220 bin kamyon hafriyatı kim yedi

VATAN’da 22 Şubat’ta şöyle bir haber yayımlandı: “İstanbul’da en üst düzey rütbeli askerlerin kaldığı Fenerbahçe Orduevi, 31 Ocak 2012 tarihinde yaşanan bir olay ile sarsıldı.

Haberin Devamı

Yarbayın intiharına neden olan 'hafriyat rantı yolsuzluğu' soruşturması ne oldu acaba?

66. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda görevli Yarbay Aşkın Öğreten, sabah 04.00’te kendi aracında başından yaralı halde bulundu. Yarbay 5 gün yoğun bakımda kalmasına rağmen kurtulamadı. Olayın intihar olduğu tahmin edilirken, yarbay bu olaydan birkaç gün önce askeri savcılığa ihbar mektubu göndermişti.

Yarbay Öğreten yazdığı mektupta; özellikle komutanıyla ilgili ithamlarda bulunmuş ve hafriyat yolsuzluğu yapıldığını, askeri alana 220 bin kamyon döküm yapıldığını, ortaya çıkan rantın ise yaklaşık

22 milyon TL düzeyinde olduğunu, hafriyatın çıktığı yerin Mahmutbey-Sultangazi-Arnavutköy yolu olduğunu ve özellikle yolun iki tarafında askeri alan bulunduğunu ve inşaat sırasında buradan çıkan hafriyatın söz konusu askeri alana döküldüğünü, yapılan yanlışlıklara direndiğinden dolayı haksız yere tayin edildiğini iddia etti.”

Şaibeli intiharla ilgili olarak

3 Şubat’ta Yurt’ta, yine 22 Şubat’ta Taraf’ta, 29 Şubat’ta Türkiye’de de haberler yayımlanmıştı. Daha önce ‘Fenerbahçe Orduevi’nde teknik müdür olarak görev yaparken  denetlemeye gelen Sayıştay denetçilerini içeri sokmadığı ve “Fenerbahçe Orduevi başıma bela olacak, hapse girebilirim” dediği iddia edilmişti.

Ayrıca yarbayın kaza sonucu öldüğü de öne sürülmüştü.

Bundan sonra bu haberlerle ilgili bir bilgi çıkmadı. Ama şu var ki, İstanbul’daki milyarlarca dolar değerindeki “hafriyat rantı aysberginin” sadece gün yüzüne çıkmış çok küçücük bir kısmı.

Bu olay o kadar büyük ki...

İnşaat sektörünün hızla geliştiği son yıllarda İstanbul’da hafriyat döküm yeri büyük bir gelir kaynağına dönüştü... Çoğunluğu kamuya ait arazilerden oluşan söz konusu gelir kaynağı da ‘göstermelik projeler’ ve sadece güçlüye hak tanıyan ‘sübjektif yöntemlerle’ tamamen rantın hizmetine sunuldu! Bu durumun, milyonlarca dolar değerinde haksız kazanca ve İstanbul coğrafyasının sel ve su baskını felaketlerine neden olacak kadar bozulmasına neden olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

500 MİLYONLUK PAZAR

Gözlerin körelmesine ve kulakların da tıkanmasına neden olan hafriyat rantının dayanılmaz cazibesinden dolayı İstanbul’da herkesin gözü önünde yaşanan rezalete bugüne kadar ne yazıktır ki sürekli seyirci kalındı. İstanbul’da hafriyat rantının paylaşılması amacıyla ‘işadamı, bürokrat, siyasetçi’ birlikteliğinde oluşan çetelerin gücüyle yıllardan beri çok büyük bir soygun yaşandığı ne yazık ki hep göz ardı ediliyor.
Umarız ve dileriz ki rahmetli yarbayın intiharı İstanbul’da yaşanan ve sadece çevreyi değil aynı zamanda da ahlakı da tahrip eden “hafriyat rantı soygununun” son bulmasına vesile olur.

İstanbul Büyükşehir’de bir Meclis üyesi ortaya çıkıp “İstanbul’da 500 milyon TL’lik hafriyat rantı var. Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ, bunları kime ihale etmiştir; ne kadar gelir toplanmıştır; aralarında ihale alan AKP’li siyasetçiler kimdir?” diyebilir mi?

