’Ahmaklığın yürüyüşü’

TAHTA at Truva’nın önünde. Kentin kapısında bekliyor.

Truva’lıların bir bölümü, "biz bu atı almayalım" diyor, bir tehlike seziyor. Çoğunluk ise, "almaktan yana". Çoğunluk üstün geliyor, tahta at kente alınıyor. Alınmakla kalmıyor, tahta atın kente alınmasına karşı çıkanlar hapse atılıyor.

Tahta at Truva’ya alınıyor ve Truva tarihten siliniyor.

***

Önce İsveç Kralı XII. Karl deniyor. Onu yıllar sonra Napoleon izliyor. Aradan yaklaşık yüz elli yıl geçiyor. Bu kez Hitler benzer deneme içinde. Üçü de, kış koşularında Rusya’ya saldırıyor.

Her üç deneme sırasında, birileri "kışın Rusya’ya saldırmayalım" diyor. Çoğunluk saldırmaktan yana. Çoğunluk üstün geliyor, Rusya’ya saldırılıyor. Askeri sefere karşı çıkanların rütbeleri sökülüyor.

Üç saldırı da, saldıranlar açısından felaketle sonuçlanıyor.

***

Sanayileşmiş ülkeler yoğunlaşan biçimde havaya karbondioksit gazı salıyor.

Uzmanların bir bölümü "bu kadar karbondioksit dünyada ısınmaya neden olur ve hepimiz zarar görürüz" diyor, insanlık için tehlike görüyor. Daha fazla para kazanmaktan yana olan çoğunluk, "o kadar zararlı değil" tezinde. Çoğunluk üstün geliyor, karbondioksit için önlem alınmıyor. Orada kalmıyor, pek çok ülkede bu uzmanlar "firmalarının çıkarlarına aykırı davranmakla" suçlanıyor, işlerinden oluyor.

Karbondioksit salgısı global ısınmaya yol açıyor. İnsanlık hızla bir felakete sürükleniyor.

***

İngiliz Kralı III. Georg’un hataları sayesinde İngiltere Amerika’yı yitiriyor, dev bir ülke doğuyor. Amerikan tekelleri "sadece biz kazanalım" hırsıyla az gelişmiş ülkelere saldırıyor, yıllar sonra ok onlara saplanıyor ve koca firmalar kartondan evler gibi yıkılıyor. Amerika Vietnam’da batağa saplanıyor.

Her olayda azınlık ve çoğunluk var. Her olayda çoğunluğun dediği oluyor, ancak tarih azınlığı doğruluyor.

HÜKÜMET EDENLER

Amerikalı tarihçi Barbara Tuchman muhteşem bir kitap yazıyor. "The March of Folly". Ahmaklığın Yürüyüşü. Almanca tercümesinde biraz daha ileriye gidiliyor. Kitap Almanca’ya "Die Torheit Der Regierenden" başlığı ile çevriliyor. Hükümet Edenlerin Sersemliği.

Tuchman, yukarda bazı örneklerini aktardığım gibi, kitabında tarihteki belli olayları inceliyor. Her seferinde şu sonuca varıyor:

"Dünyanın herhangi bir coğrafyasında ve herhangi bir zamanında, o ülkede yaşanan olaylarla ilgili, birileri mutlaka doğruları söylüyor. Ancak, doğruyu söyleyeler azınlıkta. Oysa, onlara kulak verilmiş olsa, o ülkelerde tarihin akışı çok başka olabilirdi."

Elbette, çoğunluk da, doğruları buluyor. Çoğunluk ya da azınlık, doğruyu söyleyen kim? Sorun, o anda doğruyu kimin söylediğini bilmek.

Bunun için fal bakmaya gerek yok. Azınlığın da, haklı olabileceğini bir an için düşünmek yetiyor. İki görüşü de, dinlemek, tartmak. Bunun için erdem gerek.

Çoğunluğa sahip olmanın cazibesiyle, kendini hep haklı görmek, çevrenin bu haklılık duygusuna tuttuğu temponun sihrine kapılmak, insanları, kurumları ve ülkeleri felaketlere sürüklüyor.

Amerikalı tarihçi bu tutumu "Ahmaklığın Yürüyüşü" olarak niteliyor.
Yazarın Tüm Yazıları