Güncelleme Tarihi:
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal-iletişimsel gelişimde yetersizlik ve tekrarlayıcı davranışlarla seyreden, erken çocukluk çağında başlayan bir nörogelişimsel bozukluk olarak tanımlanıyor.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ise beyindeki bazı kimyasal maddelerin işleyişindeki farklılıklar nedeniyle gelişen bir hastalık olarak biliniyor.
Son yıllarda otizm ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun birlikte görüldüğü vakalarda ciddi artış yaşanıyor. Bu birliktelik için sosyal medyada ‘AuDHD’ kısaltması kullanılıyor. Hatta bu kısaltma psikiyatri alanında da kendine yer bulmaya başladı.
#AuDHD etiketi Instagram'da 70 binden fazla kez kullanılırken, TikTok'ta da 2,6 milyar görüntülenmeye sahip. Bu çevrimiçi içeriklerin çoğu AuDHD ile yaşamanın nasıl bir şey olduğuna odaklanıyor.
‘İKİ HASTALIK BİR ARAYA GELDİĞİNDE ÇOK FARKLI BİR DURUM OLUŞUYOR’
İngiltere'de yaşayan 25 yaşındaki Josephine Knechtli, uzun bir süredir OSB ve DEHB ile mücadele ediyor.
Knechtli, Metro.co’ya yaptığı açıklamada “DEHB özelliklerine sahip otistik olabilirsiniz. Ya da tam tersi de olabilir. Bu nedenle doktorlar teşhis koymakta oldukça zorlanıyor. Örneğin bana 10 yaşımda OSB teşhisi konuldu, ancak çok açık olan DEHB özelliklerimin çoğu gözden kaçırıldı ve OSB'ye atfedildi. Zamanla durumdan şüphelenince 23 yaşında test yapılmasını istedim. Sonunda DEHB teşhisi de hastalığıma eklendi” dedi.
İki hastalığı aynı anda yaşamanın zorluğuna da değinen Knechtli, “DEHB'li otistik bir kişi olarak yaşamak, sürekli bir paradoks içinde var olmak gibi… Örneğin beynim bazen çok hızlı çalışıyor, bazen de olayları anlamam için çok fazla zaman harcamam gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Galler'de yaşayan blog yazarı Abi Owen ise çevresinde her iki hastalığa sahip çok kişi olduğuna değinerek, “İnsanların, AuDHD'nin yarattığı karmaşayı anlaması gerekiyor. Çünkü iki hastalık bir araya geldiğinde tamamen farklı bir durum oluşuyor” dedi.
Peki bu iki hastalığın bir arada olduğu vakaların ülkemizde görülme sıklığı nedir? Nasıl bir tedavi yöntemi uygulanıyor?
Bunun gibi pek çok soruya Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Semra Yılmaz ile cevap aradık.
Doç. Dr. Semra Yılmaz, “Psikiyatrik bozuklukların tanımlanması ve sınıflandırmasında Amerikan Psikiyatri Birliği’nin geliştirdiği Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı Kılavuzu (DSM) dikkate alınır. DEHB ve OSB’nin birlikte görülebileceği resmî olarak 2013 yılında ‘DSM 5’ ile onaylanmıştır. Son yıllarda sosyal medyada bu birlikteliğin yaşanması durumu için AuDHD etiketinin kullanıldığı görülüyor” dedi.
Günümüzde iki bozukluğun da sık ortaya çıktığının altını çizen Doç. Dr. Yılmaz, “Güncel veriler, DEHB’nin çocukların yüzde 5-10’unu, OSB’nin ise yüzde 2-3’ünü etkilediğini gösteriyor. Bununla birlikte, iki bozukluğun aynı anda görülme riski de çok yüksek" dedi ve ekledi:
"OSB ve DEHB ortak genetik ve nörobiyolojik temelleri paylaşıyor. Bazen OSB tanısı almış bir çocuk uygun ve etkin bir tedavi aldığı halde spektrumun dışına çıkıp, zaman içinde DEHB tanısı alıyor. Örneğin veriler, OSB tanılı çocukların yüzde 28 ila yüzde 83'ünde DEHB tanısı olduğunu gösteriyor. DEHB tanısı olan çocuklarda ise OSB görülme oranı yüzde 12-14 olarak açıklanıyor.”
