Güncelleme Tarihi:
İkizlerinizin olacağını duyduğunuz anda ne hissettiniz?
Pelin Akil: Çifte mutluluk, çifte şaşkınlık, çifte heyecan duymuştuk çok net hatırlıyorum. İlk lafım “Ne yapacağız biz şimdi?” olmuştu. Sudan çıkmış balık gibi… (Gülüyor)
Anıl Altan: Çok ilginç bir hikaye. Biz ilk 2-3 ay tek bebek bekliyorduk. Doktorumuza gittiğimiz kontrollerde Pelin hep “Yanında bir noktacık daha var, o ne?” diye soruyordu. Doktor da “Leke, yansıma” diye geçiştiriyordu ama bir sonraki kontrolde ultrasonda yaklaşık 10 dakika ekrana bakakaldı doktor ve cevap vermeyince biz ters bir şey var sandık ama sonunda “İkizmiş” dedi. O an çok sevindik ve çok duygulandık. O anki duyguların kelimelerle tarifi imkansız... Tek bebekten sonra ikinci bebek haberini de almış olduk ve hemen doktorumuzu değiştirdik. (Gülüyor).
Hamilelik döneminde en zorlandığınız konu neydi?
Pelin Akil: Çoğul gebelik zaten riskli bir süreç ama bizim başka özel bir durumumuz daha olmuştu bebeklerle ilgili. Bebekler anne karnındayken ameliyat oldular. Çok korkuyordum, hep dua ettim ve önce Allah’a sonra doktorum Prof. Cihat Şen’e bırakmıştım kendimi. Şükürler olsun her şey yolunda gitti. Bir de domuz gribi olmuştum, yüksek tiroidim vardı, nabzım çok hızlıydı, ayrıca çok kilo vermiştim. Hamilelik sürecim komple zorluydu benim için.
Doğuma nasıl hazırlandınız? Birlikte doğuma hazırlık eğitimlerine katıldınız mı?
Pelin Akil: Çok okudum, çok dinledim, izledim ve evet Anıl’la örneğin bebeklerin uykularıyla ilgili bir eğitimciyle görüştük. Ama yaşadıkça hayat bambaşka oldu ve okuduğum hiçbir şeyi hatırlayamadım. İçgüdülerime güvendim her anne gibi, her çocukla olan hikaye bambaşka oluyor.
Anıl Altan: Çok kitap okuduk. Bir de doğum koçu ve uyku eğitmeni ile çalışmalarımız olmuştu. Çocuklar doğunca bunların yüzde 10’u işe yarıyor :) Minikler kendi yollarını belirliyor. Her bebek başka bir dünya. Genel geçer kurallar tabii vardır ama aynı değerlendirmemek lazım. Tabii hamilelik süreci, doğum ve sonrasında nelerin sizi beklediğini yine de önceden öğrenmek, tecrübe etmişlerden dinlemek önemli.
Hamilelik ve emzirme dönemi uzun bir süreç. Hele iki çocukla bu daha da zor olmalı. Psikolojik olarak bu süreci nasıl yönettiniz?
Pelin Akil: Emziren bir annenin ihtiyacı olan en önemli şey uyku ve sağlıklı beslenme. İkizlerle bu zorlu süreci iyi yönetebilmemizin en önemli sebebi yoldaşım, kocam Anıl, sonra da annelerimiz. Onlar olmasaydı şu an bu psikolojide olmazdım ve çok daha zorlanırdım. Emzirmek dünyanın en güzel duygusuydu benim için ama tabii ki emzirememek dünyanın sonu değil. İkiz bebek ve aynı anda acıkıyorlar, birlikte emzirmek çok zor, sürekli sağım yapıyordum. Bir uyanmada birini, sonraki uyanmalarında diğerini emziriyordum. Diğerine Anıl veya anneler sağdığım sütü veriyorlardı. Of yine hatırladım. Çok yorulduğumu, günlerce ağladığımı hatırlıyorum. Bu süreçte destek çok önemli. Güzel kocam bu kadar güzel bir baba olmasaydı ben şu an çok kötü bir psikolojide olabilirdim. Şu an da çok normal olduğum söylenemez (Gülüyor).
Onlarla ilk göz göze geldiğiniz anın tarifi mümkün mü? Neler hissettiniz?