Haberin Devamı

Yaz saatinin ne faydası vardır

Haberin Devamı

ELEKTRİK Mühendisi Semih Kalkanoğlu ‘yaz-kış’ saatlerini irdeliyor:
Batıda 1945’ten bu yana yaz saati–kış saati uygulanıyor. Doğrusu da budur. Bu uygulama Türkiye’de 1947’de başladı. 1952-1963 ve 1965-1972 arasında ileri saat uygulaması yapılmadı. Kış saati sürdü. 1978-1982 yılları arasında da yaz saati uygulaması unutuldu ve saatler geri alınmadan devam edildi. Hürriyet’te çıkan bir uyarı yazım üzerine Ekim 1983’te saatler yeniden geri alınmaya başlandı. Aynı yıl 31 Temmuz-2 Ekim arasında da (saatlerin ileri durumda kaldığı unutulduğundan, ekstra bir saat daha ileri alındı) 2 saat ileri uygulaması yapıldı.

Uygulamanın (normal olan kış saati uygulamasıdır) kış aylarında da sürdürülmesinin, enerji tasarrufuna bir katkısının olmadığı gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalarda ortaya konmuştur. Çünkü dünyanın gün ışığı alma süresi (Kuzey Yarımküre için) 6 ay boyunca (+) olurken, aynı uygulama devam ettirildiği takdirde (-) olmakta, dolayısıyla yapılan tasarruf elden çıkmaktadır. Dünyamızın 27.5 derece eğik olduğu unutulmamalıdır.

Yaz saati yıl boyu sürdürüldüğü takdirde, akşam iş çıkışlarında nispi aydınlık sağlanıyor gibi görülürken, tam tersine sabah saatlerinde hava 08.30’a kadar karanlıkta kalacaktır. Bu da, özellikle 15 milyon okul çağı çocuğu ve genci olumsuz etkileyecektir. Olaya sadece memurlar için (memurların psikolojisi bozuluyor deniyorsa da, öğrencilerin psikolojisinin bozulması çok daha önemlidir) iş çıkışındaki nispi karanlık olarak bakılmaması gerekiyor.
Türkiye saat ayarını 30 derece doğu meridyenine göre yapıyor. Balkan ülkeleri de bu meridyeni ülkelerinin saat ayarında kullanıyor. Dolayısıyla Balkan ülkeleri ile aramızda saat farkı yok. Orta Avrupa ülkeleri ise 15 derece doğu meridyenini esas alıyorlar. Yaz saati tüm yıl uygulanırsa, Türkiye 45 derece doğu meridyenini saat ayarında esas alacak. Bu durumda Balkan ülkeleri ile aramızda 1 saat, İngiltere ile 3 saat fark yaratılacak.
Daha da önemlisi; ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal bakımlardan sürekli bağlantıda olduğumuz Batı ülkeleri ile aynı sistemi kullanmamızın da maddi ve manevi getirisi ve götürüsünün düşünülmesi gerekir.

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

CHP İstanbul’da ilçe seçimleri sürerken; aday adaylığı için Oğuz Kaan Salıcı (il başkanı), Ali Özcan ve Ethem Cankutaran (eski il başkanları), Çetin Soysal, Rıdvan Budak, Seygullah Beysülen’in (eski milletvekili adayı) isimlerinin gündeme düştüğünü... ? CHP İl Başkanı Salıcı’nın İstanbul’da tüm üyelere gönderdiği mektupta, adaylığını açıklarken “Bu yolda omuz omuza benimle ilerlemeye var mısınız? 2014’te İstanbul bizim” dediğini... 

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul’daki kongrelerden sadece Ümraniye ve Kartal’da divan başkanlığı yaptığını, kulisleri yönlendirmek gibi hiçbir çabasının olmadığını, çünkü bütün adayları kucakladığını açıkladığını... 

ERGUN Gedek tarafından hazırlanan ‘Kaşif Kozinoğlu’nun Mezara Götürmediği Sırlar-El Yazıları Tıpkıbasım’ kitabının Aydınlık Yayınları’ndan çıktığını... 

HÜSAMETTİN Cindoruk, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Yekta Güngör Özden ve Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu tarafından geçen ekimde İstanbul’da başlatılan Milli Anayasa Forumu’nun İstanbul’daki toplantılarının 8’incisinin bugün 14.00’te İncirli Altan Erbulak Sahnesi’nde Ümit Ülgen (yöneten), Nusret Senem, Şahin Mengü, Sönmez Targan’ın; yarınki toplantılarda Avcılar’da Kamer Genç’in, Şişli’de Tansel Çölaşan’ın, Pendik’te de Prof. Dr. Necdet Basa ve Atılay Ayçin’in konuşacaklarını...

Yazarın Tüm Yazıları