4 eleştiri, 4 yanıt

Güncelleme Tarihi:

4 eleştiri, 4 yanıt
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2006 23:16

Yazı eski maça ait
Ahmet Arabacıoğlu: 01.10.2006 tarihli Balıkesir’de aldığım gazetenizin 34. sayfasında "Paniğe hiç gerek yok" başlıklı yazının alt kısmı bir hafta önce oynanan maça ait. Şimdi uygun bir bahane bulup cevap vereceksiniz. Ben olaya başka bir açıdan bakmanızı rica edeceğim.

Haberin Devamı

Gazetelerin tüketici köşelerinde şikayetler çıkar. Bu gazetede de okumak istediğim bir haber yerinde değil. Güvenilir bir marka almak için piyasadaki çeşitli markalardan fazla ödeme yaparak kalite kontrolü yapılmıştır düşüncesi ile aldığım Hürriyet böylece defolu olmuyor mu?Temsilci’nin Notu: Eleştirinizde haklısınız. Parasını verip satın aldığınız bir ürün olarak Hürriyet’te sözünü ettiğiniz tür eksiklikleri gidermek için bu tür uyarılarınız çok yararlı oluyor.Oynanmış fotoğraflarAltuğ Yücel: İnternet sayfanızdan bir haber: Nette dolaşanlar: Basra Körfezi’ndeki petrol pompası, uyuyan kedili dağlar ve diğerleri. Linke girip baktım. Fotoğrafların altındaki WORTH 1000 logosunu gördüm. Bu bir internet sitesine ait. Photoshop kullanıcılarının girdiği ve çeşitli alanlarda çalışmalarını gönderdiği yani orada bulunan tüm fotoğrafların "üzerinde oynanmış" olduğu bir site. Sitenin amacı bu. Bu resimleri doğa harikası gibi sunan "gazeteci" arkadaşımı kutluyorum.Hürriyet İnternet Editörü Arzu Çakır: Fotoğraflar zaten "Nette dolaşanlar" başlığı altında yer alıyor. Kaynağı da okurun belirttiği gibi fotoların üzerinde yazıyor. Fotoğraflarla oynanıp oynanmadığıyla ilgili herhangi bir iddiamız yok. İnternette dolaşan fotolardan derlenmiş bir galeri." İtici başlıklarHakan Günen: Her türlü kaza haberi, hem gazetede hem de doğal olarak aynı yazıyı içerdiği için internet sayfanızda "DEHŞET, FACİA, ÖLÜM..." gibi başlıklarla veriliyor. Bu tip başlıklar okuyucu için son derece itici başlıklar. Olayın vahametini anlatmak için doğrudan parçalanmış kollar bacaklar, ölümler, ölüler çağrıştıran başlıklar yerine aynı diğer yabancı gazete ve haber kaynaklarının yaptığı gibi, "Brezilya uçağı düştü" ya da "kayboldu" diye verebilirsiniz. Dikkat çekmek veya okunabilirliği artırmak için bu başlıkların yazılmasını Hürriyet’e yakıştıramıyorum.Temsilci’nin Notu: Değerlendirmenize katılıyor ve biraz da ötesine geçiyorum. Gazeteci olarak kullandığımız çarpıcı sıfatlar, gerçekten böyle sıfatlandırılmayı hak eden olaylar meydana geldiğinde yetersiz kalıyor. Küçük kalmışSerhat Ali Korkmaz: Yaklaşık 2 hafta önce Türkiye Avrupa spor arenasında ve hem de 16 yaş altında bir şampiyon çıkardı. Kübra Öztürk tüm rakiplerini geride bırakarak Avrupa Satranç Şampiyonu oldu. Bu başarı maalesef Hürriyet’te bile en arka sayfada sağ üst köşede küçük bir haber olarak karşımıza çıktı. Ben, Kübra ile bir Türk vatandaşı olarak gurur duyuyorum ve Türk halkının da bu başarıyı daha fazla duyması gerektiğine inanıyorum.Temsilci’nin Notu: Ülkemizde spor gazeteciliği hálá ağırlıklı olarak futbol gazeteciliği olarak yapılıyor. Hürriyet farklı sporlara sayfalarında yer verme konusunda öncü olsa dahi, eleştiriniz haklı. Satrancı çok önemli bir zihin faaliyeti olmasına rağmen klasik spor kategorisinde görmemekle birlikte, sözünü ettiğiniz başarının ve futbol dışı sporların Hürriyet’te daha geniş yer bulması gerektiği görüşünüze katılıyorum.Okur her zaman haklı değildirSalih Orkan’dan kısaltarak aktardığım şu mesaj geldi: "Köşe yazarlarınızla ilgili hiçbir konuyu gündeme almayacağınızı ifade ediyorsunuz. Bir Pınar Altuğ’dur gidiyor, ne