Adalet Bakanı'ndan çağrı

ADALET Bakanı Cemil Çiçek, ‘‘Türk Ceza Kanunu reform tasarısı, Alt Komisyon'da Eylül'e kadar tartışılacak. Biz bütün görüşlere açığız. Herkes, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar görüşlerini, taleplerini Komisyon Başkanı'na ya da üyelere iletebilirler. Biz tasarının en geniş biçimde tartışılmasını istiyoruz’’ diyor.

Bakan'ın dün sabah beni telefonla aramasının nedeni üç hafta önce Türk Ceza Kanunu reform tasarısıyla ilgili yazdığım bir yazıydı.

Orada şöyle diyordum:

‘‘Türk Ceza Kanunu tasarısı kadın erkek eşitliği ilkesini çiğniyor. Örneğin tecavüzü, şikayet durumunda suç sayan, çocuklara yönelik tecavüzde ‘‘rıza’’ koşulu arayan ve bunu hafifletici sebep kabul eden bir ceza kanunu ile Avrupa yolunun olmazsa olmazı, zihniyet değişimi mümkün değil.

Bağımsız Adalet Bakanı Aysel Çelikel döneminde kadın örgütlerinin görüşleri alınarak tasarıya eklenen düzenlemeleri AKP rafa kaldırmış. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu değişikliği hangi gerekçeyle savunuyor biliyor musunuz? ‘‘Herkesi memnun edemeyiz’’ diyor. ‘‘Herkes’’ kim acaba? Kadınlar olmasın? Bu bakış açısıyla binlerce uyum paketi hayata geçirilse bile uyumsuzluk sonsuza kadar devam eder.’’

Bu sözlerime karşı Bakan Çiçek, ‘‘Tabii bütün görüşler arasında bir ortak nokta bulmak zorundayız. Biz bu yüzden tartışmaya açtık tasarıyı’’ diyor. ‘‘Bugüne kadar her hükümet değişikliğinde tasarı geri çekilmiş. Ama artık sonuca ulaştırmak zorundayız. Eksiği gediği olabilir. Alt komisyonda tartışılır, Türkiye zaman kaybetmez. Ama geri çekilirse iş uzar.’’

Bu açıdan Bakan'a hak vermemek mümkün değil.

13 Mart 1926 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nun 592 maddesinden bugüne kadar sadece 54 maddesinde değişiklik yapılmış. Bırakın Avrupa ile uyumu, bu yasa Türkiye'nin bugünkü koşularıyla bile uyumsuz. Vakit kaybetmeden değişmesi gerekiyor.

Ama eleştirilerin de dikkate alınması lazım.

Bu noktada iş başa düşüyor. Sivil toplum örgütlerimize, vatandaşlara yani kendimize.

Otuz yılda üç darbe atlatan bir ülkede sivil toplumun rüştünü ispatı kolay değil.

Ama artık kendi haklarımızın takipçisi olmak zorundayız.

Bakan'ın çağrısını değerlendirmenin, reform sürecine aktif olarak katılmanın tam zamanı.

Avrupa Birliği üyeliği için gerekli olan da bu değil mi?

* * *

ADALET Bakanı Cemil Çiçek, reform çalışmalarında CHP ile çok uyumlu çalıştıklarını söylüyor. ‘‘Avrupa Birliği meselesi milli bir meseledir. Eğer bunu başarırsak onurunu CHP ile paylaşmaya hazırız’’ diyor.

‘‘Önümüzde zaman kalmadı’’ diye de ekliyor.

Evet Ulusal program ne yazık ki, AB'nin 21 Haziran Selanik Zirvesi'ne yetişemiyor. Altıncı uyum paketinde de sorunlar var.

Bakan Çiçek'e göre bunun nedenlerinden biri de ‘‘AKP'ye karşı peşin hükümlü yaklaşım’’.

‘‘İmar kanunda değişiklik getirerek, Türkiye'de yaşayan bazı yabancıların ibadet özgürlüğünü sağlamayı amaçladık. Bunun atında apartmanlarda mescit açtırma niyetinin yattığı ileri sürüldü. Oysa bu maddenin amacı başka.’’

Bakan bu konuda da bilgi veriyor. Türkiye'de son zamanlarda misyoner faaliyetlerinde artış gözlendiğini, Hıristiyanlığı yayma çalışmalarının arttığını, evlerde ibadethaneler açıldığını söylüyor bakan.

‘‘Bu maddenin esas amacı, bunların düzenlenmesi, yasal hak ve sorumluluk çerçevesi içine alınması. İnanç özgürlüğünün düzenlenmesi. Hükümete kaşı ön yargı yüzünden bu anlaşılamadı.’’

* * *

‘‘ŞİMDİ işin en zor taraf kaldı.’’
Adalet Bakanı Cemil Çiçek böyle diyor. Doğru. İşin bundan sonrası daha zor. Anayasal değişikliği gerektirecek düzenlemeler sırada bekliyor.

Ulusal programın, Mart ayında yayınlanan Katılım Ortaklığı Belgesi'yle uyumlu olması gerekiyor. Bundan önceki öyle değildi. Şimdi, neyin ne zaman yapılacağının takvime bağlanması gerekiyor.

Ulusal programın gecikmesinde, kurumların hazır olmaması da rol oynuyor.

Türkiye'yi Avrupa'ya taşımak sadece hükümetin iradesiyle sınırlı değil. Reform sürecini hızlandırmak hepimizin görevi.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türk Ceza Kanunu tasarısı konusunda herkesi görüş bildirmeye çağırıyor.

Haydi işbaşına.

Yazarın Tüm Yazıları