Güncelleme Tarihi:
Programda Prof. Dr. Volkan Tuğcu’nun, literatüre geçen “Tuğcu Bakırköy Tekniği” hakkında detaylı bilgiler verildi. Konuklar, Prof. Dr. Tuğcu’nun ameliyatlarını da canlı izleme fırsatı buldu.
Geçen yıl bu tekniği öğretmek için İtalya’ya giden Prof. Dr. Tuğcu, bu yıl gerçekleştirilen etkinliğine yurt dışından pek çok doktorun katıldığını belirterek, “İlk gün yabancı misafirlerimize bir workshop yaptık ve sonra bir ameliyatı seyrettiler. Hindistan, Bombay’da robotik cerrahi başkanı, İspanya, Barselona’dan bir hoca, Rusya, St. Petersburg’dan üroloji kürsü başkanı ve Almanya’da bir hocamız geldi. Onlara bu tekniği canlı cerrahi ile gösterme fırsatı bulmuş olduk” diye konuştu. Prof. Dr. Tuğcu, hem hekimler hem de hastalar açısından avantaj sağlayan bu tekniği öğretmek için Barselona, Rusya, Almanya ve Hindistan’a gideceğini de ifade etti.
Tuğcu Tekniği’ni dünya tıp literatürüne kazandırdıklarını dile getiren Prof. Dr. Volkan Tuğcu, “Prostat kanseri cerrahisi robotik olarak gerçekleştiriyor ve bu ameliyatlar, karın bölgesinden girilerek yapılıyor. Eğer hasta bu bölgeden daha önce bir ameliyat geçirmemişse işlem sırasında herhangi bir zorluk yaşanmıyor. Ancak daha önce bu bölgeden ameliyat olan hastalar için geliştirdiğimiz bu özel tekniği uyguluyoruz. Robotik Perineal Radikal Prostatektomi adlı bu yöntemle, robot teknolojisi kullanılarak, makat ile yumurtalık arasındaki bölgeden 3-4 santimetrelik kesi ile mimimal invaziv olarak ameliyatı uyguluyoruz. Bu yöntem anatomik yapıyı koruyarak endopelvik fasla adı verilen tüm iç organları tutan yapının kesilme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Özellikle yapay mesane ile yaşayanlar, penil protezi (mutluluk çubuğu) bulunanlar ve karın bölgesinden ameliyat dışında ışın tedavisi de olan kişiler için ayrıcalık sağlıyor” dedi.
Perineal bölgeden gerçekleştirilen ameliyatların hastaya sağladığı konfor ve iyileşme süresine etkisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Tuğcu, “Bağırsakların bulunduğu bölgeye bir işlem uygulanmadığından cerrahi sonra karın ağrısı sorunu oluşmuyor ve bağırsak hareketleri azalmıyor. Hasta ameliyattan bir gün sonra taburcu olabiliyor ve ortalama 10 günlük sürede normal yaşamına geri dönebiliyor. Prostat kanserinin tekrarlama durumunda, hasta bu işlem öncesinde karın bölgesine ışın tedavisi almadığı için de tümörün durumuna göre radyoterapi uygulanabiliyor. Nüks durumunda, eğer kanser odağı varsa işlem tekrar edilebiliyor. Ameliyat, 3-4 santimetrelik bir kesiden yapıldığı için bir süre sonra kötü görünümlü ameliyat izi kalmıyor.”
Dünyada en sık görülen ikinci kanserin prostat kanseri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tuğcu, “Kanserin ailede olması daha sık görülmesine sebep oluyor. Prostat kanserinin şu veya bu nedenden ötürü ortaya çıktığını söyleyemiyoruz. Ama her 40 yaşına gelen erkek hasta ürolojiye başvurmalı ve PSA denilen kan tahlilini yaptırmalı. Prostat kanserini önlemek şu an mümkün değil ancak düzenli takiplerle hastalığın erken evrede teşhisini sağlayabiliyoruz. İyi huylu prostat büyümelerinde, kazıma yönetimiyle içini alabiliyoruz. Ama kanser olduğunda, prostatı portakal gibi düşünün, kabuğuyla birlikte alıyoruz” açıklaması yaptı.
Prostat kanseri olan hastaların düşük, orta ve yüksek riskli gruplar olarak 3’e ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Tuğcu, “Düşük riskli grupta cerrahi yapmayabiliriz ama diğer bütün gruplarda artık cerrahi kabul ediliyor. PSA’sı yüksek olan hastadan önce parça alıyoruz. Sonuçlarda kanser olduğu teşhisi konulursa, parça alınan yerin iyileşmesi için bir ay bekledikten sonra ameliyat yapıyoruz” dedi.
Programa Barselona’daki Fundacio Puigvert Hastanesi’nden katılan Dr. Angelo Territo, “Bu tekniğin çok büyük avantajı olduğunu gördük. Üstelik hastaların yatış süresinin kısalması, onları da çok mutlu eden bir sonuç. Bu işi dünyada yapan tek kişi Prof. Dr. Volkan Tuğcu… Bu gerçekten heyecan verici bir gelişme. Gelecek ay için Prof. Dr. Tuğcu’yu Barselona’ya davet ettik. Bu tekniği öğrenmek ve ülkemizde, Batı Avrupa’da uygulayabilmek istiyoruz” dedi.