Aile içi şiddette erkek eğitimi

TÜRKİYE’de ilk kez sivil toplum ve medya, Birleşmiş Milletler’in de desteğiyle böyle bir konferans düzenliyor.

Dünyanın birçok ülkesindeki kadın örgütleri bu kampanyayı imrenerek izliyor. Çünkü, Avrupa’nın kadın hakları konusunda en ileri durumda olan ülkelerinde bile medyanın bu işlere ilgi göstermemesi en büyük sorun. Oysa Türkiye’nin en etkili gazetesi aile içi şiddete karşı kampanyanın öncülüğünü yapıyor.

Şiddetin, medya aracılığıyla nasıl yeniden üretildiğini bilmeyen yok. Şiddete karşı duyarlı, kadın haklarını ve cinsiyetler arası eşitliğe dayalı bakış açısını kavrayan ve buna önem veren yayıncılık, geri kalmışlığa karşı en etkili yöntemlerden. Kolay değil biliyoruz ama çalışmalar meyvesini veriyor. Ortak bir bilinç uyanıyor.

* * *

AVRUPA
Birliği’nin Türkiye ile ilgili olarak 9 Kasım’da yayınladığı ilerleme raporunda kadınların durumuna geniş yer veriliyor.

‘Türkiye’de ekonomik ve sosyal haklar’ başlıklı bölümde şöyle deniyor: ‘Ceza Yasası’nın geçen yıl yürürlüğe girmesiyle birlikte, kadınların durumu açısından bazı önemli gelişmeler olmuşsa da Türkiye’de kadınlar açısından esas endişe uyandıran alanlar aile içi şiddet, namus cinayetleri, okuma yazma bilmeyenlerin sayısının yüksek oluşu, kadınların Parlamento’da, yerel yönetimlerde ve çalışma hayatında çok az düzeyde temsil edilmeleridir.’

İlerleme Raporu, Türkiye’den aile içi şiddete son vermek ve kadınların durumundaki eşitsizliği düzeltmek için önemli adımlar atmasını istiyor. Hem de Katılım Ortaklığı belgesine bakarsak bir ya da iki yıl içinde fark edilir adımlar atılmalı.

* * *

BU
arada rapor, yapılanları da sayıyor. Aile İçi Şiddete Son ve Kızlar Okula kampanyaları, özel sektör ve medyanın bu kampanyaların arkasında durması da Türkiye’nin olumlu puanları olarak raporda yer alıyor.

Türkiye, sivil toplum ve medyanın desteğiyle kadınların durumunu düzelten bu adımlar sayesinde prestij kazanıyor.

Başbakan Erdoğan’ın tabiriyle ‘bir grup marjinal kadın’ sayesinde bugün AKP hükümeti, ‘Avrupa Birliği yolunda en ileri adımları atan hükümet’ olmakla övünüyor.

Övünsünler birşey diyen yok. Yeter ki iyi işler yapılsın.

* * *

KONFERANS
’ın ilk günü konuşmacılar çok önemli bir talebi dile getirdiler. Hükümet önümüzdeki on yılı Türkiye’de kadın hakları on yılı ilan etsin.

Etrafınıza bir bakın. Sorunları şiddetle çözme eğilimi hızla yaygınlaşıyor. Aile içi şiddet bu toplumsal sorunun tam da göbeğinde. Şiddete karşı mücadele, eşitlikçi toplumsal zihniyeti yayma ve bunun için önlemler almak için seferberlik gerekiyor.

Bunun tek yolu ceza sisteminin değişimi değil. Kadın, çocuk, hatta yaşlılara karşı aile içi şiddetle ilgili özel yöntemler geliştirmek, kadın sığınaklarından erkek eğitim programlarına kadar çok yönlü teknikler geliştirmek önemli.

Aile İçi Şiddete Son Konferansı’nda, çeşitli ülkelerdeki eğitim teknikleri ve deneyimlerini de dinledik. Günümüzde kadın erkek eşitliği sadece bir kadın sorunu değil. Aile içi şiddet de öyle. Çözüm ortak mücadele ile mümkün.

Kanada’da beyaz kurdele kampanyası başlatarak erkeklerde şiddete karşı bilinci yaygınlaştırmaya çalışan Dr. Michael Kaufman, ‘Aile içi şiddet denince sadece taraflardan biri ile ilgilenildi. Oysa erkekler de bu sorunun parçası. Şiddet erkek biyolojisinin doğal sonucu değil. Toplumsal onay, müsamaha meselesi’ diyordu.

* * *

BURADAN hükümete sesleniyorum. Önümüzdeki on yılı kadın hakları ve aile içi şiddete kaşı mücadele on yılı ilan edin. Kadın ve çocuklarla ilgili ortak bilincin gelişmesi, sorunlarımızın çözümü için sivil toplumun çabaları kadar siyasi irade de gerekiyor. Konferansa katılan Avrupalı bakan ve sivil toplum temsilcilerinin örnekleri de bunu doğruluyordu.
Yazarın Tüm Yazıları