Güncelleme Tarihi:
Hem nefes almak hem yeni şeyler yaşamak dersem biraz basite indirgemiş olurum yaptıklarımı. Bu muazzam hikayeler hepimizin her gün başına gelen, hem aynı hem de hayatı anlamlaştıran şeyler. Üstüne yazdığınız müzik ile çok zevkli bir albüme dönüşebiliyor.
Mirkelam'ı hep farklı ve yeni görmeye alışkınız. Zaten Türk popu içinde sizi özel kılan da bu yönünüz. Her seferinde bu kadar yeninin peşine düşmek zorlamıyor mu sizi?
Zaman müsaade ederse aslında her birimiz yeninin peşine düşüyoruz her gün, zaten doğada yenilenmek varken bunun dışında var olmak mümkün değil. Zor bazen kolay olabiliyor, bazen kolay bir şey ne kadar zor. Deneyip görmek lazım.
Albüm yapmak ya da sanat kişisel bir geçiştir. Bu kişiselliği genelleştirmek yazarın başarısıdır. Her Gece’den bu yana hiçbir ticari kaygı gütmedim. Sadece yeni olanı yeniden tanıtmanız, anlatmanız, hayal ettirmeniz, hissettirmeniz gerekiyor yılmadan. Tavla, Katilimsin, Aşkımsın, Kokoreç, Joker, Ayva, Asuman, Bi Fotoğraf Çekinebilir Miyiz gibi, şimdi de I Love You, İskorpit, Ambulans, Kırık Gitarlarla, Yok gibi şarkılar.
Çok deneysel bir yapımız yok halk olarak, yeni denen şeyler de bu yapının eksikliğinden pek rağbet görmüyor sanatçılar, şarkıcılar bunun korkusundan asıl ülke ve dış dünya için gerekli olan cevheri bir türlü çıkaramıyorlar müzikte. Bir de çok çalışmak lazım hem edinmek için hem de eğitsel olarak.
Bir albüm yaratırken etrafınızda sizle olan insanlar ne kadar profesyonelse ya da ne kadar çok profesyonelle çalışırsanız ortaya o kadar güzel bir sonuç çıkıyor. Fotoğrafçısından müzik prodüktörüne, süpervizöründen çaycısına hatta plak şirketine kadar bir insanın, bir denizin derinlerine ineceğiz, sonra yukarı çıkacağız hüzünden mutluluğa bu albümde.
Candaş Arın ile tasarladık kapağı, fotoğraflar onun. Albüm konseptinin bir hikaye kitabı olması fikri benim, tabii konuşarak, hayal ederek, şarkılardan etkilenerek gelişiyor her şey. Ve biz de hep hayal kurduk nasıl daha iyi olur diye.
Aslında her şeyini melodram hassasiyetinde yaşayan bir toplum olarak müzikallerin eksikliğini pek anlamış değilimdir. Belki artık birbirimizle anlaşmak için duygularımız yerine konuşmalarımızı kullanıyoruzdur. Ama ben hala sahne açısından doyurucu bir performans olan müzikallerin seyircinin ilgisini çekebileceği kanaatindeyim.
Taş plaktan plağa, kasetten CD'ye, şimdi ise dijital. İnsanların modernliklerini, yeniliklerini, hissettiklerini, teknolojik, sosyal, yapısal değişikliklerinin müzik, sinema, kitap, yazım sektörüne yansımaları. Ben işimi yapıyorum, köprüler kurmak anlaşmanın, kendini anlatmanın bir yolu. Seyirciye, dinleyiciye ulaşmak için...
Röportaj: Ahmet Erten