Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2006 00:54
OKURUMUZ Alpaslan Berk şunu yazıyor: "23 Nisan 2006 tarihli nüshanızı elime alınca açıkçası çok garipsedim. Birinci sayfanın sağ üst köşesinde küçük bir alana Atatürk resmi ile bayram kutlaması konulmuş. Onun soluna ise bu önemli günün haberinin tam 3 katı büyüklüğünde ve Atatürk’ün resminden büyük resimle Fenerbahçe’nin Galatasaray galibiyeti haber verilmiş. Bunu Hürriyet’e yakıştıramadım." Buna benzer başka eleştiriler de geldi.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök’e bu eleştirileri ilettiğimde,
"Her ulusal bayramı aynı özenle kutluyoruz. 30 Ağustos, 29 Ekim, 19 Mayıs, 10 Kasım gibi günlerde Atatürk’e ve onun kurduğu Cumhuriyet’e bağlılığımızın ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyoruz. Bu defa da diğerlerinden farklı değildi. Maça gelince, o da özel bir ilgiyi hak eden önemli bir toplumsal olaydı" dedi. Eğer Hürriyet web-sitesine giriyorsanız, okurların haberlere yorumlar yazdığını fark etmişsinizdir. Bu yorumların sayıları da, haberlerin okurlar açısından önemini yansıtan göstergeler tabii ki. 23 Nisan 2006 günü Çocuk Bayramı kutlamaları için yayınlanan okur yorumu sayısı 9. Aynı gün
Fenerbahçe-
Galatasaray maçı için yayınlanan yorum sayısı 153. Bu da, editörlerin dikkate alması gereken bir gerçek değil mi?
Diyarbakır’a Amed demek doğru mu?NAZLI Şen’in mesajı ise şöyleydi:
"23 Nisan 2006 tarihinde Hürriyet’in 7. sayfasında yer alan, Madonna’nın Türkiye’ye Diyarbakır’a konsere geleceği haberinde, dikkatsizliğinizin sebebini sormak isterim. Türkiye sınırları içerisinde Amed diye bir şehir bulunmamaktadır. Diyarbakır şehrimiz de her şehrimiz gibi bir Türk şehridir ve öyle kalacaktır. Haber dış kaynaklı bile olsa böyle bir şeyin düzeltilmeden yayınlanmasını kınıyorum ve sizden milli konularımızla ilgili hassasiyet bekliyorum."Nazlı Şen’in sözünü ettiği haberin yer aldığı sayfanın Editörü
Ayhan Atakol’a mesajı ilettim ve yanıtı şu oldu:"Okuyucumuz dikkat ederse, tırnak içine aldığımız gazetecinin sorusunda geçen
"Amed" sözcüğünün yanına, parantez içinde
"Diyarbakır" diye açıklamada bulunduk. Amacımız, soruyu olduğu gibi aktarmaktı. Bunun arkasında art niyet aramak doğru değil. Okuyucumuzun bu konudaki hassasiyetine de teşekkür ederiz. Bizi ayakta tutan ve daha iyi gazete çıkarmaya yönelten enerji de zaten bu hassasiyet."Gazetelerin işlevleri arasında, bize çok yakın gelen konularda başkalarının düşüncelerini yansıtmak da vardır. Soru, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün düzenli toplantısında bir Amerikalı gazeteci tarafından sorulmuş ve sözcü tarafından, şaşkınlıkla karşılanmakla beraber, yanıtlanmıştır. Amerikalı gazetecinin sorusunun içindeki bir sözcüğü değiştirmek,
Nazlı Şen’in deyişiyle düzeltmek tahrif anlamına gelir ki, bu en ciddi gazetecilik yanlışlarından biridir. Yani okurun sözünü ettiği anlamda bir dikkatsizlik ve duyarsızlık olduğu görüşüne ben de katılmıyorum.
