Güncelleme Tarihi:
Hilda Jaffe'nin gönderdiği e-posta "Gelecek geldi" cümlesiyle başlıyordu. O sırada 88 yaşında olan Jaffe, e-postasında New Jersey'nin Verona şehrinde bulunan aile evini satmayı planladığını bildiriyordu çocuklarına... New York'ta, Manhattan'ın Hell's Kitchen bölgesinde tek yatak odalı bir apartman dairesinde tek başına yeni bir hayata başlamaya karar vermişti.
Aradan 14 yıl geçti. Şu an 102 yaşında olan Jaffe, halen Times Meydanı'nı dolduran kalabalıkların ve asla sönmeyen ışıkların birkaç sokak uzağında tek başına yaşıyor.
Jaffe gibi yaşlıların sayısı maalesef çok değil. Bir asrı devirmiş olmasına karşın Jaffe hafızasıyla gençlere taş çıkartıyor, alışveriş dönüşü dolu torbalarını kendi taşıyor, toplu taşımaya binip doktoruna ya da Metropolitan Operası'ndaki matine gösterilerine gidiyor.
Tek başına yaşayan yaşlıların nadir örneklerinden olan Jaffe, her işini kendi görüyor. Evini temizliyor, çamaşırlarını yıkıyor, mali işlerini hallediyor, dünyanın dört bir yanında yaşayan 70'li yaşlarındaki çocuklarıyla e-posta, WhatsApp ve Zoom gibi uygulamalar aracılığıyla iletişimini sürdürüyor.
JAFFE GİBİ YAŞLILARIN SIRRI NE?
Yalnız yaşayan yaşlılarda, sağlık sorunlarıyla mücadele etmek veya yalnız ve kırılgan hissetmek sık gözlemlenen durumlar. Ancak Jaffe gibi bazı yaşlıların, fiziksel ve zihinsel kapasiteleri en üst seviyede korunuyor.
Peki bu durum nasıl açıklanabilir?
Albert Einstein Tıp Koleji Yaşlanma Araştırmaları Enstitüsü'nde insan uzun ömür çalışmaları direktörü olarak görev yapan Sofiya Milman, bu soruya en doğru yanıtı verebilecek isimlerden biri. 95 yaş ve üstündeki "süper yaşlananlar" grubu üzerine çalışan Milman, The Washington Post'a yaptığı açıklamada, "Gruptakiler genel olarak hayata çok olumlu bakıyorlar ve tıpkı Jaffe gibi çok dirençli kişiler" dedi.
Bu alanda yapılan çalışmalarda, yaşlılarda dirençlilikle alakalı özellikler arasında iyimser ve umutlu olma, değişen koşullara ayak uydurma becerisi, anlamlı ilişkiler, güçlü topluluk bağları ve fiziksel anlamda hareketli olma öne çıkıyor.
Jaffe'de de bu özelliklerin yanı sıra "yapabilirim" inancı çok güçlü bir biçimde kendini gösteriyor.
GENLER, ŞANS VE SÜREKLİ HAREKET
Jaffe, The Washington Post'a, "102 yaşına kadar yaşamayı hiç beklemiyordum. Hâlâ hayatta olduğum için ben de herkes kadar şaşkınım" dedi.
Jaffe uzun ömürlü olmasına duygusal bir biçimde yaklaşmadığını bu süreçte sırasıyla, genetik mirasının, şansının ve "sürekli hareket etme" kararlılığının etkili olduğunu belirterek, "Siz bunun için çalışmıyorsunuz, o kendiliğinden oluyor. Her sabah uyanıyorsunuz ve bir gün daha yaşlanmış oluyorsunuz" diye konuştu.
Aslına bakılırsa bu gerçekçilik Jaffe'nin hayatın geneline olan bakışını da belirliyor. Nitekim kendini tanımlaması istenince "pragmatik" sıfatını kullanan Jaffe, ne yapabileceğine ve ne yapamayacağına dair net olduğunu ve gerekli durumlarda ayarlamalar yaptığını söyledi.
