliteye yansıyor ister istemez. Ozan Doğulu, Ozan Çolakoğlu, İskender Paydaş gibi... Özetle bu iyileşmede yine 90’ların parmağı var.
Albümün ilk klibini geçtiğimiz günlerde albüme adını veren şarkıya çekmişsiniz. Nasıl bir klip oldu?
Albümün ilk klibi Murat Evgin tarafından ‘Eylül’ adlı şarkıya çekildi. oyuncu Gamze Karaman'ın eşlik ettiği klip halen yayında. Ancak sizin bu sorunuzdan, müzik kanallarının şarkıya gerekli krediyi vermediğini ve beni (söylene geldiği gibi) pek özlemediklerini anlıyorum :) Hatta Eylül, bir bakıma albümün ikinci klibi sayılır. Çünkü Mayıs'ta albüm içerisindeki ‘Çetrefilli Yollar’ adlı şarkıyı single olarak tüm digital platformlarda yayınladık ve klibini de müzik kanallarına verdik.
2013'ün son günü de üçüncü klibimizi yine Murat Evgin'in yönetmenliğinde albümün isim parçası ‘Büyüdü’ye çektik. Benim bölümlerim İngiltere'de Cardiff City/Galler’de, şarkının hikaye kısmı ise Polenezköy’de çekildi. Henüz montaja girdi. Ocak sonu yayında olmasını planlıyoruz. Klibin genel yaklaşımı; ben şarkıyı söylüyorum, oyuncular hikayesini anlatıyor şeklinde. Klipte 2013 Miss Globe Çek Güzeli Lenka Josefiova da yer alıyor. İngiltere'den güzel kareler, masmavi Fender gitarım, Lenka'nın güzelliği, Çiçek Dilligil’in tek ricasıyla hazır ola geçip sete koşan Müjdat Gezen Sanat Merkezi Aktör Stüdyo öğrencileri var. Tüm bunlar Murat Evgin'in gözüyle birleştiğinde bana göre çok renkli bir iş çıkacak ortaya. Ancak gene dediğim gibi müzik kanalları gerekli desteği vermezse yapacak bir şey yok. ‘Büyüdü’ şarkısının klibi de Power Türk’te kendilerince geçerli, bence kırıcı nedenlerle yayınlanmadığı takdirde, daha sonraki kliplerimi de zahmet edip göndermeyi düşünmüyorum.
Bundan sonrası için neler planlıyorsunuz? Albüm araları bu kadar uzun süre açılmayacaktır umarım…
Sanmıyorum, en azından 6 yıl gibi insafsız bir süre almayacaktır tahminen :) 2-2,5 yıllık aralar iyidir çünkü biraz da biriktirmek lazım. O birikimleri yazıya, notaya dökecek zamana ihtiyaç var. Yeni soundlar dinlemek, öğrenmek, kendi tarzınıza uygulamak için özümsemek lazım, yenilenmek lazım... 2-2,5 yıl harika bir süre.
2014'ün ilk günlerinde bu yılla ilgili temennilerinizi alabilir miyiz?
Dünyanın, ülkemin derin uykulardan uyandığı; iki karış toprağın, üç kuruş fazladan kazanmanın, Mevlana’nın ve tüm kutsal öğretilerin tarif ettiği ‘Kâmil İnsan’ olmaktan daha önemli olmadığının özden farkına varıldığı, kavgasız, gürültüsüz, aydınlık bir yıl diliyorum. Biraz ağdalı oldu. Ne diyeyim idare edeceğiz artık :)
Son olarak Hayat Müzik okurlarına neler söylemek istersiniz?
Ne güzel isim ‘Hayat Müzik.’ Müziksiz hayat düşünülebilir mi? İşte öyle bir yarına uyanmamak için korsan sitelerle, korsan indirmelerle mücadelede, bugüne kadar olduğu gibi kol kola yürüyeceğimizden eminim.
Röportaj: Ahmet ERTEN / Hayat Müzik