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun temel belirtilerini dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik olarak açıklayan Doç. Dr. Semra Yılmaz, “Dürtüsellik/Hiperaktivite belirtilerinin şiddetine göre; dikkatsizliğin baskın olduğu görünüm, aşırı hareketliliğin olduğu görünüm ve her iki belirti kümesinin baskın olduğu bileşik tip görünüm olmak üzere üç farklı klinik grupta olabilir” dedi. Otizm spektrum bozukluğunun belirtilerine de değinen Doç. Dr. Yılmaz, “OSB’nin temel belirtileri, sosyal iletişim ile etkileşimde belirgin kısıtlılık ve bazı davranış örüntülerinin olması… Özetle çocuğun büyürken kazanması gereken sosyal iletişim ve etkileşim becerilerinin kazanılmasında sorun olması” ifadelerini kullandı.
HASTALIĞIN TÜRKİYE’DE GÖRÜLME ORANI NEDİR?
Ülkemizde hastalıkla ilgili 2019’da yapılan epidemiyolojik çalışmaya değinen Doç. Dr. Yılmaz, “Çalışmaya göre, Türkiye’de okul çağı çocuklarında DEHB görülme oranı yüzde 12,4. Buna işlev kaybına neden olmayan DEHB belirtilerini taşıyan çocukları da dahil ettiğimizde, oran yüzde 19,5'e ulaşıyor” dedi.
Doç. Dr. Yılmaz, şu önemli bilgilerin altını çizdi:
“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Koordinatörlüğü’nde ve Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Programları Dairesi Başkanlığı tarafından ‘Otizm Spektrum Bozukluğu Tarama ve Takip Programı’ yürütülüyor. Bu programda 1-3 yaş arası her çocuk, konuşma ve sosyal etkileşiminde farklılık ve gecikme açısından standardize ölçeklerle taranıyor. Şüpheli olgular en yakın çocuk psikiyatri polikliniğine yönlendiriliyor. Şu zamana kadar bu program sayesinde birçok çocuk OSB tanısı alarak, erken tedaviden faydalandı.”
ÇOCUKLAR DIŞINDA ERGEN VE YETİŞKİNLERDE DE HASTALIĞIN GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR
Bütün bunların yanı sıra son yıllarda çocuk ve ergenler üzerindeki çalışmaların artmasının, erişkin psikiyatristlerinin de bu bozukluklara karşı farkındalığını artırdığını söyleyen Doç. Dr. Semra Yılmaz, “DEHB ve OSB tanıları sıklıkla çocukluk döneminde konuyor. Ancak bazı kişiler doktora zamanında başvuramadığı için tanı alma süreçleri yetişkin dönemlere sarkabiliyor” dedi.
Doç. Dr. Yılmaz, “DEHB’nin 70-80 oranında ergenlikte, 50-60 oranında ise erişkin dönemde devamlılık gösterdiği araştırmalarla ortaya kondu. Veriler hastalığın görülme sıklığının ergenlerde yüzde 6, erişkinlerde ise yüzde 4 olduğunu gösteriyor. Bu oranlar daha da artabilir” ifadelerini kullandı.
Otizm spektrum bozukluğunda durumun daha farklı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yılmaz, “OSB’nin son yıllardaki sıklığındaki artış, bu hastalığın bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini gösteriyor. OSB, 1970’lerde nadir görülüyorken, ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri (CDC), OSB oranlarının son yıllarda çocukluk dönemi dışında, ergen ve yetişkinlerde de belirgin şekilde artış gösterdiğine dikkat çekiyor” dedi.
Doç. Dr. Yılmaz, CDC’nin verilerine değinerek şu önemli bilgileri paylaştı:
“CDC’nin Otizm ve Gelişimsel Bozukluklar İzlem Ağı (ADMM) verilerine göre OSB prevalansı 2000 ve 2002 yıllarında 1/150 olarak görülüyorken 2006’da 1/150, 2012’de 1/69, 2014’te 1/59, 2016’da 1/54, 2018’de 1/44, 2020’de ise 1/36 olarak ortaya çıkıyor.”
‘İKİ HASTALIĞIN DA SEBEBİ TAM OLARAK BİLİNMİYOR’
OSB ve DEHB’nin sebebinin tam olarak bilinmediğini söyleyen Doç. Dr. Semra Yılmaz, “OSB’nin etiyolojisinde birden çok faktörün karmaşık etkileşimlerinin olduğu düşünülüyor. Nedir bu? Mesela genin ve gen çevre etkileşimi sonucunda oluşan gelişimin, erken dönemlerde beyin gelişiminde bozulmalara neden olması… DEHB etiyolojisinde ise genetik, nöronal ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca DEHB’nin bazı beyin bölgelerindeki yapısal ve işlevsel sorunlar ile ilişkili olduğu da bildiriliyor” dedi.
Fotoğraflar: iStock