Tek başına yaşamanın kendisine daha uygun olduğunu çünkü bağımsız olmaktan ve işini kendi bildiği gibi yapmaktan keyif aldığını belirterek, "Bir sorun çıkarsa çözüyorum" dedi.
ASIRLIK İNSANLAR AZ, JAFFE GİBİLER ÇOK DAHA AZ
Jaffe'nin bakış açısı "Kendi kendimeyim" durumuyla başa çıkmayı başaran ve büyük oranda sorunsuz bir hayat yaşayan başka yaşlılarda da görülüyor.
Elbette bu Jaffe'nin sıra dışı bir vaka olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ABD Nüfus Dairesi verilerine göre, 346 milyondan fazla kişinin yaşadığı ülkede 100 yaşını aşmış kişilerin sayısı 101 bin civarında. Halihazırda 100 yaşını geçmiş kişilere ilişkin dünyanın en büyük araştırması olan New England Asırlık İnsanlar Çalışması'nın kurucusu ve direktörü Thomas Perls'ün aktardığına göre, bu 101 bin kişinin sadece yüzde 15'i bağımsız yaşıyor veya biriyle yaşarken kendi ihtiyaçlarını kimseye bağımlı olmadan karşılıyor. (New England Asırlık İnsanlar Çalışması'nın 2.500 civarındaki katılımcısından biri de Jaffe.)
Asırlık insanların yaklaşık yüzde 20'sinin tıpkı Jaffe gibi fiziksel ve bilişsel engelleri olmadan hayatlarını sürdürdüklerini vurgulayan Perls, yüzde 15'lik bir topluluğun da artrit ya da kalp hastalığı gibi yaşla alakalı hastalıklardan muzdarip olmadığını söyledi.
UFAK TEFEK HASTALIKLARI VAR AMA…
Bu oranlar, Jaffe'nin bugüne kadar kendi gibi bir kişiyi tanımadığı anlamına geliyor. Durumunun doktorları da şaşırttığını belirten Jaffe, "Aile hekimim bana, 'Buraya yanında yardımcısı ya da elinde bastonu olmadan gelen tek asırlık insan sizsiniz. Siz standartların dışındasınız' diyor" ifadelerini kullandı.
Elbette Jaffe de bazı sağlık sorunlarıyla uğraşıyor: Mide reflüsü, ara sıra düzensizleşen kalp atışları, osteoporoz, bir parça siyatik ağrısının yanı sıra kendiliğinden ortadan kaybolan bir akciğer nodülü Jaffe'nin belli başlı rahatsızlıkları. Tüm bu sorunları yakından takip eden Jaffe, doktorunun tavsiyelerini harfiyen yerine getiriyor.
Jaffe her gün 3 bin adım yürümeye çalışıyor. Hava iyiyse dışarı çıkıyor, kötü havada ise evinin içinde turlayarak adımlarını tamamlıyor. Kahvaltıda ekmek, peynir ve sade kafeinsiz kahve; öğle yemeğinde bir sandviç ya da yumurta; akşam yemeğinde de sebze ve tavuk ya da restoranda yediği yemeklerden artanları tüketiyor. Hayatı boyunca tütün ürünü kullanmadığı gibi içki de içmiyor ve her gece ortalama 8 saat uyuyor.
OPERA, SERGİLER, KİTAP KULÜPLERİ…
En önemlisi de Jaffe, başka insanlarla etkileşimini sürdürüyor. Metropolitan Operası'na, New York Filarmoni Orkestrası'na ve bir dizi oda orkestralarına abonelikleri bulunan Jaffe ayrıca çevrimiçi etkinliklere katılıyor ve üyesi olduğu dört önemli müzedeki yeni açılan sergileri günü gününe takip ediyor. Bunların yanı sıra aile üyeleri ve dostlarıyla da sürekli irtibatı sürdürüyor.
