ABD Irak'ı bırakıp çıkabilir mi

SÖZLÜKTE ‘‘irrelevant’’ın tam karşılığı ‘‘konu dışı, ilgisiz, önemsiz’’.

ABD Büyükelçisi Pearson, çarşamba günü, Türk Amerikan İş Konseyi tarafından düzenlenen veda yemeğinde, Süleymaniye baskınını bu sözcükle ifade ediyor.

‘‘Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler sarsılmazdır. Zor zamanlardan geçerken 4 Temmuz kazasını konu dışı görüyoruz. Böyle bir şeyin hiçbir zaman yaşanmamış olmasını dilerdik.’’

Süleymaniye baskını, Türklerin algılamasında da ilişkilerin kalitesiyle hiçbir ilgisi olmayan bir anormallik taşıyordu.

Bir başka anormallik de çözümün askerlere bırakılmış olması. Askeri bir ‘‘kaza’’ gibi görünse de işin esası siyasi bir kriz ama siyasetçiler başından beri karınlarından konuştular.

Büyükelçi Pearson konuşmasında bu fırtınayı aşmanın formülünü de verdi: ‘‘Irak'ta ABD'nin perspektifini paylaşmak.’’

Irak'ta rejim değişikliği hedefini Amerikan dış politikasına yerleştiren emekli Büyükelçi Martin Indyk de, aynı gün İstanbul'da yaptığı konuşmada aynı mesajı verdi.

Clinton'un güvenlik danışmanı olmasına rağmen Başkan Bush'un Irak politikasına tam destek veren Büyükelçi Indyk, Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunları irdelerken tek nedenin Irak olduğunu söyledi. Özellikle de Kuzey Irak.

Çünkü artık koşullar değişmiş, Türk ve Amerikan orduları aynı topraklarda karşı karşıya gelmişlerdi.

* * *

BÜYÜKELÇİ Indyk, kendilerinin de Irak'ta toprak bütünlüğü, demokrasi ve ekonomik kalkınma istediğini söyledi. Türkiye'nin de aynı talepleri olduğunu biliyordu. Ama sorun aynı amaca farklı taktiklerle gidilmesinden kaynaklanıyordu.

‘‘Irak'ın komşuları Irak'ın içişlerine müdahale etmemeli. Ne İran, ne Suriye ne de Türkiye’’ dedi Büyükelçi Indyk.

Süleymaniye olayıyla ilgili soruşturma komisyonu kurulmasına, taraflar arasında zor da olsa ortak bir metin üzerinde anlaşma sağlanmasına karşın her iki büyükelçiden gelen mesaj da aynıydı.

İkisinde de bir hata yapıldığına ilişkin ima olmadığı gibi, Irak'ın içişlerine karıştığınız için böyle yol kazaları oluyor mesajı vardı.

* * *

ABD'nin, Irak'ta rejim değiştirerek bir taşla üç kuş vurmayı hesapladığı artık aşikar.

1. Saddam rejimini devirerek bölgedeki baskıcı rejimlere gözdağı vermek ve batıcı demokrasi hareketlerini cesaretlendirmek; 2. Irak ordusunu dağıtarak, İsrail'e yönelik askeri koalisyon tehdidini azaltmak. Ortadoğu barış sürecine hayat vermek. 3. Irak'a asker yığarak Suriye ve İran rejimleri üzerinde Amerikan caydırıcılığını artırmak.

ABD hedefine ulaşacak mı? Evet bölgede işler hiç de iyi gitmiyor. Washington gerilla savaşı ile karşı karşıya.

Büyükelçi Indyk, zorlukların farkında olduklarını söylüyor ama kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırıp Irak'ı terk etmelerinin mümkün olmadığının da altını çiziyor. ‘‘Kaybedemeyiz, çünkü bunu kaldıramayız’’ diyor.

Sadece ABD mi? Türkiye başta olmak üzere çok geniş bir coğrafya da ABD'nin her şeyi yüzüstü bırakıp çıkmasını kaldıramaz.

Teröre, radikal akımların güçlenmesine ve daha birçok bilinmez gelişmeye uygun ortam yaratacak böyle bir istikrarsızlık potansiyelini bu bölge kaldıramaz.

ABD Irak'a mahkum. İstese de çıkamaz. Bir taşla hedefteki üç kuşu bu şekilde vurabilmesi ise çok güç. Bunun tek yolu, ilişkileri ‘‘biat’’ koşulluğunun ipoteğinden kurtararak ittifak tabanını genişletmek.
Yazarın Tüm Yazıları