Pelin Akil: Epidural muhteşem bir buluş gerçekten. İlk kucağıma aldığım an dün gibi. “Mucizesiniz siz” dediğimi hatırlıyorum burnumun direği sızlayarak. Tarifi mümkün değil, bu aşk tarif edilemez. Dünyanın tekrarı olamayacak, en muhteşem duygusu. Allah isteyen herkese nasip etsin.
Anıl Altan: Doğuma ben de girdim hem Pelin’in yanı başında olup ona destek olmak, kuvvet vermek elini tutmak için ve hem de bu mucize ana, kızlarımın dünyaya geldiği ana beraber tanıklık etmek için... İlk gördüğüm an vücudumdaki bütün kaslarda gevşeme olmuştu ve ağlamama engel olamamıştım. Gerçekten tarifsiz…
Bebeklere isim seçerken zorlandınız mı? Bir değil iki isim bulmak bir de birbiri ile uyumlu olsun diye çabalamak ne kadar zamanınızı aldı?
Pelin Akil: Instagram’da takip ettiğim bir annenin kızının ismiydi Alin. Çok güzel bir kız çocuğuydu, çok etkilenmiştim. Hem Anıl ve benim ismimize benzerliğinden, hem de anlamının güzelliğinden “Bir kızım olursa ismini Alin koyacağım.” diyordum hep. Allah bir değil iki tane nasip edince Alin ve Lina’nın hem kardeş olarak hem de isim olarak birbirlerini tamamlayacaklarını düşündük. Lina’nın da anlamı çok güzeldi ve aynı harfleri taşıyorlardı. Duru Lina ve Doğa Alin koymaya karar verdik. Çok da güzel oldu.
Anıl Altan: Aslında çok zamanımızı almadı. Pelin hep Doğa ve Duru (ilk isimleri) isimlerini sevdiğini söylerdi ve Alin (ışığın kaynağı) ismini de çok sevdiği için onu da çok önceden belirlemişti. Ben de Lina ismini çok istiyordum. Hem de benim ismimin tersi olması ayrı güzel olmuştu. Doğa Alin-Duru Lina olarak karar vermiş olduk.
Pelin Akil: Ben hala lohusayım. Şaka yapmıyorum. Duygu geçişlerim, hormonlarım, vücudumdaki değişimler hala tam gaz devam etmekte. Ama tabii o ilk zamanlar, o uykusuzluk, dalgınlık, yorgunluk çok acayip duygular ama kıymetli de bir yandan. Anneliğin en özel, en kendini dinlediği, sorguladığı ama bir yandan da elbet geçeceğini bildiği, inanmak istediği zamanları. Hamileyken beyaz sabuna aş eriyordum çok fazla :) Lohusalıkta aşermem olmadı ama emzirirken tatlı krizlerim fazlasıyla oldu.
Anıl Altan: Pelin’in elma gibi limon yediği ve çaktırmadan beyaz sabun kemirdiği bir dönem oldu, tüm evi beyaz sabun kokularıyla donatıyor ve tüm kıyafetler beyaz sabunla yıkanıyordu.
Alin ve Lina’nın bakımı konusunda size büyükanneler yardımcı oluyor bildiğimiz kadarıyla. Kendi annelerinizle çocuk bakımı konusunda anlaşamadığınız konular var mı?
Pelin Akil: Hem de nasıl yardımcı oluyorlar, ilk doğdukları günden beri. Anlaşamadığımız yerler pek olmuyor. Zaten mantık aynı olunca aynı yerde buluşuyoruz. Daha doğmadan bize dedikleri ve sürekli tekrarladıkları şey de şuydu “Siz nasıl büyütmek isterseniz biz o şekilde yanınızda olacağız.” ve öyle de oldu gerçekten. Kesin farklı düşündüğümüz yerler oluyordur ama bize hiç hissettirmeden bizim tercih ettiğimiz yoldan beraber yürüdük, yürüyoruz. Analar baş tacımız Allah onlardan bin kere razı olsun.
Anıl Altan: İkisine de ne kadar teşekkür etsek azdır. İlk günden bugüne her anlamda yanımızda oldular. Tabii jenerasyon farkından dolayı onların dönemiyle farklılıklar, yenilikler oluyor ama onlar bizim kararlarımıza saygı gösterip o doğrultuda yardımcı oluyorlar. Beraber öğreniyoruz. Annem de ikiz büyütmesine rağmen kendi zamanıyla farklılıklar olduğunu söylüyor.
