Paylaş
BİR pazar günü daha eğlenceli konuyla başlangıç yapmak isterdim, ama Türkiye’nin gündemi, yaşadıklarımız buna izin vermiyor.
Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’la ilgili görüntüleri izlemişsinizdir.
Görüntülerde gaz maskeli, eli coplu ve sopalı kişiler sokaktaki gençleri dövüyor.
Hem de ne dövmek...
İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Hepimizin acısıdır. Bu olayı tüm verilere bakıp er geç çözeceğiz” demiş.
Dilerim, bakanın verdiği söz en kısa sürede yerine getirilir.
Bir hukuk devletinde, gelişmiş bir demokraside suçlular mutlaka bulunup adalete teslim edilmeli...
Bu kişilerin bulunması Korkmaz Ailesi’nin üzüntüsünü azaltmaz belki, ama toplumsal vicdanı biraz olsun rahatlatır.
Bazı görüntülerin MOBESE kayıtlarında olduğu, bazılarının ise yer almadığı söyleniyor.
Peki, MOBESE’nin hiç olmadığı, hiç görüntü almadığı yerler...
***
İzmir de işte o kentlerden biri...
Kentin bazı bölgeleri 24 saat izlenirken, bazı yerlerinde ise hiç kamera bulunmuyor.
Bu konuda çok geç kalındı.
Sisteme rağmen şiddet olaylarının önüne geçilemiyor belki, ama caydırıcı olduğu da bir gerçek...
Gezi protestolarının devam ettiği günlerde haber merkezlerine birçok telefon geldi.
İhbarlar Eskişehir’de olduğu gibi eli sopalı bazı kişilerin sokakta yürüyenleri gelişi güzel vurduklarını, vatandaşın tepkisine rağmen bu olaylara engel olamadıklarını söylüyordu.
“Kim bu eli sopalılar...” manşetlerini hatırlayın, bu haberi ilk kez Hürriyet EGE’de yayınladıktan bir gün sonra Hürriyet ana gazeteden devam ettirdi.
Belki de Gezi olaylarının hafızalarda kalan birkaç görüntüsünden biri işte bu fotoğraftı.
(Bir diğeri de yine İzmir’de, Kordon’da çekilen bir grup polisin gençlerin üzerine yürüyüp, içlerinden birinin de genç kızın saçlarından çektiği görüntüydü.)
***
Telefonlar İzmir’in birçok yerinden geliyordu. Ama İzmir Emniyeti’ne olayları incelemesi için tek adres veriyorum.
Alsancak’ta Şehit Nevres Caddesi’nde, Swiss Otel’in yan sokağında balkondan vatandaşın sesleri kısılırcasına bağırmalarına, ikazlarına rağmen eli sopalı kalabalık bir grup önlerine gelene sopalarla giriştiklerini söylüyorlar.
Burada MOBESE’nin olup olmadığını bilmiyorum.
Ama bu bölgede oturanlarla konuşsalar en az görüntüler kadar bilgi sahibi olacaklarına da eminim.
Çünkü, eli sopalıların saldırdıkları ne protestoculardı, ne de zaman zaman dile getirilen marjinal gruplar...
Bu insanlar sadece evlerine gidiyorlardı ya da yemek yedikleri restoranlardan arabalarına doğru yürüyorlardı.
***
Eskişehir’deki Ali İsmail Korkmaz olayındaki gibi İzmir’de de toplumun huzurunu bozan, şiddeti körükleyen ve olaylara karışan kişileri bulmak emniyetin görevidir.
Demek ki
GEÇEN gün İzmir Valisi Mustafa Toprak ile konuşuyorduk, şöyle dedi:
“Bu görüntüler hiçbir kente yakışmaz, ama İzmir’e hiç yakışmamıştır. Olmamış gibi yapamayız, yaşanmamış gibi kabul edemeyiz. Devlet şeffaf olmalı, toplum ancak böyle rahatlayabilir...”
Çok doğru...
Vali Toprak, kısaca şöyle söylüyor:
“Mış gibi yapamayız...”
Türkiye, “mış gibi” yapanlardan çok çekmedi mi?
“Yapıyormuş gibi, sonuçlandırıyormuş gibi, sorunları çözüyormuş gibi” yapıp olayları zamana yaymadık mı?
Hep öyle yaptık.
Ve zannettik ki...
Vatandaş unutur...
Demek ki, toplum unutmuyormuş.
Demek ki, hafızalar hep tazeymiş.
Demek ki, konuşmadan, uzlaşmadan insanlar rahatlayamıyormuş.
Aylin Kotil
ŞUNA seviniyorum.
Bütün olumsuzluklara, bütün eksiklere, bütün dayatmalara, bütün eğriliklere, bütün yanlışlara rağmen demokrasimiz kendi içinde olgunlaşıyor.
Zor biliyorum...
Bazı olaylar hepimizin canını sıkıyor, bazı gelişmeler karşısında çekip gitmek istiyoruz.
Bu ruh hali zaman zaman hepimizde var.
Ama şu yaşananlardan herkes kendine göre dersler çıkardı.
Gençler müthiş dersler verdi bizlere...
Biz aslında onların “Türkiye’den kaçmak için fırsat kolladıklarını” düşünüyorduk.
Gerçek hiç de öyle değilmiş.
Gençlerimiz ülkelerini çok seviyorlarmış ve demokrasimizin güçlenmesi için her türlü mücadeleye hazırlarmış.
Bir kez daha ortaya çıktı ki, bizim kadınlarımız da çok cesurmuş, ne istediklerini çok iyi biliyorlarmış, toplumda en önemli rolleri onlar üstleniyorlarmış.
İşte Aylin Kotil de onlardan biri...
Aylin Kotil neden yürüyor?
Sadece seçim barajının kaldırılması için mi?
Hayır... Herkes gibi onun da bir adalet talebi var.
Toplumsal adaletin ancak özgür bireylerle olabileceğini söylüyor.
Ve bir farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Türk insanı mizahı siyasete yeniden getirdi.
Ama bir şeyi daha ortaya koydu, bazen bir insanın bile dünyayı, yaşadığı ülkeyi değiştirebileceğini...
Bunu da en çok kadınlarımız bizlere hatırlattı.
Paylaş