Jaffe, "Yalnızlık bir sorun değil. Gücüm yettiğince yapabileceğim yeterince şey var" diye konuştu.
Düzenli olarak gittiği sinagog bünyesinde kitap kulübü buluşmalarına katılan ve sinagogun yaşam boyu eğitim komitesinde görev alan Jaffe, 10 yılı aşkındır New York Halk Kütüphanesi'nin ana şubesinde rehber olarak da görev yapıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere kütüphaneyi gezdirip koleksiyonlar hakkında bilgiler veren Jaffe, notlarını eline bile almadan ve hiç takılmadan uzun uzun konuşabiliyor.
PANDEMİDE ÇARPICI SONUÇLAR ELDE EDİLMİŞTİ
Peki ya gelecek? Jaffe gelecekte olacaklar için endişelenmediğini, günü gününe yaşadığını belirtti.
Bu bakış açısı da ileri yaştaki insanlarda yaygın görülüyor. Örneğin Stanford Üniversitesi Uzun Ömür Merkezi'nin kurucu direktörü Laura Carstensen, yaşlanmaya eşlik eden duygusal değişimler üzerinde uzun yıllardır yürüttüğü çalışmalardan hareketle, "Bu ana odaklanmak, burada ve şimdi olanı deneyimlemek, yaşlı yetişkinler için daha önemli bir hal alıyor. Aynı şekilde hayattaki olumlu şeylerin tadını çıkarmak da bir o kadar önemli oluyor" dedi.
Carstensen'in araştırma grubunun, koronavirüs pandemisi sırasında yaşlıların gençlerden ve orta yaşlı yetişkinlerden daha dirençli olduğunu gösteren çalışması ses getirmişti. "Yaşlı kişiler zorluklarla başa çıkmakta daha iyiler" diyen Carstensen, bunun sebebinin kısmen uzun ömürleri boyunca edindikleri beceriler ve bakış açıları kısmen de "geleceğimizi daha kısa gördüğümüzde her şeyin daha idare edilebilir olması" olduğunu söyledi.
"CAMDAN DIŞARI BAKIYORUM VE İNSANLARI GÖRÜYORUM"
Jaffe de yüzünü geleceğe dönüp geçmişi geride bırakmanın değerini anlayanlardan. 63 yıllık eşi Gerald'ı 2005 yılında kaybetmenin zor olduğunu kabul eden Jaffe, "Ancak 5 yıl sonra New Jersey'deki hayatımı ve varlığımın çoğunu arkada bırakıp yeni bir başlangıç yapmak zor değildi. Yetmişti artık bana. Orada yapmak istediğimiz her şeyi yapmıştık. Ben o sırada 88 yaşındaydım ve hayatımdaki insanların çoğu ölmüştü. Dünya değişmişti. O yüzden bir kayıp hissi duymadım" diye konuştu.
New York'ta olmanın kendisi için çok heyecan verici olduğunu da belirten Jaffe, "Her gün bir şeyler yapabiliyordunuz ya da hiçbir şey yapmıyordunuz. New Jersey'de bir evde yaşasam yapayalnız kalırdım. Burada camdan dışarı bakıyorum ve insanları görüyorum" dedi.
Geleceğin neler getireceğini kimsenin bilemeyeceğini de sözlerine ekleyen Jaffe, "Ben 'Yaya geçidine girmiş bisikletli bir kuryenin çarpmasıyla öleceğim' diye espri yapıyorum. O zamana ya da başka bir şey olana kadar, sürekli bir merak içinde yaşıyorum. Her gün yeni bir gün. Kesinlikle bunun kıymetini bilmezlik etmiyorum" ifadelerini kullandı.
The Washington Post'un "She’s 102 years old, thriving, active and living life on her own terms" başlıklı haberinden derlenmiştir.