Çocuk sahibi olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
Pelin Akil: Tek çocuk olarak büyüdüğüm için annem çok üzerime düşerdi (ki hala öyle) ve ben bunu çok eleştirirdim “Asla senin gibi bir anne olmayacağım. Biraz kendini düşün.” dediğim zamanları dün gibi hatırlıyorum, ki halt etmişim. Annemden daha düşkün bir anne oldum. Bunu hala doğru bulmuyorum. Anne her şeyden önce bir kadın. Kendi zevkleri olan, kendi istekleri, kendi dünyası olan bir kadın. Anne olunca “kendi” diye bir şey kalmaması bir tercih. Çocuklarımıza kendimizi süpürge etmek yerine onlarla arkadaş olmak, yoldaş olmak da bir tercih. Ben ilk söylediğim gibi bir anne olmaya giderken bazen kendimi silkeliyorum ve inanın ikinci söylediğim türden biri olduğunuzda çocuklarınız da size daha bir hayran oluyorlar. Biz zaten onların hastasıyız :)
Anıl Altan: İlk dönemlerde uykusuzluk çok zorluyordu. Şimdi de çok hareketlendikleri için alt değiştirme maceramız başladı. Ama Sleepy’nin külot bezi sayesinde hızlarına yetişebiliyorum. Doğduklarından bu yana kullanıyoruz Sleepy’nin bezlerini zaten. Külot bez, özellikle yaz ayları için Jean bez çok kurtarıcı, son derece pratik oldu bizim için. Ben de hızlıca altlarını değiştirebiliyorum artık.
Pelin Akil: İlk zamanlar özellikle ikisi de aynı anda acıkınca çok stres olup zorlanıyordum. Çok hareketlenmeye başladıklarında da cırtlı bez giydirmek çok ama çok zorlaşmıştı. Ama Anıl’ın da dediği gibi Sleepy külot bezi keşfettikten sonra hayat bir anda kolaylaştı, hatta ayrı bir boyut kazandı.
Anıl Altan: Malum ikizler büyüdü, oldukça da hareketlendiler. Birisini bezlerken öbürü kaçıyor. Sleepy külot bezi değiştirirken hızlıca hareket edebiliyorum ve onların da hızına yetişebiliyorum. O kadar hızlılar ki inanamıyorum.
Özellikle çocuklar olduktan sonra sürekli yapmak istediğiniz ama ertelemek zorunda kaldığınız bir şey var mı?
Pelin Akil: Bizi takip edenler bilir, biz gezmeyi çok seven bir çiftiz ve en büyük hayalimiz de çocuklarımızla bu gezi hikayemize devam etmek. Şu an dünyayı saran koronadan dolayı herkes gibi biz de evlerimize kapandık ve bu sürecin bir an önce geçmesini diliyoruz.
Anıl Altan: Bizim yakın çevremiz ve takip edenler bilirler, işlerimizden geri kalan zaman da seyahat etmeyi, yeni yerler görmeyi, keşfetmeyi çok severiz. Hatta hamilelik haberini aldıktan sonra 3 farklı ülkeye bilet ve otel rezervasyonları iptal etmiştik. Ama zaten corona virüsü yüzünden tüm dünya ertelemiş durumda. En kısa zamanda miniklerle keşfetmeye başlarız umarım.
Bazı aileler çocukları yabancı dili çok küçük yaşta öğrensin diye tercih ettikleri dilde konuşan bakıcılar tercih ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Çocukların yabancı dil eğitimi için nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Pelin Akil: Çocukları boş bir kitap olarak görüp onları dilediğimiz ve kendi istediğimiz gibi doldurmamalıyız diye düşünüyorum. Her şeyden önce onlar birey. Tabii ki de İngilizce öğrenmelerini istiyorum ve destekleyeceğim ama bir şeyi erken yapmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Zamanı gelince öğrenirler elbet. Biz de babayla aramızda ara sıra İngilizce konuşuyoruz kulak aşinalıkları olsun azıcık diye ama dediğim gibi her şeyin bir zamanı var.
Anıl Altan: Yabancı dil konusunda da şu an çok yoğun olmasa da aşina olsunlar diye aramızda İngilizce konuştuğumuz zamanlar oluyor. İleride de zamanı gelince birden fazla dil öğrenmelerini istiyoruz ve bu yönde destekleyeceğiz.