Blognot ile internette her günwww.hurriyet.com.tr Türkiye’nin en önemli haber portalı. Okur Temsilcisi’ne mektupların önemli bölümü bu portal üzerinden bana ulaşıyor. Göreve başladıktan sonra www.hurriyet.com.tr üzerindeki Okur Temsilcisi köşesini nasıl farklılaştırabilirim diye düşünüp, gelen mesajları, yorumları okudum. Ve bu arada da sitede bir değişiklik yapılmadı ama üzerinde çalışılıyordu. Bu da kimi okurların tepkisini çekti; "Bu işi bırak" dahi diyenler oldu.Okur Temsilcisi’nin not defteri, Blognot ile her gün internette buluşmanın son hazırlıkları yapılıyor. Lütfen birkaç gün daha sabredin. Yorumlarınızı, Okur Temsilcisi’nin Blognot’una tepkilerinizi bekliyorum. Ancak bir ricam var; açık isim verin ki mesajınız yayınlansın. Eğer adınızı yazmazsanız, mesajınızı yayınlayamam. Bir de şunu anımsatmak istiyorum. Okur Temsilcisi Köşesi, bir okur mektubu köşesi değil. Okurların tepkilerinden yola çıkarak, gazete ile sizleri bir noktada buluşturma köşesi. Gönderdiğiniz her mesaj yayınlanacak değil ama okunduğundan ve değerlendirildiğinden de emin olun.
www.hurriyet.com.tr’deki yorumGAZETECİLİK, özellikle yazı işleri gazeteciliği bir sözcük seçme işi, çünkü seçilen sözcükler, konusuna göre öylesine derin anlamlar kazanıyor ki. Biri doğrudan, diğeri dolaylı olarak Kürt sorunu ile bağlantılı iki haber, bunun iki örneğini önüme getirdi.Hafta içinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İran-Irak sınırlarındaki yığınağını konu alan habere gelen okur tepkileri arasında, birçok okurun
"ırkçı" diye nitelediği bir yorum yer aldı. Ben de bu yorumla ilgili olarak
"ırkçı" nitelemesine katılıyorum.Her gün gelen binlerce mesaj içinden seçilerek yayına verilen yüzlerce yorumun içindeki bu çirkin yorum, PKK terörünü ağır bir dille eleştiren okurların dahi haklı tepkisini çekti. Bu tepkileri hürriyet.com.tr’nin editörü
Arzu Çakır’a ilettim. Eleştirilen mesajın yayınlanmış olması nedeniyle üzgündü ve şunları söyledi:
"Denetleyen arkadaşların dikkatinden kaçmış. Günde 4-5 bin arası yorum okuyorlar. Daha dikkatli okumaları konusunda uyarı aldılar."Bir kitap sorunu...Bir soru: Benim sorunum Sivas’ta, gazetenizin para ile verilen eklerinin bulunmayışı. Daha önce hiçbir ekinizi bu nedenle alamadığım gibi, sevmesem bile yazılarını ilgi ile okuduğum Sayın Emin Çölaşan’ın kitabını almak için ne kadar gazete bayii dolaştımsa da bulamadım. Kimi bayi "Anlaşmamız yok" demekte, kimi "Hiç gelmedi" demekte. Neden eklerinizi satmıyorlar? Yoksa sizden kaynaklanan bir durum mu söz konusu?
M. AliBir cevap: Biz Türkiye genelinde 23 bin noktada gazete satıyoruz. Gazete ile birlikte dağıtılan ürünleri ise satış noktalarının talepleri doğrultusunda ancak 16 bin noktada sunabiliyoruz. Satış noktaları bu tür ekleri dağıtıp dağıtmama kararını kendileri veriyor. Okurumuz, bize oturduğu semt bilgisini ulaştırırsa yardımcı olabiliriz.
Sinan KöksalPazarlama Grup Başkanı
Sol elle mi çalar?REŞAT Yörük, 24 Nisan günkü Hürriyet’in birinci sayfasında,
"En acı konser" başlığı ile yer alan haberi eleştirdiği mesajında,
"Bugün gazetenin birinci sayfasında Suna Kan’ı ters baskı olarak vermeniz sayesinde, dünyaca ünlü bu kemancımızın "solak" olduğunu zannedenler bile oldu. Ama içerideki fotoğrafta doğrusu vardı" diyordu.Bu, sayfa editörlerinin, fotoğrafın okurla göz göze gelmesi için yaptığı bir yön değişikliğinin, bir
"profesyonel oyunun" sonucu. Hürriyet Yayın Koordinatörü
Fikret Ercan, "Zaman zaman görsel kaygılarla yapmak zorunda kaldığımız bir şey. Bu yanlışlıktan ötürü üzgünüm" dedi.Bu yanlışlığı, Okur Temsilcisi köşesinin ilk yazısında, yanlış bir fotoğrafı düzeltirken, www.hürriyet.com.tr’de aynı fotoğrafın bu kez de ters yayınlanması ile yaşamış biri olarak,
Fikret Ercan’ın üzüntüsünü anlıyorum. Ama şunu da söylemek gerek; fotoğraf yönünün değiştirilmesi artık dünya gazeteciliğinde, yapılmaması gerekenler listesinde yer alıyor.