Güncelleme Tarihi:
“Eğer hastalık hastası değilseniz, oturduğunuz yerden aniden kalktığınızda oluşan göz kararmasını beyindeki bir anevrizmaya değil, tansiyonun hızlı değişikliğine bağlarsınız” diyen Yrd. Doç. Dr.Barış Önen Ünsalver, hastalık hastası olma ile ilgili merak edilenleri anlattı.
Hastalık hastalığı her yaştan ve her cinsiyetten kişiyi etkiler. Kadın ve erkek arasında görülme sıklığı yönünden fark yoktur. 20’li yaşlardan itibaren görülme sıklığı artar. Sosyoekonomik düzeyi düşük kişilerde daha sık görülür. Nörotik, takıntılı, benmerkezci kişilik özellikleri sergileyen kişilerde görülür.
Hastalık hastalığı nasıl oluşur?
• Hastalık hastalığı tablosunun oluşumuyla ilgili çeşitli görüşler vardır. Öncelikle, bu kişilerin uyarı eşiklerinin düşük olduğu düşünülür. Basit bir fiziksel belirtiyi korkunç bir olaymış gibi çarpıtılmış biçimde algılarlar. Hastalıklara karşı duyulan korku bedene yansır. Çünkü kişi korktuğu ve kaygılandığında kan dolaşımına salınan stres kimyasalları olan kortizol ve adrenalin, kalbin daha hızlı atmasına (çarpıntı), solunum hızının artmasına (nefes darlığı ya da hava açlığı), uzuvlardan kalbe kan çekilmesine (kol ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanma), sindirim sisteminin kan dolaşımının azalmasına (mide yanması, bulantı, öğürme) ve benzeri bedensel belirtilere yol açar.
• Sosyal öğrenme de hastalık oluşumuna katkıda bulunabilir. Çocuklar, sıklıkla aile bireylerinde görülen belirtileri taklit ederler. Erişkin kişilerin bedensel yakınmaları sıklıkla çocukluk çağında ebeveynlerinin dikkat ettiği belirtilere benzer.
• Psikodinamik kurama göre ise bastırılmış öfke hastalığın oluşumunda etkilidir. Bu kişiler başkalarına duydukları, bastırılmış olan öfke dolu düşünce ve duygularını, bilinçdışında fark etmeden yer değiştirme mekanizmasıyla kendi bedenlerine yöneltirler.
• Altta yatan nedenlerden bir diğeri erken çocukluk döneminde karşılaşılan olumsuzluklardır. Anneden ayrı kalan, ihmal edilen ya da kötü muamele gören bebeklerin sinir sisteminin çalışmasında değişiklikler olduğu gösterilmiştir.
Hastalık hastalığının belirtileri
• Kişi tedavisi güç ciddi bir hastalığa yakalanacağından şiddetli bir biçimde korkar.
• Hekimler aksini söylese de herhangi bir bedensel duyum ya da belirtiyi ciddi bir hastalıkla ilişkilendirilir. Hekimin altta yatan hastalığı anlayamadığı düşüncesiyle sık sık hekim değiştirirler.
• Aileleri, yakın arkadaşları ya da hekimlerini sık sık arayarak güvence vermelerini beklerler.
• Kişinin tüm dikkati bedenine yönelmiştir. Kendi bedenlerini muayene ederler.
• İnternette ya da diğer yayın araçlarında hastalıklarla ilgili sık sık tarama yaparlar.
• Bazı hastalık hastaları kötü bir hastalıkla karşılaşma korkusundan düzenli yapılması gereken ya da ihmal edilemeyecek bazı tetkiklerden kaçınabilirler.
• Gerçek sağlık sorunları olduğunda tedaviyle ilgili gerekli sorumluluğu almayabilirler.
Hastalık hastasının tedavisi nasıl olmalı?
• Tedavide özellikle hekimin tutumu çok önemlidir. Öncelikle tıbbi kayıtlar ve hikaye iyice değerlendirilir. Hastanın ve şikayetlerinin kabul edilmesi önemlidir. Hastalık hastası gerçekten ağır bir hastalıkları varmış gibi dehşet duyarlar ve bu nedenle tarif ettikleri bedensel belirtiler inkar edilmemeli ve baştan savılmamalıdırlar. Hekimin değişmemesi gereksiz tetkiklerin yapılmasını engelleyecektir. Hastalık olmamasına rağmen düzenli hekim takibi gereklidir.
• Serotonini artırmaya yönelik ilaçlar kaygıyı ve bedensel belirtileri azaltırlar. İlaçlarla birlikte psikoterapilerin faydası vardır. Ancak hastalık hastaları sorunun bedensel olduğuna inandıklarından psikiyatrik tedaviyi reddetme eğilimindedirler.
• Kişilerin dikkatinin bedenden gündelik olaylara doğru çekilmesi teşvik edilmelidir. Bu kişilere günlük tutarak belirtilerin ortaya çıkışını ve şiddetlenmesini ve psikolojik stres yaratan olaylar arasındaki ilişkiyi gözlemeleri önerilebilir. Böylece kişi hangi konuların kendini endişelendirdiğini görebilir. Rahatlatıcı nefes teknikleri, hayal kurma, şimdiki ana odaklanma gibi yöntemler terapi içerisinde çalışılabilir.
• Sık sık doktora gidip hiçbir sonuç alınamadığından bu kişilerin yakınları öfke ve bıkkınlık duymaya başlayabilir ve hastalarının numara yaptığını düşünebilirler. Hastalık hastası kesinlikle numara yapmaz, korkusu gerçektir. Hasta yakınlarının korkuyu anlaması ve hastayı suçlamaması faydalı olacaktır.