İştahsız çocuk genelde anne babaların en büyük sorunudur. Lina ve Alin’in yemekle arası nasıl? İştahsızlık sorunu yaşıyor musunuz? Çok faydalı diye yedirmek isteyip de asla yediremediğiniz bir şey var mı?
Pelin Akil: İkizlerden biri genelde diğerine göre zayıf olur. Doktorumuz ısrarla doğum kilolarına göre gelişimlerinin yolunda gittiğini söylese de bir ‘ana’ olarak ben bunu kafama takıyorum ara sıra. İkisinin de daha çok yemesini istiyorum. Çok yersiz bir istek olduğunun da farkındayım ama bu isteğime engel olamıyorum. Beni anlayan anneler el kaldırsın :)
Alin ve Lina’ın en sevdiği yemek ne? İkisi aynı şeylerden mi hoşlanıyor damak zevkleri birbirinden tamamen farklı mı?
Pelin Akil: Bamya yemeklerini çok seviyorlar. Şimdilik aynı şeylerden hoşlanıyorlar gibi görünüyor ama zaman bakalım ne gösterecek.
Kızlar daha çok anneci mi babacı mı?
Pelin Akil: Ben kimin hangi tarafta olduğunu çok iyi biliyorum ama söylemeyeceğim öyle kodlamamak için (gülüyor).
Üç kelimeyle Alin ve Lina’yı anlatmanızı istesek en baskın özellikleri olarak hangi sıfatları kullanırsınız?
Anıl Altan: Lina; meraklı ve afacan. Alin; naif ve neşeli. 3. kelime de ortak, ikisi de hayat dolu!
Pelin Akil: İnatçılar çünkü onlar da anneleri gibi birer Koç kadını (Gülüyor). Sevgi dolular ve oldukça meraklılar.
Bu sorumuz Babalar Günü’ne özel… Anıl Bey, aşağıdaki cümleleri tamamlayabilir misiniz?
Baba olunca anlarsın…
Günlerce yorulmadan sıkılmadan uykusuz kalmayı, koşulsuz sevgiyi ve bu güne kadar yapmadığın fedakarlıkları büyük mutlulukla yapmayı, endişeyi, sabahlara kadar uykularında onları izlemeyi, uykularında özlemeyi, sana dönüp güldüklerinde zamanın durmasını, onlar hakkında kurduğun hayalleri doya doya yaşamak için o anların gelmesi için can atmayı ama zamanın da çabuk geçmemesini, kucağına atlayıp güldüklerinde nefesinin boynuna çarpmasındaki huzuru.
Baba olmanın en güzel yanı…
Gözlerinin içine bakan evlatlar ve hayat boyu her adımının onlara yönelik olması, hayat için ekstra amaç ve anlam kazandırması...
Baba olmanın en zor yanı…
Kızlarımın her yeni tecrübelerinde, sevinçlerinde, yanlarında olmayı istemem, her şeylerine yetebilmem, ortak olabilmem ama bunun mümkün olmaması, ki doğru olan da kendi ayakları üstünde kendi yollarında aile kavramı ve sevgisini de kalbinde taşıyarak farkındalıkları yüksek bir şekilde dünyanın neresinde olursa olsun ilerlemeleri.
Anıl Altan: Daha sabırlı, planlı biri oldum diyebilirim. Sadece çocuklara karşı olandan bahsetmiyorum, bebeklerin koşturmacası içerisinde hem onlara hem işlere hem kendi sosyal hayatımıza, ilişkimize sağlıklı devam etmek için kaçınılmaz olan sabır, plan ve yetişme kaygısı olmadan geleni kabullenme.
Peki, sizce Anıl Bey nasıl bir baba Pelin Hanım?
Pelin Akil: Anıl hala geceleri kızların nefesini, ateşini, odanın havasını kontrol ediyor. Kızların üzerine titriyor. Bu kadar iyi bir baba olacağını hayal edemezdim. Kızlarım çok şanslı. İyi ki Anıl gibi bir babaları var.
Çocukların geleceği ile ilgili en çok hangi konuda kaygı duyuyorsunuz? Mesela şimdiden eğitimleriyle ilgili planlar yapmaya başladınız mı?