yapıyorsunuz diyen okurlara, ’en çok okunan haber’ yanıtını veriyorsunuz. Gericiliğin, irticanın, hurafenin tavan yaptığı bir dönemde, ’Türbanlılar azaldı’ anketini savunuyorsunuz. Acaba Okur Temsilcisi mi, yoksa okurlara karşı gazeteyi savunma görevlisi misiniz?"Okurların önemli bölümü ancak çok ilgilendikleri bir konuda ve ancak düşünceleri olumsuz olursa tepki gösteriyor. Orkan’ın mesajı bu tepkilerin tipik bir örneği. Son sorusu da haksız bir suçlama içeriyor.Hürriyet’in birinci sayfasında yer alan ve okurların eleştirdiği birçok konuda eleştirilere katıldığımı yazdım. O zamanlarda da Orkan’ın, ilgisini olumlu bir mesaj ile göstermesini beklerdim. Olmadı... Okur Temsilcisi, gazetenin kararıyla, gazete tarafından atanmıştır. Bağımsızdır; kendi profesyonel deneyimi, değerlendirmeleri ve vicdanı ile hareket edip, okur ile gazete arasında bir köprü olmayı hedefler. Okura gazeteyi, gazeteye okuru yansıtmaya çalışır. Ve kesinlikle bir mahkeme değildir. Okur Temsilcisi’nin her zaman okuru haklı bulması da söz konusu değildir.Aldığım okur mesajları, bazen bir haberin yayımlanmasının ezber bozduğu için büyük rahatsızlık yarattığını gösteriyor. Hoşumuza gitmeyen şeyleri duymak istememenin en önemli tehlikesi sansürdür; anımsatmak isterim.Siz olsaydınız ne yapardınız?Geçen hafta başında Amerika’nın Pennsylvania Eyaleti’ndeki bir okula düzenlenen saldırı ardından yayımlanan fotoğraflar, Amerika’daki Okur Temsilcileri arasında hararetli bir tartışmaya yol açtı. Tartışmanın nedeni, münzevi bir Hıristiyan tarikatı olan ve yaşam tarzları ile bugünkü Amerika’ya tamamen zıt tercihleri ile dikkat çeken Amish cemaatine dönük bu saldırıda ölen çocukların cenaze töreni sırasında çekilen ve bir küçük Amish kızı gösteren fotoğraftı. Okurlar, gazetelerin bu kızın fotoğrafının basılmaması gerektiğini gösteren mesajlarla ile okur temsilcilerini uyardılar. Benim de dahil olduğum yazışma ağında okur eleştirilerinin, özel bir cenaze törenine medyanın bu kadar ilgi göstermesinin saygısızlık olduğu üzerinde yoğunlaştığı belirtilirken, teknolojik olanaklardan yararlanmayı reddeden Amishler’in fotoğraf çekilmesine de karşı oldukları anımsatıldı.Peki siz olsaydınız ne yapardınız?İş Bursa’da, vergi İstanbul’danHemşericilik futboldan sonra vergi konusunda da yüzünü gösterdi."Yeşil timsahları kızdırmaya gelmez" cümlesi ile mesajını bitiren Kámil Büke, Hürriyet’in vergi uzmanı yazarı Şükrü Kızılot’un 31 Ağustos günü illerin vergilerdeki payına ilişkin yazısındaki rakamlara Bursa’dan esprili bir eleştiri getiriyor. Epey gecikme ile gelen bu mesajda eleştirilen yazı değil, Maliye Bakanlığı’nın vergi rakamları olduğu için Büke’nin değerlendirmesini buraya alıyorum."Türkiye’yi 18 il besliyor, diyen Sn. Şükrü Kızılot’un yazısına Bursa olarak kayıtsız kalamazdık ve konuyu hemen büyüteç altına aldık. Bu başlık altında ise Bursa’nın kaçaklarını listeleyelim dedik. İşte kazancını ve vergisini Bursa’da sağlayıp, İstanbul’a ihraç eden şirketler. Oyak Renault (7), Tofaş (9), Borçelik (29), Demir Döküm (57), Tat Konserve (85) ve Asil Çelik (106). Sn. Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan, Bursa’ya tahsis ettiğiniz her kuruş defalarca hak edilmiştir. Hiç tereddüt etmeyiniz."Büke’nin sözünü ettiği "kaçak şirketler" faaliyetlerini Bursa’da gerçekleştirip, vergilerini İstanbul’da ödeyenler. Parantez içindeki rakamlar şirketlerin Türkiye’deki vergi sıralaması. Kuşkusuz bu tamamen yasal bir olay ama Bursalıların bu şikáyetini Hürriyet’te kayda geçirelim istedim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!