Güncelleme Tarihi:
Daiichi Sankyo’nun kurumsal yapısından ve Türkiye’deki faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Yüz yılı aşkın süre önce kurulan Daiichi Sankyo, Japonya’nın en büyük ilaç şirketlerinden. Avrupa bölgesine bağlı Türkiye Ofisi olarak kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılan yenilikçi ürünlerimizin yüzde 90’ını ülkemizde ürettiriyoruz. Hedefe yönelik tedavilerle hastaların yaşam sürelerini uzatmaya odaklı yenilikçi onkoloji ürünlerimiz de gelecek yıllarda portföyümüze katılacak.
Küresel ve yerel boyutta hedef ve stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz?
7 yılda 8 yenilikçi onkolojik ürünümüz kullanıma sunulacak. Bu gelişmeler, şimdiden marka değerimizi artırdı. Türkiye’deki gündemimiz kardiyoloji alanında lider olmak, onkolojide de lider konuma erişmek üzere hazırlıklara başlamak. Odağımızda; paydaşlarımız arasında yüksek bir memnuniyet oluşturmak, ülkemizin sağlık sistemine destek olmak, teknolojide öncü adımları atmak ve herkesin çalışmak isteyeceği bir şirket olmak bulunuyor.
Bize “herkesin çalışmak isteyeceği şirket” olan Daiichi Sankyo Türkiye’nin yönetim anlayışını ve sizin liderlik yaklaşımınızı anlatır mısınız?
Çalışanların kendilerini mutlu ve değerli hissedeceği çalışma koşulları önemli. Bir lider olarak önceliğim yaptığımız işle ilgili aynı duygu ve hedeflerde buluşmaktır. Ürünlerimizle pek çok insanı iyileştirdiğimizi hissetmek bizi güçlendiriyor. Çalışanlarımızın fikirlerini dinlemek, takım halinde çalışmak benim için çok değerli. Çok dinamik ve öğrenme iştahı olan bir ekiple çalışmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Meraklı olmak benim şahsen en önem verdiğim yetkinlik. Virüs tüm yaşamı değiştirdi, herkes gelecekten ne istediğini bilmekte zorlandığından sorup merak ederek keşif yapmaya çalışmalıyız. Ekibimizi deneysel olmaları ve başarısızlıktan korkmamaları için her zaman cesaretlendiriyorum.
COVID-19 pandemisi kurumların dijitalleşme süreçlerini hızlandırdı. Bu alanda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
İş süreçlerimiz ve eğitimlerimiz dijital ortamda kesintisiz olarak devam ediyor. Hekimlerle bilgi alışverişimiz de dijital platformlarımız üzerinden yürüyor. Hekimlerin deneyimlerini meslektaşlarına aktardığı canlı yayınlar çok ilgi görüyor ve interaktivite çok yüksek. Kardiyoloji alanı uzmanlık dernekleri ve web sayfaları aracılığı ile değer katan programlara hızla başlayarak multi-channel pazarlamanın bir adım ilerisi olan omni-channel tanıtım modelleri ile tüm kanalların stratejik yönetimini yapıyoruz. Hastalar COVID-19 riski nedeniyle hekimleri ile görüntülü görüşme yaparak tedavilerini sürdürmeye başladılar. Türkiye’de ilk kez uygulanacak olan birçok dijital projeyi pilot olarak denemeye başlarken ekibimize de dijital yetkinlikleri yüksek yeni arkadaşlarımız katılmaya başladı.
Pandemi sürecinden sonra yeni normale ve geleceğe taşınacak şirketlerin benimsemesi gereken yönetim anlayışını nasıl özetlersiniz?
Müşteri odaklı ve çevik kurumların öne çıkacağını görüyorum. Finansal olarak istikrarlı, dönüşüme yönelik altyapı yatırımlarında cesur, iş hedeflerini sadeleştirmiş, meraklı bir şekilde paydaşlarını dinleyen, çalışanını süreçlerden ziyade sonuçlar ile değerlendiren, dijitalleşmeye ve esnek çalışmaya uyumlandırmış kurumlar öne çıkacak. Aslında Daiichi Sankyo Türkiye gibi kurumlar diyebilirim.
Duygusallığın öne çıkacağı yeni dünyada şirketlerin birinci odağı insan olacak. Şirketimizin en değerli varlığı çalışanlarımızın bu dönemde iyi hissetmesi için onlara özel projeler başlattık, şeffaflık ve güven açısından şirketimizin durumu hakkında online olarak bilgi veriyoruz. Napoleon’un “Liderin görevi gerçekliği tanımlayıp, umut vermektir” sözü gibi görünen geleceği anlatıp, görünmeyen geleceği beraber konuşmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın evlerine gönderdiğimiz sürprizler ile onları ve ailelerini dinamik tutmak için çaba gösteriyoruz. Geliştirdiğimiz bir mobil aplikasyon ile iş ve sosyal hayatımızdan paylaşımlar yaparak fiziken uzaktayız ama kalben çok yakınız. Duygu ve hedef birliği sağlanması, zor zamanlarda ekipleri daha yaratıcı kılıyor.
Şirketler, karar alma süreçlerinde geleneksel hiyerarşi yerine katılımcı bir ortak akılla hareket edecek ve şirket içi demokrasi artacak. Yeni dönemde hem bağımsız olduk hem de herkes online olarak birbiri ile bağlantılı oldu. Artık aynı kurumsal hiyerarşi ile ilerleyemeyiz. Rol ve sorumlukları yeniden belirleyeceğiz. Çalışan tipleri farklılaşacak ve farklı iş modelleri olacak. Lider bu farklılıkları kucaklamalı, unvanın değil davranışlarının öne çıktığı ve herkesin fikrine değer verildiği demokratik ortam yaratmalı.
Son olarak da; ürün, hizmet ve iş yapış biçimlerinizde, paydaşlarınızın beklentilerine uyumlanmak üzere sürekli yenilenen esnek bir dijital yapıya sahip olmak rekabetçi güç sağlayacak. Dijitalleşme için mükemmeli beklemek yerine deneysel olup, her yaptığımızdan öğrenmek ve daha iyisi için merakla araştırmak başarımızı belirleyecek.
Pandemi sonrası; demokratik, duygusal ve dijital yönetim dönemi başlıyor diyebiliriz. İlandır...