Anıl Altan: Bu pandemi sürecinden sonra bu işin ne kadar daha süreceği ve özellikle gelişme dönemindeki çocuklarım kendi yaşıtlarıyla koşturup oynayamaması, sosyalleşememesi üzüyor tabii. Sarılmak isteyip sarılamaması, okullarda mesafe olması, çocuklar arasında bir paylaşım olmaması ve tabii ki de sağlık beni korkutan ve üzen konular. Kısa zamanda eskisi gibi korkusuzca sarılıp koşturduğumuz mesafesiz günlere dönmemiz dileğiyle…
Kızlarla ilk projenizin için Sleepy tercih etmenizin sebebi neydi ve çekimleri nasıl geçti?
Pelin Akil: Sleepy zaten bizim kullandığımız üründü. Kendi kullanmadığımız hiçbir ürünü tavsiye etmiyor ve iş ortaklığına gitmiyoruz. Hareket özgürlüğü sağlayan Sleepy külot bez ailesi, bizim ve kızların favorisi. Kolayca giydirilip çıkarılan külot bez, bu pratikliği sayesinde bez değiştirmenin zorluğunu ortadan kaldırdı. Reklam filminin çekimleri de doğal akışında gerçekleşti, kurgu gibi olmadı. Bu açıdan çekimlerde de hiç zorlanmadık.
Anıl Altan: Malum ikizler büyüdü, oldukça da hareketlendiler. Birisini bezlerken öbürü kaçıyor. Sleepy külot bezi değiştirirken hızlıca hareket edebiliyorum ve onların da hızına yetişebiliyorum. O kadar hızlılar ki inanamıyorum. Külot bez serisi bu nedenle benim favori ürünüm, proje geldiğinde de çekincemiz olmadan kabul ettik.
Uzun süren bir pandemi döneminden sonra nasıl bir proje ile ekranlara dönmek istersiniz? Şu anda değerlendirdiğiniz projeler var mı?
Pelin Akil: Yeni normal süre içerisinde de bir projede yer aldık. Sleepy’nin külot bez serisi reklamı. Çocuklarımla oynadığım ilk reklam projesiydi. Benim için anlamı çok büyük. Mayo bez, külot bez ve jean bez reklamlarını çektik. Filmi sürekli izliyorum ve her izlediğimde duygulanıyorum. İleride beraber izleyeceğimiz harika bir anı oldu. Şu anda da görüştüğüm projeler var, aslında her an ekranlara geri dönebilirim.
Ev karantinasında yapmayı en çok özlediğiniz şey ne oldu?
Pelin Akil: Sevdiklerime sarılmak ama doya doya sarılmak. Bir de temasın olduğu bir sahne performansı izlemek. Tiyatro, dans gibi...
Anıl Altan: Karantina öncesinde bebekler uyuduğunda ya da annelerimize bırakıp Pelin le baş başa zaman geçirmek için yaptığımız planları özledim.
İkinizin özel bir şarkısı var mı?
Anıl Altan: Alicia Keys’in New York şarkısı ve Shape of My Heart’ı severiz.
Sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla kızlar dans etmeye bayılıyor. Ailecek dinlemeyi en çok sevdiğiniz şarkı hangisi?
Anıl Altan: Ailecek dinlediklerimiz de Aya ve Baby Shark (Gülüyor).
Son olarak sizce evlilik, aşkı öldürüyor mu? Sizce aşkı ne öldürür?
Pelin Akil: Bence aşkı ehlileştirme ve kendimizden bir tane daha yaratma çabamız öldürür. Neyse o. Onu olduğu gibi sevip o haline hayransan aşıksın demektir.
Anıl Altan: Hep söyledim evlilik değil insanlar birbirini tanımadan aynı eve giriyor o yüzden evlilik diye adı çıkmış. Önceden beraber bir zorluk yaşamadan veya yaşanan mutlulukta, üzüntüde tepkileri ve iletişimi yeni yaşadıkları için tökezlemeler oluyor. Evlilik sürecinde partnerini gerçek anlamıyla tanımaya başlıyorlar ve bu da hayalinde kurduğu adamdan ya da kadından çok farklı olunca hayal kırıklığı oluyor... Asıl evliliği ve aradaki ilişkiyi öldüren saygısızlık, iletişimsizlik, empati kuramama...
Röportaj: Sedef Batı