Bilim insanları Atatürk’ü anlattı… 100 yıl önce geleceği gören vizyonu adım adım keşfedin!

Tarımla kalkınan ama sırtını bilime dayamış bir ülke
Uzun süren savaşlara tanık olup, yokluk ve yoksulluk ile yüzleştikten sonra sıfırdan bir devlet kurmanın zorluğunu yaşayan Atatürk’ün, tarımsa üretime neden bu kadar önem verdiğini araştırmacı-yazar Bilsay Kuruç konferansın ilk gününde anlattı. Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözüyle basit tarımla uğraşan köylüleri çiftçiliğe teşvik ettiğini ve “Cumhuriyet, köylüler ülkesinde bir büyük iddia olarak kuruldu. O büyük iddia da 1919’da Samsun’da başlıyor” diye söze devam eden Kuruç, Türkiye’de 1931 ile 1947 arasında üretilen rezervlerin çiftçiler tarafından üretildiğini de sözlerine ekledi. Atatürk’ün cumhuriyetin ilk yıllarındaki bilimsel altyapı odaklı çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir ve Prof. Dr. Burcu Özsoy gibi isimler, uluslararası alandaki başarılardan bahsederek cumhuriyetin bilime dayalı gelişme vizyonuna vurgu yaptılar.

Bağımsızlığın en güçlü sigortası: Eğitimli insan kaynağı
Yeraltı ve yerüstü kaynaklardan yoksun, altyapısı zayıf ve hazinesi boş bir ülke için en büyük kaynağın, Atatürk’ün gelecek vizyonuna uygun olarak yetiştirilen eğitimli nesiller olduğunu söyleyen konuşmacılar, bağımsız bir ülke olabilmenin en önemli şartının iyi eğitimli insan kaynağı olduğunu da vurguladılar. Konferansın ilk gününde bir toplumun gelişimi için en önemli unsurun insan kaynağı olduğuna dikkat çeken Bilsay Kuruç, “Türkiye’nin en önemli açığı döviz açığı değildir, en önemli gerçek açık insan açığıdır. Çünkü bizim tek gerçek kaynağımız insandır. Yüzyıllar öncesinden gelen teknik bilgi birikimimiz, aydınlanmadan gelen ufkumuz olmadığı için kaynağımızın gerçek değerini ancak birlikte inşa ederek yaratabiliriz. Diğer açıkları ödeyebiliriz. Cari açığı, bütçe açığını telafi etmek mümkündür ama insan açığını ödeyemeyiz” sözleriyle Atatürk’ün yetişmiş insan vizyonuna da açıklık getirdi.

Geleceği gençlerin gözüyle anlamaya çalışan bir vizyon
Cumhuriyeti kurarken gençleri sadece bir paydaş olarak değil, geleceği bizzat şekillendirecek olan enerjinin ta kendisi olarak gören Atatürk, bilim, sanat, eğitim ve spor gibi hemen her alanda onların azmine umut bağlamıştı. Sadece umut bağlamakla kalmayıp, genç devletin kısıtlı imkanlarını onların eğitimi için değerlendirmekten çekinmeyen bu vizyoner liderin ne kadar haklı olduğunu zaman içinde tüm dünya görmüştü. Konferansta gençlerin farklı alanlarındaki başarılarına değinen konuşmacılar, özellikle yurt dışında eğitim ve tecrübe sahibi olduktan sonra Türkiye’de çalışmaya başlamanın ve bu birikimi başkalarıyla da paylaşmanın önemini vurguladılar.

Kadınların omuzlarında yükselen bir başarı öyküsü: Cumhuriyet
Bir asır önce, endüstriyel devrimini yaşamış ve toplum dinamiklerini evrimleştirmiş ülkelerde bile hak ettikleri eşitliğe kavuşamamış olan kadınlar, Atatürk’ün gelecek vizyonunda kilit önemdeydi. Toplumun yarısını çalışma ve sosyal hayatın dışında bırakan gelenekselci anlayışa cesurca karşı çıkan Atatürk Cumhuriyet’in ilk yıllarında hızla bu durumu tersine çevirmiş ve kadınları cumhuriyetin kaderine ortak etmişti. Konferansa katılan UNESCO eski Genel Direktörü Irina Bokova Atatürk’ten “Kendi döneminin en ilerici liderlerinden biriydi. Eğitimi, kadın haklarını, bilimsel araştırmaları, kültürel mirasın korunmasını destekledi” diye bahsederek başladığı konuşmasında, asıl değerli olanın özellikle kadınlar hakkındaki tüm bu vizyonun, dönemin en ilerici devletlerinde bile kabul edilmesi zor detaylar içermesine rağmen kararlılıkla uygulamaya koyması olduğunu da sözlerine ekledi.

Genç cumhuriyetin en değerli iktisat atılımı: Türkiye İş Bankası
20. yüzyılın henüz ilk çeyreğinde, yokluk içinde kurulmuş genç bir devletin dünyadaki iktisadi değişimi çok erken algılayıp, büyümenin temellerinden biri olarak çağına göre ilerici bir bankacılık sistemini önemsemesi kolay rastlanan bir durum değildi. Bir ülkeyi tarımı, sanayisi, eğitimi, alt yapısı ve tüm kurumlarıyla baştan yaratmak için iktisadi özgürlüğün olmazsa olmaz olduğunu bilen Atatürk, Türkiye İş Bankası’nın kurulmasını hayati önemde görmüştü. Konferansın ikinci gününde konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Atatürk’ün konuya gösterdiği hassasiyeti o dönem telaffuz ettiği “Vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen, tam manasıyla modern ve millî bir banka kurulması…” sözleriyle anlattıktan sonra, Türkiye İş Bankası’nın daha azla daha fazlasını başarmak için kurulan ve her zaman bir bankadan çok daha fazlası olan bir Cumhuriyet kurumu olduğunu vurgulayarak konuyu kısaca özetledi.

100. yaşını kutlayan dev bir başarı hikayesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, arkasında bıraktığı bu büyük zaman diliminin tamamına tanıklık eden, büyümesinde büyük rolü olan Türkiye İş Bankası, Atatürk’ün bir asır önceki ilerici vizyonunu yeniden hatırlatmak için bir konferans serisini hayata geçirdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasıyla başlayan, İlber Ortaylı, Yuval Noah Harari, Irina Bokova, Bilsay Kuruç gibi birçok ismin konuşmacı olarak katıldığı “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” adlı konferans serisine ait tüm detaylara buradaki linkten ulaşabilir ve konuşmacıların ağzından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyet hayaline ortak olabilirsiniz.

İlandır.